Dedehayır: Kunter'i getirmem engellendi

Ahmet Dedehayır, NTVSPOR.NET'e çok özel açıklamalarda bulundu.

NTV Spor 17.08.2010 - 16:58
Dedehayır: Kunter'i getirmem engellendi

EYÜP YILDIZ-GÖKÇE BAŞARAN

Göreve ilk geldiği günden, ayrıldığı güne kadar hep konuşulan Ahmet Dedehayır yaklaşık bir yıllık suskunluğunu Ntvspor.net'e bozdu. Görevde bulunduğu dönemle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Dedehayır, Galatasaray'da gördüğü sıkıntıları da anlattı...

2009 yılının Kasım ayında istifa ettiniz. Niçin bu kararı aldınız?

Öncelikle şunu söylemek istiyorum; istifa edişimin Cemal Nalga olayıyla hiçbir ilgisi yoktu. Dediğim gibi, o olayla yakından uzaktan alakam yoktu. Bana hakaret etmiş Nur Gencer'in göreve gelmesiyle ile ipler koptu. Benim altıma böyle biri gelirse tabiki görevi bırakırım. Ayrıca benim olduğum ortamda hiç kimse Galatasaray başkanına küfür edemez. Hele bu başkan; benim babam gibi sevdiğim, dünyada parmakla gösterilecek kadar nadide biriyse buna izin vermem. Bu şartlar altında o koltukta oturamazdım. Ayrıca biz kulüp yöneticiliğinde para almıyoruz. Hatta ben para bile verdim. Bu işi yapmamızın nedeni; alacağımız manevi tatmin... Bu olmadıktan sonra bu iş yapılmaz. Sonuçta benim 3 çocuğum var ve çok stresli bir işim var. Kalkıp her hafta erkeklerin ve kadınların deplasman maçlarına gideceğim... Uleb'de 4. olacağız ama kimse teşekkür etmeyecek... Demek istediğim, bu manevi hazı alamadıktan sonra bu işler yapılmaz.

Cemal Nalga olayında siz Almanyada mıydınız? O olayı duyduğunuzda ilk tepkiniz ne oldu?

O olay olduğu sırada erkek takımında hiçbir sorumluluğum yoktu. Ben Almanya'da yoktum, sorumlu olsaydım da zaten orada olmazdım. Bu haberi ilk duyduğumda eşekten düşmüşe döndüm desem yeridir. Ama sonuçta benim sorumluluğum altında olmayan şubede yaşanan bir olaydı. Ben şubenin başında ben olsaydım bu olay olmazdı. Çünkü şubeyle yakından ilgilenirdim. Ama bu olayın olmasında Yiğit Şardan'ın suçu yoktu. Sonuçta kimse buradan kalkıp takımı izlemek için hazırlık maçına gitmezdi. Bu olay sonrası Okan Çevik ile konuştuğumda dediği şuydu: " Bir an beynime kan gitmedi, orada çok taraftar vardı ve hazırlık maçını kazanmak istedim. Bu yapılmayacak birşeydi" Ali Türsan zaten olay sırasında İstanbuldaydı. Koray Mincinözlü ise olayı çok önemsememişti. Ben olsaydım bu olay olmazdı diyorum çünkü bana söylemeden böyle birşey yapamazlardı. Ben zaten böyle birşeye izin vermezdim.

Murat Özyer'in son senesine girilmeden önce Erman Kunter'in Galatasaray ile adı geçmişti. Bu transfer neden gerçekleşmedi?

Şuan kulüpte profesönel yöneticilik yapan biri, Murat Özyer'in 3. senesinde beni baltalamaya çalıştı. Çünkü o yılın başında Erman Kunter ile anlaşmıştım. Ama Ülker'in buna çok sıcak bakmayacağı belirtilince Erman Kunter'i takımın başına getiremedim. Eğer Erman hoca gelseydi fark yaratabilirdi. Burada yanlış anlaşılmasın. Oktay Mahmuti'de çok iyi bir antrenör ama Galatasaray tarzında, farkı Erman Kunter yaratırdı.

