Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Alem FM ve LİG Radyo ortak yayınında Adem Metan'ın programına konuk oldu. Terim, ilk kez bir radyo programına katıldığını ifade etti.
Sosyal medya üzerinden kendisine yöneltilen binlerce mesaja kayıtsız kalmayan Terim, programa başlarken “Bu radyo programı bir ilk olabilir. Senin, röportaj talebini bana ilk kızım Buse söyledi. Böyle bir şey beklemiyordum. Böyle bir kitleniz ve seveniniz olduğu için sizi tebrik ediyorum. Bu saatlerde genel olarak canlı yayına bağlanıp röportaj yaptığım bir durum değil. Sabahın erken saatlerinde değişik bir duygu oldu" ifadesini kullandı. Konya'daki İzlanda maçı sonrasında programlara çıkmadığını belirten Terim, “Kendisini kabul ettirmeye ve yeteneğini ispat etmeye çalışan birçok genç kardeşimize umulmadık işler yaptım. Bu da onlardan birisi" dedi.
“EVDE İMPARATOR DEĞİLİM, İMPARATORİÇE EŞİM VAR”
Futbol dünyasında "İmparator” olarak anılan Fatih Terim, evde 'İmparatoriçe' eşi Fulya Terim'in kararlarına uyduğunu belirtti. Yemek zevkinden de bahseden Terim, içinde pişmiş soğan olmayan her yemeği sevdiğini belirtti. Terim “Zeytinyağlı barbunyayı çok seviyorum. Ayrı bir ilgim ve düşkünlüğüm var" dedi.
“MIŞ GİBİ DAVRANMAM, NEYSEM OYUM!”
Doğal bir yapıya sahip olduğunu da ifade eden Terim, saha kenarında nasıl davranıyorsa evde de aynı şekilde olduğunu anlattı. Terim, herkes gibi bir yaşantıya sahip olduğunu belirterek “Heyecanlanıyoruz, kızıyoruz, üzülüyoruz, hayal kırıklığı yaşayabiliyoruz. ‘Mış' gibi davranmam, ne isem oyum! Hiçbir zaman kurgu içinde olmadım. Saha kenarında profesyonellik ve yaşımın gerektiği olgunluk bazen beni tutuyor. Kızlarım evlendikten sonra ayrılınca Fulya Hanım ile yalnız kaldık. Torunum Yaman bu boşluğu doldurmaya çalışıyor. Birbirine bağlı iyi bir aileyiz. Örf ve ananelerinden vazgeçmeyen ve birbirini seven insanlarız” şeklinde konuştu. Terim, canın canı olması sebebiyle torun sevgisinin de farklı olduğunu kaydetti.
“SİZ YİNE DE TAKLİTLERDEN SAKININ!”
Taklidinin yapıldığının hatırlatılması üzerine tebessüm eden Terim, dünyanın her yerinde herkesin taklidinin yapılabildiğini ifade etti. Terim, ”Sınırları mizah içinde olan başarılı taklitleri takdir ederim.Sıkıntıya düşmem. Maksadını ve edep sınırlarını aşanları hoş görmem beklenmesin. Bazen çok güldüğüm oluyor. Siz yine de taklitlerden sakının!” dedi.
“UEFA KUPASI SEVİNCİ ÇOK FARKLI”
Galatasaray ile 2000'de kazandıkları UEFA Kupası duygusunun farklı olduğunu da belirten Terim, böyle zaferlerin sene-i devriyesinin hoş olduğunu ve bu sevinci ifade edecek kelime bulunamadığını vurguladı.
