Neo-Cem Papila mı, yorgunluk mu?

Ankara’daki Sivas maçında hem Ankaralı Beşiktaşlıların yarattığı “2. İnönü atmosferi” hem de Olimpiyat’takiyle karşılaştırınca Wembley gibi gözüken zemin, Beşiktaşlıları çok mutlu etmişti. Ancak maçtan sonra Biliç, “Yine de ‘iç saha’ maçlarımızı İstanbul’da oynamayı tercih ederim” demişti.

NTV Spor 28 Eki 2014
Neo-Cem Papila mı, yorgunluk mu?

Ankara'daki Sivas maçında hem Ankaralı Beşiktaşlıların yarattığı “2. İnönü atmosferi” hem de Olimpiyat'takiyle karşılaştırınca Wembley gibi gözüken zemin, Beşiktaşlıları çok mutlu etmişti. Ancak maçtan sonra Biliç, “Yine de ‘iç saha' maçlarımızı İstanbul'da oynamayı tercih ederim” demişti.

Biliç, yıllarca Hırvatistan-Almanya-İngiltere arasında seyahat eden, Bosman sonrası dönemin ilk kuşak gezgin futbolculardandı. Bu yüzden statlar arası yolculukların oyuncular üzerinde nasıl bir negatif etki yaratabileceğini bizzat çok iyi biliyor. 14 günde İstanbul-Ankara-İstanbul-Belgrad-İstanbul-Kayseri arası kaç kilometre, siz hesaplayın! Potansiyel yorgunluğu Biliç, Ankara yolunda çoktan hesaplamıştı.

Dün gece Kayseri deplasmanındaki ilk 60 dakikada Beşiktaş'ın en büyük sıkıntısı buydu. Biliç'in korktuğu başına geldi, Beşiktaş “yorgun” başladı. Örneğin Belgrad deplasmanının ilk yarısında Oğuzhan 40 kez topla buluşmuştu ama dün gecenin ilk yarısında sadece 16 kez topla buluşabildi. Atiba-Veli-Ozzy-Töre-Olcay-Ba yani Beşiktaş'ın en ilerideki 6'lısı, Partizan maçının ilk 45 dakikasında toplam 223 kez topa buluşmuştu. Dün gece ise Kayseri'de bu 6'lı artı Olcay yerine oyuna dâhil olan Kerim Frei ilk yarıda toplamda sadece 146 kez topa dokunabildi.

Olcay'ın darbe alıp oyundan çıkması, sadece pas trafiğini daha da bozmakla kalmadı, Beşiktaş'ın ön alandaki enerjisini de düşürdü. 2. yarıda duran toptan yenilen gol de belli oranda bu şehirler arası gezginliğin sebep olduğu “ruhsal kondisyon seviyesi”nin düşmesiyle ilintili. Beşiktaş, Arsenal ve Tottenham gibi duran topları çok etkili kullanan takımlardan yemediği, yemeyeceği cinsten bir golü Erciyes'ten yedi.

Sonrasında Gökhan Töre'nin kırmızı kartı pozisyonunda İlker Meral, neo-Cem Papila'lığa mı soyundu? Tam olarak ne oldu, bu satırları yazdığım anda hiçbir bilgim yoktu ancak önceki deneyimlerden dolayı şüphem çoktu. Gökhan Töre son maçlarda Ba'dan sonra Olcay'la beraber Beşiktaş'ın en formda ismiydi. Derbi öncesi Biliç'in isteyeceği en son şeylerden birisi Töre'nin cezalı duruma düşmesiydi. Pozisyonun aslını astarını öğrenince gerekirse ayrı bir yazı yazarım deyip Kerim Frei'la devam ediyorum…

Bu maça kadar Beşiktaş formasıyla Feyenoord deplasmanı hariç hiçbir maçta potansiyelinin yarısını bile sergileyemeyen genç yetenek, Chelsea – Fulham derbisinde, Chelsea'ye göre çok daha az güçlü olan Fulham formasıyla çok genç yaşta maçın adamı seçilmiş ölçüde bir potansiyel arz ediyor. O maçtakini hatırlatan kalitede patlayıcılık özelliğinden 2 güzel örnek verdi. Ancak yetmedi. Beşiktaş 2-1 öne geçtikten sonra ideal sağ bek yokken sağ beke devşirilen daha doğrusu devşirilemeyen Necip yerine Linnes gibi sahici bir sağ bek olsaydı, Beşiktaş çok tartışılacak maçı 1 kişi eksikken bile kazanabilirdi.