Murat Özyer takımdan ayrıldıktan sonra Koray Mincinözlü takımın başına geçirildi. Uzun süre antrenörlüğe ara vermiş biri neden takımın başına geçirildi?

Koray Mincinözlü'nün getirilmesinde benim hiçbir alakam yoktu. Zaten Erman Kunter'i getirmem engellenince, erkek takımı ile manevi bağım koptu. Daha sonra kimse kalmayınca Murat Özyer ile tekrardan anlaşıldı. Ama bazı sıkıntılar olunca yolun başında hoca değişikliğine gidildi. Ama eğri oturup doğru konuşmak lazım. O sene Koray hoca da olsa, Murat hoca da olsa başarı gelmezdi.

Quinton Hosley Pınar Karşıyaka'da oynarken sezon ortasında Galatasaray'a getirmek çok istemiştiniz. Ama o transfer gerçekleşmemişti. O süreci anlatabilir misiniz?

Ouinton Hosley'i alıyordum ama o zamanki hocamız Murat Özyer takımın disiplinini bozma ihtimalinden dolayı transferi istemedi. Sonuçta hocanın dediğine karşı gelemezdim. Bu nedenle Hosley'i transfer etmedim.

Cem Akdağ ile problem yaşadınız mı?

Cem Akdağ ile hiçbir sorunum olmadı. Bence Cem Akdağ baskıyı kaldıramadı. Cem hocayı çok severim ama ayrılması hayırlı oldu, sonrasında Avrupa şampiyonu olduk. Sonuçta bu çok büyük birşey. Açık konuşmak gerekirse; Galatasaray'ın geleceği Hakan Acer'dir. Ceyhun Yıldızoğlu doğru bir seçim ama Hakan Acer, Ceyhun Yıldızoğlu'nun yanında stajının son kısmını tamamlayıp, takımın başına geçmelidir. Hakan Acer çok efendi, çok çalışkan ve çok yetenekli biri. Tekrardan açık ve net şekilde diyorum ki Galatasaray'ın gelecekte ki koçu Hakan Acer olmalıdır.

Cem Akdağ ayrıldıktan sonra Zafer Kalaycıoğlu ile ilgili birçok dedikodu ortaya atıldı. O süreci anlatabilir misiniz?

Fenerbahçe'yi çalıştırırken Zafer Kalaycıoğlu'na teklifte bulunduk. Ama ilk teklif ondan bize geldi. Bizde bu olayın üstüne gittik. Ertesi sezon Okan Çevik erkek takımının başına gitmek isteyince biz yine koçsuz kaldık. Türkiye'de üst düzey kaç tane kadın takımı çalıştırabilecek koç var ki? Ceyhun Yıldızoğlu'nun  Mersin ile sözleşmesi bulunuyordu. Bu yüzden bizde Zafer Kalaycıoğlu'nu takımın başına getirdik. Sonuçta Zafer hoca geçen sene başarısız oldu diyemeyiz. Ne olursa olsun şuan Fenerbahçe varken amatör branşlarda birşey yapmak çok zor. Voleybol kadın takımı neredeyse Avrupa şampiyonu oluyordu.  Erkek basketbol takımı, Efes Pilsen gibi bir markayı geçip şampiyon oldu. Kadın basketbol takımının yerli kadrosu ortada. Biz belki onlarla baş edecek bir kadro kurduk ama her sene sakatlanan oyuncular oldu. Işıl Alben sakatlanmamış olsaydı, Avrupa şampiyonu olduğumuz sene ligi de kazanırdık. Ama bazen olmuyor, buna da yapacak birşey yok. Üç kulvarda yol almak kolay değil.

Sizin gidişinizin ardından Mihriban Oğuz'un da görevine son verildi. Bu konu ile ilgili neler söylersiniz?

