1-0’ın laneti

Kritik haftalardayız. Klişe tabiriyle “artık kolay maç yok”.

NTV Spor 27 Nis 2015
1-0’ın laneti

Kritik haftalardayız. Klişe tabiriyle “artık kolay maç yok”. İşte bu haftanın maçları: Fenerbahçe Eskişehirspor'dan 1 puanı zor çıkardı. Galatasaray kendi sahasında Gaziantepspor'u son dakikalarda bulduğu golle geçebildi. Sıra geldi Beşiktaş'a… Karabükspor maçı kağıt üzerinde kolay görünüyordu. Maçın son düdüğü çalındığında belki de sezonun en zor maçı bitmişti.

Altı hafta kaldı ligin bitimine; şunu söylemek yanlış olmayacak herhalde… Şampiyonluk yarışı yapan üç takım da puan kaybedecek. Belli ki, en az puan kaybeden ipi göğüsleyecek. Siz bakmayın hocaların, yöneticilerin önümüzdeki maçların hepsini kazanacağız, demesine… Tahmin ediyorum, yukardaki düşünce onların aklından da geçiyor. En az puanı kaybetmek…

Karabükspor maçına Yılmaz Hoca'nın oyun planı damgasını vurdu. Ne yaptı Hoca? Beşiktaş'ın geriden oyun kurmasını engelledi. Ahmet İlhan, Furkan, Viola ve Fatih'le, yani dört oyuncuyla bastı Beşiktaş defansına. Savunma ile orta saha arasındaki pas bağlantısını kesti. Beşiktaş orta sahası giderek savunmaya yaklaştı, yine sonuç alamadı. Bu kez uzun toplarla çıkmaya çalıştılar; herhangi bir faydası olmadı. Organize atak geliştirmeyi beceremediler. Bütün bir ilk yarı boyunca sadece iki kez tehlikeli gittiler Karabük kalesine, zaten biri gol oldu.

Beşiktaş'ın golü bir ölçüde organize atak olmakla birlikte, esasen Mustafa'nın 4-5 Karabüklünün arasından topu selametle Serdar'a ulaştırma becerisi, Serdar'ın kendisinden sık görmediğimiz klas ortası ve Atiba'nın şık kafa vuruşuyla geldi. Yani üç oyuncunun kendi vasatlarının üzerine çıkması sayesinde skoru buldu Beşiktaş.

Sonra başladı, 1-0'ın laneti. Karabükspor deyim yerindeyse gözünü kararttı,  8 kişiyle hücuma çıktı; Beşiktaş cezasahasını ablukaya aldı. İşin tuhaf tarafı, Beşiktaş'ın bu durumlarda ciddiye alınacak bir kontratak planı yok. (“Maazallah” Bursaspor üzerine böyle 8 kişiyle gelen bir takım yakalasa, tek devrede 5'lik yapar.)

İlk yarının son dakikalarında kaleci Waterman'ın oyundan atılmasıyla Karabükspor 10 kişi kaldı. İkinci yarı başladı, Yılmaz Hoca oyun planını neredeyse hiç değiştirmemiş, sadece bir kaç oyuncunun yerlerini değiştirmiş, bu defa ilerde 4 değil üç oyuncuyla basmaya devam ediyor. Ya Beşiktaş? Rakip 10 kişi kalmış; 1-0 öndesin ve ikinci yarı başladığında mahkum oynayan yine sensin! Slaven Bilic'in 1-0'la bir sorunu var. Sürekli maçın “fişini çekmek”ten bahsediyor ama henüz fiş çektiği maç sayısı ikiyi, üçü geçmedi. Nitekim yine aynı kabus yaşandı. Önce Beşiktaş da 10 kişi kaldı, ardından Karabük'ün golü geldi. Gol de tam bir Beşiktaş dramıydı: Duran toplardan neredeyse hiç istifade edeme, rakibin her duran topunda kalende tehlike yaşa! Ligin bitmesine 6 hafta kalmış, ve senin bununla ilgili geliştirdiğin hiç bir plan, hiç bir önlem hâlâ yok.

Sonra? Sonra “futbol ilahları” Beşiktaş'ın yüzüne güldü. Gidip gelen maçtan 3 puan çıkardı.

Son bir kaç cümle de Bülent Yıldırım için edelim. Özür dileyerek söylüyorum, dökülüyor! Gözünün önünde yapılan faulleri görmüyor, elle müdahaleleri atlıyor, baraj mesafesini 5 metreye düşüren oyuncuyu (Gökhan Töre) pas geçiyor, pozisyonlar geçiyor, uzun uzun düşündükten sonra düdük çalıyor. Takımlar can havliyle ya şampiyonluk mücadelesi veriyor ya kümede kalma savaşında… Hakemlerimizin çoğu, ağır bir dalgınlık halinde yönetiyor maçları. İnşallah bundan sonraki maçlarda kimsenin kaderiyle oynamazlar.