Jose Mourinho, Daily Telegraph'taki röportajında teknik direktörün kulüpte en önemli figür olmadığını da kaydetti.
Portekizli, "Bir kulüpte en önemli unsur taraftardır. İkinci sırada başkan ya da kulübün sahibi gelir. Üçüncü sırada oyuncular ve ardından da teknik direktör. Ama herkesin gözü teknik direktörün üzerindedir. Oyuncu seni izler, analiz eder, reaksiyonunu ve dengeli olmanı ister. Kulüp çalışanları olumlu ya da olumsuz yönde seni izler. Taraftar bir yenilginin ardından bir sonraki maçı kazanma yönünde güvence vermeni ister. Kazandığında ise ayaklarının yere basmasını. Bence bu konuda iyiyim. İnsanları dengede tutmayı biliyorum. Ama evde hiç iyi değilim. Beni çözmüş durumdalar. Ailem bana her istediğini yaptırabiliyor. Onlara teslim olmuş durumdayım."
"TANRI'YLA FUTBOL KONUŞMAM"
"Dindar bir insanım. Her gün dua eder, Tanrı ile konuşurum. Portekiz'de iken sürekli kiliseye giderdim, ama bu şimdi pek mümkün olmuyor. İhtiyaç duyduğumda gidiyorum. Ailem için, eşim için, çocuklarım için, mutlu ve sağlıklı bir hayat için dua ediyorum. Şükür ediyorum. Ama hiçbir zaman Tanrı'dan futbolla ilgili bir şey dilemedim. Eşim ve ben birçok sosyal projeye gizli olarak yardım ediyoruz. Çocuklarımıza onların ne kadar şanslı olduğunu ve bu dünyada zor şartlar altında geçinmeye çalışan, hatta açlıkla savaşan insanlar olduğunu her fırsatta anlatıyoruz. Fildişi Sahili'nde bir sosyal proje için bulunduğumda yaşadıklarımı, gördüklerimi oturup çocuklarıma saatlerce anlattım."
"AİLEM DAHA ÇOK ÜZÜLÜYOR"
"Futbolla ailemi ayırıyorum. Onların hayatı farklı. Eşimin de bu konuda benden ricası var. Ama mesela önemli bir maç kaybettiğimde üzgün olsam da, eve güler yüzle gitmeye çalışıyorum. Fakat eve gittiğimde bir bakıyorum onların yüzleri asık. Çünkü bana üzülüyorlar."