Profesyönellere Galatasaray'da saygı gösterilip, daha uzun süre görev verilmeli. Burada isim mevzu bahis değil. Bana kalırsa Mustafa Turgun'da futbolda çok başarılı bir profesyöneldi. Tabiki takımın buraya kadar gelmesinde Mihriban Oğuz'un payı çok büyük. Bunu kimse inkar edemez. Sonuçta görevden aldıklarına göre bir bildikleri vardır. Ama görevden aldılar da ne oldu? Şampiyon mu olduk? Yurtdışı ve federasyonla bağlantıları bu kadar güçlü olan birinin, sırf göreve ben getirdim diye görevine son verilmemesi gerekiyordu. Galatasaray'ın ileriye gitmesi için içerideki düşmanlığı bitirmesi gerekiyor. En basit tüzük kongresi bile yapılamıyor. Kaldıki Galatasaray başkanı Adnan Polat çok sevdiğim, saydığım, beraber uzun süre çalıştığım ve insancıl yönü çok kuvvetli bir insan. Etrafındaki insanlar herhalde onu yanlış yönlendiriyor. Adnan başkanın bütün Galatasaray'ı kucaklaması gerekiyor.

Şu an Galatasaray kadın takımının hamlelerini nasıl buluyorsunuz? Ayrıca sizin dönemizde en çok beğendiniz oyuncu kimdi?

İkinci soruyla başlamak gerekirse tabiki Vickie Johnson. Çünkü 6.5 kişilik takımla playoff son maçına kadar Fenerbahçe karşısında mücadele etmemizi sağlayan kişiydi. Ama onunda ne yazik ki yaşı gelmişti. İkinci sene getirip oynatamazdık. Açıkcası şuan pek fazla takip etmiyorum. Geçen sene takip ettim ve kadın takımının Türkiye Kupasını kazanmasına çok sevindim. O kupa benim kupamdır bunu da açık açık söylüyorum. Bu sene ile alakalı olarak; Sophia Young'ı transfer etmemişiz, çok şaşırdım. Türk yapılması gereken bir oyuncuydu ve ben olsaydım yapardım. Esra Şencebe'nin gitmesine de şaşırdım. Onun sadece motivasyona ihtiyacı vardı. Ayrıca Işıl Alben'de umarım daha iyi bir şekilde parkelere döner. Çünkü Işıl, şuan Galatasaray'ın en iyi yerli oyuncusu. Zaten Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi geçebilmesi için; Işıl'ın en üst düzey performans vermesi gerekiyor. Ayrıca şuan erkek takımının başına gelen Oktay Mahmuti ile daha önce 2 kere görüşmüştüm ama demek ki bazı şeyleri benim yapmam istenmiyormuş.

Galatasaray kadın takımının sponsorluk hamlesi için düşünceleriniz nelerdir?

Sponsorluk hamlesi çok olumlu. Umarım bunun semeresini alırlar. Bizim sponsorumuz yokken Avrupa şampiyonu olduk, birçok kupa kazandık. Medical Park ile umarım daha da başarılı olunur. Galatasaray için hedef şampiyonluk olmalıdır. Yıllardır erkek basketbolunda Fenerbahçe Ülker-Efes Pilsen finali var. Aynı durum kadınlarda Galatasaray-Fenerbahçe arasında olmalı. Bu ekonomik farklılıklardan dolayı diğer takımların bu 2 kulüple baş etmesi mümkün değil.

Salon konusunda sizin döneminizde bir gelişme oldu mu?

Ben kendimize ait bir salonun olmasını çok istedim. Birkaç sene içinde salon olacakmış, çok sevindim. Galatasaray'ın bir salona ihtiyacı var.

Sizce Galatasaray basket şubesinin başına gelip, ayrıldığınız sürece kadar şubede değiştirdiğiniz noktalar oldu mu?

Ben bu göreve başladığımda Galatasaray kadın takımı 2. ligden 1. lige yeni çıkmıştı. "Küme düşer miyiz acaba" diye konuşuluyordu. Ayrıca oyuncuların aylarca parası ödenmemişti. Bunun gibi birçok sıkıntı vardı. Ben bu noktadan takımı aldıktan sonra; Avrupa şampiyonu olduk, Cumhurbaşkanlığı kupasını kazandık, Türkiye liginde şampiyonluğu son anda kaçırdık. Yarısında bırakmak zorunda kaldığım sezonda Türkiye kupasını kazandık. Daha ne yapalım... Bu kadar kısa süre içinde daha iyisini yapmak için sihirbazlık yapmak lazım. Sihirbazlığında Galatasaray'ı ne hale getirdiği ortada. Ben sihirbaz değilim sadece disiplinli ve çalışkan biriyim. Benim yapabileceklerim bundan ibaretti. Ama göreve devam etmiş olsaydım, bizim attığımız temeller üstüne devam edilecekti ve Galatasaray, Euroleague'de final four oynayacaktı. Fenerbahçe'yi de bir şekilde geçecektik.

