Travmalarını yenen takım: Bayer Leverkusen'in tatsız lakaplarının hikayesi

Bayer Leverkusen, Alman futbolunda makus talihiyle bilinen son dönemeçte kaybetmesiyle anılan bir takım olmaktan resmen kurtuldu. Bundesliga'da ilk kez şampiyonluk ipini göğüsleyen Bayer Leverkusen makus talihini de kırmış oldu. Leverkusen'in makus talihinin lakaplara dönüşmesi ve yıllara yayılan imajının hikayesi...

Yuşa Şahin - NTV Spor 16.04.2024 - 15:25
Travmalarını yenen takım: Bayer Leverkusen'in tatsız lakaplarının hikayesi

, Xabi Alonso'nun mucizevi başarısıyla tarihinde ilk kez Almanya şampiyonluğunu kazandı. Bu sezon Avrupa futboluna damga vuran Leverkusen, hücum oyunundaki becerisini hem set oyununa hem de hızlı kontrataklara bağlı olarak sahaya yansıttı.

Alışılagelmiş temel oyun anlayışlarının aksine bir plan ortaya koyan Xabi Alonso, bir takımın topa sahip olma ağırlıklı veya kontratak ağırlıklı oyundan farklı bir şey ortaya koyabileceğini kanıtladı. Taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan takım, daha önce de parlak dönemler yaşamıştı ancak bu hikayelerin sonu hep acıklı bitti. Özellikle 2002 senesi Leverkusen'in talihsiz lakaplarını ortaya çıkaracak ve takımın imajını büyük oranda zedeleyecekti.

SON PERDEDE KAYBEDİLEN 3 KUPA

Bayer Leverkusen 2001/2002 sezonunda kaliteli kadrosu ve oyunuyla herkesin dikkatini çekmişti. 3 kupada birden olağanüstü işlere imza attılar ancak hikayelerinin sonu kötü bitti.

Michael Ballack'ın golcülüğüyle ön plana çıktığı takımda milli oyuncu Yıldıray Baştürk 10 numarayı giyiyordu. Lucio ve Ze Roberto gibi Brezilyalı isimlerin yanı sıra Alman oyuncuların kalitesi göze çarpıyordu.

Bundesliga'da 14. haftaya kadar yenilgi yüzü görmeyen takım bu sezonki Bayer Leverkusen'e pek çok açıdan benziyordu. 33. haftaya kadar lider gelen Leverkusen, sondan bir hafta önce ligi 15. sırada bitirecek olan Nürnberg'e kaybederek liderliği bıraktı ve altın tepside sunulan fırsatı geri çevirmeyen Borussia Dortmund şampiyonluğa uzandı.

Almanya Kupası'nda ise yarı finale kadar bütün maçlarını kazanarak gelen takım yarı finalde Köln'ü uzatmalarda geçti. Finalde Schalke 04'le karşılaşan Bayer Leverkusen maçı 4-2 kaybetti. 4 Mayıs'ta ligi kaybeden takım sadece bir hafta içinde 11 Mayıs'ta bu kez kupayı da elinden kaçırdı.

Yine de yerelde üst üste hayal kırıklıkları yaşayan takımın önünde bir fırsat daha vardı. Hatta bütün acıyı silebilecek bir başarı fırsatı hemen önlerinde duruyordu. Her futbolcunun hayali Şampiyonlar Ligi'nde de başarılı olan Leverkusen, 3. ön eleme turundan katıldığı turnuvada Barcelona, Lyon ve Fenerbahçe'nin olduğu grubu 12 puanla 2. sırada tamamladı ve üst tura çıktı.

O dönem üst turda da grupların olduğu Şampiyonlar Ligi'nde bu kez Deportivo, Arsenal ve Juventus ile mücadele eden Alman ekibi 10 puanla grubu lider tamamladı ve çeyrek finale çıktı. Çeyrek finalde Liverpool ve yarı finalde Manchester United'ı eleyen Bayer Leverkusen, İngilizleri evine yolladı. Son olarak 87/88 sezonunda UEFA Kupası'nı kazanan takım bir rüyayı gerçekleştirmeye sadece bir adım uzaklıktaydı. Buna rağmen rakip bölüm sonu canavarı Real Madrid'di.

Finalde kafa kafaya mücadele verseler de bugün bile akıllardan çıkmayan Roberto Carlos ortası ve Zinedine Zidane volesi Bayer Leverkusen'i bir kez daha yıkan son hareket olmuştu. Maçı ilk yarıdaki goller sonrası 2-1 kaybeden Leverkusen tatsız lakaplarla anılan, son virajda dönemeyen takım olarak anılmaya başlanacaktı.

Daha da ötesinde 2002 Dünya Kupası'na katılan Alman Milli Takımı'nın da büyük bölümünü ve Bayer Leverkusenli oyuncular oluşturuyordu. Finalde Brezilya'ya kaybedilmesi sonrası ikincilik sendromu ülke genelinde Leverkusen'le eşleştirilir oldu.

LEVERKUSEN'İN TATSIZ LAKAPLARININ HİKAYESİ

Leverkusen, bu tatsız sezonun üstüne bir o kadar daha tatsız lakaplarla anılır hale geldi. Takımın son perdede kaybettiği kupalar bir ruh gibi yıllarca peşinden geldi. Neverkusen olarak anılan takımın lakabı "asla" şampiyon olamayacağı şeklinde düşünülmesinden doğan bir kelime oyunuydu.

Hatta benzetmeler daha ileri gitmiş ve Vizekusen olarak anılmışlardı. Vize Almanca iki anlamına gelirken, kusen ise basitçe Türkçe kuzene göndermeydi. Takımın lakabı ikinci kuzen yani çok da tanınmayan hatta sevilmeyen akraba benzetmesi olmuştu. Leverkusen lakaplarıyla o kadar eşleştirildi ki benzeri durumları yaşayan takımlara da aynı lakap takıldı.

2012 yılında Bayern Münih 3 kupayı birden final noktalarında kaybetmiş ve manşetler "Vizekusen Sendromu" ya da "Vizekusen 2.0" olarak atılmıştı.

Bütün bunların sonunda göreve gelen Xabi Alonso yıllar sonra bu makus talihi kırdı ve takımı Bundesliga'da ilk şampiyonluğuna götürdü. Şimdi Almanya Kupası'nda final oynayacak olan takım, UEFA Avrupa Ligi'nde de çeyrek finale kadar geldi. Xabi Alonso 3 kupayı birden son anlarda kaybetmiş ve travması olan bu kulübü yeni doruklara ulaştırabilecek mi? Bunu yakın zamanda öğrenmiş olacağız.

Sayfa Yükleniyor...