“MUHTEŞEM YÜZYIL VE KİRALIK AŞK DİZİLERİNİ İZLİYORUM”
İyi bir TV izleyicisi olduğunu da anlatan Terim Avrupa ve ülkemizde oynanan maçları takip ettiğini ancak kendisini ajandasının yönettiğini kaydetti. Evinde açık oturum, spor, haber programlarını izlediğini söyleyen Terim, “Muhteşem Yüzyıl ve Kiralık Aşk dizilerini izlediğini söyledi. Kendisinin dizideki karakterlerle ilgili çok soru sorması sebebiyle eşi Fulya Terim'in son zamanlarda başka odada TV izlediğini söyledi. Fanuslarda yaşamadığını da kaydeden Terim, herkes gibi bir hayatı olduğunu kaydederek, “Ne ailem ne de ben ayrı değiliz. Eşofmanımı giyip dizimi izlerim, arkadaşlarımla oturur sohbet ederim. Bakarsınız kapı çalınmış Buse ve eşi yürüyerek evimize gelmiş” diye konuştu.
“KIZ BABASI OLMANIN ZOR YANI VAR MI?”
Terim, kızları Merve ve Buse ile ilgili ‘Kız babası olmanın zor yanı var mı?” diye sorulunca da duygusal bir konuşma yaptı. Terim, kızları dünyaya geldiğinde sahada veya antrenör olduğunu belirterek, o duyguyu doyasıya yaşayamadığı söyledi. Terim, “Boş vaktimi onlarsız geçirmiyorum. Zaman bana o açığı kapatmak için imkan sağladı. İki kızım ile çok güzel günler yaşadım, yaşamaya devam ediyorum. İyi ki onlar var.” dedi.
Ülke gündemine yönelik soruları da cesurca cevaplayan Terim, A Milli Takım oyuncularının, 10 Ekim'deki Çek Cumhuriyeti maçıyla aynı gün Ankara'da yaşanan patlamadan çok etkilendiklerini anlattı. Bu yükün omuzlarda taşınmasının kolay olmadığını vurgulayan Terim “Hepimiz bu ülkenin insanıyız. Empati yapmasını da iyi biliriz. Hakikaten zor günlerdi. Herkes elinde telefon haber alıyor, ajans haberlerini dinliyor, sosyal medyayı izliyordu. Her geçen an ölü sayısı artmış, 200 olmuştu. Bu genç çocuklar buna rağmen çıkıp ülkelerin temsil ettiler. Ay-yıldızlı bayraklarına o kadar bağlılar ki; içleri kan ağlayarak çıkıp oynadılar ve zafer aldılar" dedi. 10 Ekim'de Çek Cumhuriyeti'ni deplasmanda 2-0 yenen milliler, 13 Ekim'de de İzlanda'yı 1-0 yenerek EURO 2016 vizesini almıştı.
Hollandalı bir gazetecinin de kendisine ‘Sayın Terim nasıl hallettiniz?' diye sorduğunu anlatan Terim aynı cevabı verdiğini söyledi. Fatih Terim, “Onların DNA'sında fekadarlık var. Hep söylerim, 2000'de UEFA Kupası'nda oynadığımız Leeds United maçından sonra 'Keşke 2-0 yenmeseydik. Keşke o 2 insan ölmeseydi. Hiçbir insanın ölümü hiçbir zaferle kıyas edilemez. Aynı samimiyetle söylüyorum. Islıklanan milli marşlara tepkim aynı samimiyetledir. Saygı duruşlarında ne ölüye, ne de diriye saygınız var' dememdeki kastım buydu” ifadesini kullandı. Terim, ülke sıkıntılarının da büyük olduğunu belirterek, ülkesini çok seven insanlar olduklarının altını çizdi. Terim, “Yıllarca ay yıldızı göğsümde taşıdım ve hizmet ettim.” dedi.
“FUTBOL, BARIŞI KORUYAN ÇOK ÖNEMLİ BİR ARGÜMANDIR”
A Milli Takım'ın EURO 2016'da mücadele vereceğini de anlatan Terim, ülkemizin buna çok ihtiyacı olduğunu vurguladı. Bu futbol argümanının iyi kullanılması gerektiği uyarısında bulunan Terim “Spor, barışta çok önemli bir argümandır. Bunu korumalıyız.” şeklinde konuştu. Turnuvanın ülkemiz için bir fırsat olduğunu da aktaran Terim, 2008'deki gibi yine başarılı olabileceklerini söyleyerek “Yeteneğimiz, cesaretimiz ve heyecanımız var” dedi.