Yöneticilik yaptığınız dönemde kendinizi hiç yalnız hissettiniz mi?

Ben göreve geldiğimde tek başıma savaşacağımı biliyordum. Tek istediğim herşeyin peşinden koşarken, birilerinin arı kovanına çomak sokmamasıydı... Zaten bu görevi de ben istemedim. Heryerde benim basketbolu bilmediğim konuşuldu ama bu göreve gelen birinin basketbolu bilmesi mi gerekiyor? Sonuç olarak kendimi yalnız hissetmedim. Bu görevi yaparken çok keyif aldım. Unutamadığım birçok anım var. Umarım Galatasaray iyi noktalara gelir.

Özellikle agresif yapınız bazen çok ön plana çıktı. Bu konu hakkında neler söylersiniz?

Bu agresif davranışların bazılarını yaptığım için çok pişmanım. Ama bazılarını da bilerek yaptım. Çünkü göreve  geldiğimde Galatasaray basketbolda yenilmeye alışmış bir kulüptü ve birilerinin bu duruma isyan etmesi gerekiyordu. Mesela Fatih Terim'de çok agresif bir insan. Dediğim gibi bu duruma birilerinin dur demesi gerekiyordu. Şunu da belirmek istiyorum. Ben bu tavırları yapmaya Botaş deplasmanında yaklaşık 30 sayı fark ile yenildiğimiz maç sonrası karar verdim. O maç sonrası takımla birlikte bir restauranta gittik. Ben üzüntüden hiçbir şey yiyemedim. Ama oyuncular gülüp eğleniyordu. İçimden şunu dedim: "Burası sirk takımına dönmüş." Ne olursa olsun mağlubiyet çok kötü bir alışkanlık. Sonuçta önce bunu kırmak gerekiyordu. Bu sıkıntılar erkek takımında da vardı. Bir oyuncumuz, çok farklı kaybettiğimiz bir derbi maçından sonra gece 05.00'a kadar barlarda eğlendi. Ona da bu yaptığından dolayı ceza verdim.  Demek istediğim şu: Galatasaray formasını sırtına geçirmiş bir oyuncu bu formanın ağırlığını hissedecek. Galatasaray sıradan bir yer değil ve bu yerde mağlubiyete kimsenin tahammülü yok. Ayrıca Alpella maçı sonrası, Dee Brown ile tartışmadım. Sadece maç sonu soyunma odasına girip herkese böyle bir mağlubiyetin olamayacağını söyledim.

Bugün geriye dönüp baktığınızda  "keşke" şunu yapmasaydım dediğiniz bir olayınız var mı?

Evet var. Okan Çevik, kadın takımını Avrupa şampiyonu yapmasına rağmen gönlünde hep erkek takımını çalıştırmak olduğunu biliyordum. Bir gün Yiğit Şardan bana telefon açtı ve dedi ki: "Erkek takımını çalıştıracak koç bulamıyoruz senden Okan Çevik'i istesem ne dersin..." Benim de bunun üstüne dediğim şuydu: " Bu benim kararım değil, bunu Okan Çevik'e sormam gerekiyor. Eğer Okan hoca tamam derse bende düşünürüm." Daha sonra Okan Çevik'i aradım ve o da bana tercihinin erkek takımını çalıştırmak olduğunu söyledi. Ben herşeye rağmen ona erkek takımının durumundan bahsettim; işinin zor olacağını, geçen yıla nazaran bütçenin düştüğünü söyledim. Ama kadın takımı her yıl daha iyiye gidiyor, bu sene Euroleague oynayacağız dememe rağmen Okan hoca erkek takımında çalışmayı istedi. Sonuçta bende onu zorla kadın takımının başında tutamazdım. Herkes sevdiği işi yapmalıdır. Bu konuşmanın ardından gitmesine izin verdim. Ama şimdi bakıyorum da keşke buna o gün izin vermeseydim. O zaman Cemal Nalga olayı da olmazdı.

