Türkiye Oryantiring Federasyonu Başkanı Tekin Çolakoğlu, oryantiring için herhangi bir yaş sınırının gerekmediğini belirterek, "Bu sporu dede ile torunu birarada yapabilir" dedi.
Çolakoğlu, Türkiye'de oryantiringin pek bilinmediğini, hatta bu sporu adından ötürü, dans türü olarak bilenlerin olduğunu söyledi.
"Dünyada 85 yaş üstünde yarışma yapılabilen kaç spor branşı var " diyen Çolakoğlu, "Dedeyle torunun aynı yarışta ve hatta bazen aynı kategoride bile birbirine rakip olabileceği kaç branş biliyorsunuz Bu sporu dede ile torunu bir arada yapabilir" ifadesini kullandı.
Çolakoğlu, gündüz işi olanlar için gece oryantiringinin bulunduğuna dikkati çekerek, şehirden uzaklaşmak istemeyenler ve engelli vatandaşlar için de uygun ortamı sağladıklarını anlattı.
SPOR KÜLTÜRÜ YENİ YENİ OLUŞUYOR
Türkiye'de spor kültürünün yeni yeni oluştuğunu belirten Çolakoğlu, toplumdan izleyici pozisyonundan çıkarak spor yapmalarını istedi.
Çolakoğlu, Türkiye'de sporun yalnızca madalya kazanmak için yapılan bir aktivite olarak algılandığını söyleyerek, bunu spor kültürünün 10-15 yıllık bir mazisi olmasına bağladı.
Sor kültürünün gerek kamunun, gerekse yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının etkisiyle yeni yeni oluştuğuna değinen Çolakoğlu, "Büyük şehirlerde olmasa bile, Anadolu'da 10-15 yıl öncesine kadar eşofmanla dolaşmak, pijamayla dolaşmak gibi görülüyor ve yadırganıyordu" diye konuştu.
Federasyon başkanlığı dışında, Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Spor Yöneticiliği Bölümü'nde öğretim üyesi olan Yrd. Doç. Çolakoğlu, sporun, kaliteli yaşam için çok önemli bir unsur ve Sağlık Bakanlığı'nın obeziteyle ilgili çalışmasının da bu anlamda faydalı olduğunu dile getirerek, spor kültürünün artması ile sağlık giderlerinin azalması ve yaşam kalitesinin yükselmesi arasında doğru orantı olduğunu kaydetti.
"FUTBOL HER ŞEYİ GÖLGELEMİŞ"
Sporun, hem toplum hem de kamunun gözünde arka sıralarda yer aldığını ifade eden Çolakoğlu, "Türkiye'de spor futboldan ibaret gibi görünüyor. Futbol, her şeyi gölgelemiş. Bakıyorsunuz 22 kişi spor yapıyor, 50 bin kişi izliyor. Maçı stattan ya da evden izleyerek keyif alıyorsunuz veya deşarj oluyorsunuz ama sportif bir faaliyet yapmıyorsunuz" dedi.
Çolakoğlu, sporun, başarı yönü kadar toplumsal sorumluluk yönüne de değinerek, her şeyden önce kaliteli bir yaşam için insanları, özellikle çocukları ve gençleri bir şekilde spora çekmenin öneminden bahsetti.
Çolakoğlu, insanların genellikle görselliğe dayalı sporlara yöneldiğini aktardı ve "Herkesin yeteneği olmayabilir ama 100'e yakın branş var. Muhakkak biri ilgi çeker. Mesela oryantiring, bireye, özellikle çocuklarımıza sınırsız bir özgüven ve başarma duygusu verir. Bu özgüveni o yaşlardaki bir çocuğa başka hiçbir yollar kazandıramazsınız. Örneğin, 8-10 yaşlarındaki bir çocuğu koşu pistinde sıkılmadan ne kadar koşturabilirsiniz 10 bilemediniz 15 dakika. Peki 8-10 yaşındaki o çocuğun, ucu bucağı olmayan, sisli bir ormana gidip 1 saate yakın arazide kalmasını, bu esnada da 10 adet hedefi bulup geri gelebilecek bir çocuk haline gelmesini kim istemez" dedi.