Galatasaray'ın başarılı olabilmesi için nasıl bir yapılanma süreci geçirmesi gerekiyor?

Oktay Mahmuti ile 3 yıllık anlaşılma yapılması gayet doğru bir adım. Genç oyunculara yöneliyor ki zaten başka çaresi yok. Ama kimse bu yıldan bir mucize beklemesin. Ama ileriye dönük yatırım yapacak ve takıma kendi düzenini oturtacak. Bu düzeni geliştire geliştire birkaç sene içinde Galatasaray'ı zirveyi zorlayan bir takım olarak görebiliriz. Yönetim yapısı olarakta Murat Tümer'in tüm basketbolun başına gelmesi hata. Bu yapıyı da bozar. Sonuçta erkek basketbolu ve kadın basketbolu arasında ciddi fark var. Hakan Üstünberk'te umarım doğru hamleleri yapar.

Galatasaray son yıllarda hem futbolda hem diğer branşlarda istediği sonuçları alamıyor. Bunun sebebi nedir?

Galatasaray'da bir sevgisizlik var. Adnan Polat'ın buna el atması gerekiyor. Bu sevgisizlik ortamını sadece yönetim bazında algılamayın. Galatasaray kaptanı, taraftarı ile problem yaşıyor. Bu olmaması gerekiyor. Galatasaray futbol takımı kaptanı, Galatasaray'ı temsil eden kişidir. Taraftar Galatasaray'ın ruhudur, canıdır, herşeyidir.  Ayrıca Galatasaray yönetiminde de sorunlar var. Adnan Polat'ın birinci dönem de çok daha uyumlu ve iyi bir yönetim yapması gerekiyordu. Çünkü ilk dönem seçimde rakibi yoktu. İkinci dönem için birşey diyemem ama birinci dönem ki yönetim kuvvetli bir yönetim değildi. Ayrıca Galatasaray'da yöneticilik yapan biri Galatasaray'a birşeyler vermelidir. Galatasaray'dan birşeyler almamalıdır. Galatasaray kartvizitine de ihtiyacı olmamalıdır. Ben iyi şeyler yaptım, bazı hatalarım da oldu ama asla Galatasaray'dan birşey almaya çalışmadım.

Şartlar uygun olursa tekrar Galatasaray kulübünde yöneticilik yapmayı düşünüyor musunuz?

Şubede yöneticilik yapmak istemiyorum. Galatasaray yönetim kuruluna 10 sene sonra başka bir pozisyonda girmeyi düşünebilirim. Çünkü gördüm ki Galatasaray'a sadece hizmet etmekle birşey olmuyor. Çünkü işin içinde çok ciddi bir politika var. Özhan Canaydın zamanında bunu çok hisetmedim ama 2. dönem ile birlikte bunu çok yakından hissettim. Ancak Galatasaray'a yaptıklarımın değeri bilindiği bir çalışma ortamı olursa, her zaman Galatasaray'a hizmet ederim. Sonuçta Galatasaray yönetim kurulundan istifa ettim, Galatasaraylılıktan istifa etmedim. Burada birşey söylemek istiyorum, kimse de yanlış anlamasın. Galatasaray bir yere gelmek istiyorsa, elinde ki değerlere sahip çıkmalı. Bu yönetim bazında olabilir, profesyonel bazda olabilir... Galatasaray birlik bütünlük havası vermiyor. Bu beni üzüyor.

Galatasaray maçlarına gidecek misiniz?

Aslantepe'de locam var. Hem basketbol maçlarına hemde futbol maçlarına gideceğim. 7 yaşından beri zaten maçlara gidiyorum. Galatasaray'ın başarılı olmasını en az yönetici olduğum zaman kadar istiyorum.

Sayfa Yükleniyor...