Bir ara her şey biraz Rocky 4'tü

Daha önce birçok maça - organizasyona gittik, yerinde takip ettik; an be an takip ettiğimiz takımın yanında olduk.

NTV Spor 18 Oca 2015
Bir ara her şey biraz Rocky 4'tü

Daha önce birçok maça - organizasyona gittik, yerinde takip ettik; an be an takip ettiğimiz takımın yanında olduk.

Ancak bu kez her zamankinden farklıydı...

İstanbul'da bir Sırp taraftarın hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan ve 'üzücü' kelimesinin yeterli gelmediği olayın ardından, Ergin Ataman'ın kendisinin de sonradan büyük pişmanlık yaşadığı açıklamalar birleşince, Belgrad yolculuğu sadece bir deplasman serüveni olmaktan çıktı, tarihi bir olaya dönüştü...

Bu sebeple yolculuk öncesi Galatasaray Liv Hospital yetkilileriyle de iletişim kurduktan sonra, Ali Bakır'la birlikte Sırbistan'a takım uçağı ile yolculuk ettik.

Yolculuk öncesi oyuncularla ve koç Ataman'la yaptığımız sohbetlerde, gerginlik net biçimde hissediliyordu.

Uçakta bizimle birlikte, basketbol maçlarında görmeye alışık olmadığımız, 7 kişilik bir özel koruma ekibi de yer alıyordu.

Yine de  Carlos Arroyo'nun yolculuk öncesi röportajımızda şaka ile karışık dile getirdiği, '20 bin kişiye 7 kişi pek yeterli olmayabilir' mesajı, her zamankinden farklı ruh halini net biçimde gösteriyordu.

Ancak Belgrad'a adım attığımız ilk andan itibaren, normalden çok daha sakin bir Sırbistan deplasman atmosferi karşıladı bizleri...

Öncelikle, zaman zaman bu tarz yolculuklarda, pasaport geçişlerinde can sıkıcı ekstra işlemlere alışığız. Ancak, pasaport kontrolünden belki de tarihin en hızlı geçişlerinden birini yaptık.

Tüm kafile (net bir biçimde verildiği belli olan talimatla) hızlı bir şekilde (adeta akbille metrobüse biner gibi) Belgrad'a giriş yaptı.

Havaalanında Sırp yetkililer, takımı karşıladı ve kapı önünde bizi bekleyen otobüslere bindik. Takım otobüsü arkamızda, biz gazeteciler (ki bir avuç Türk gazeteciydik) öndeki otobüste, Galatasaray Liv Hospital'in konaklayacağı otele doğru yola çıktık.

Otele doğru otobüslerimizin güzergahı önceden organize edilmişti ve tüm bağlantı yolları polis ve askerler ile kesilmişti. Otobüslerimize 6 adeta ekip otusu ve bir özel tim eşlik etti. Bomboş yollarda, büyük bir koruma ordusu ile, sakin bir şekilde otele ulaştık.

Otelin içinde de yoğun güvenlik sürüyordu. Belgrad Büyükelçisi Mehmet Kemal Bozay da otelde Sarı-Kırmızılı yöneticilerle birlikteydi. Galatasaray başkanı Duygun Yarsuvat'ın, İstanbul'da hayatını kaybeden Marko Ivkovic'in mezarını ziyaret etmesi, günün en önemli anılarından biriydi.

Basketbol Şube Koordinatörü Murat Özyer ve o akşam maçın yıldızlarından olacak Justin Carter'la yaptığımız sohbetlerde de, 'gerginlik' başlığı yine ana gündem maddemizdi...

Otelden güneşli Belgrad gününe süzülen, net bir şekilde fırtana öncesi sessizlik havası yaşanmaktaydı...

Karşılaşmanın oynanacağı Kombank Arena'ya da tıpkı havaalanından otele gittiğimiz gibi, çift otobüs önlü arkalı yolculuk ettik.

Güvenlik sabah saatlerinden daha da sıkı hale getirilmişti. Yol boyunca her 50 metrede bir  4 polis ya da asker güvenlik şeridi oluşturmuş, yine yola diğer araçların giriş çıkışları engellenmişti...

Salona ulaştığımızda akreditasyon kartlarını almak için büyük bir güvenlik çemberi içerisindenden içeri geçiş yaptık.

Kameraman arkadaşım Ali ağabey ile bir ara yanlış bir kapıdan geçerek salonun Sırp taraftarlar olan bölümünde bulduk kendimizi. Sessiz ama net adımlarla basın bölümüne geri dönmeye çalışırken, askerlerden izin alamadık. Bu sırada Türk basın mensupları ile irtibata geçtik, yerimiz söyledik. Kızılyıldız'ın bir görevlisi koşturarak ve endişe içerisinde yanımıza geldi. Bizi güvenlik çemberinden geçirdi ve bir daha gruptan ayrılmamamız yönünde nazikçe! uyardı.

Salona girdiğimizde güvelik önlemlerinin seviyesinin kırmızı alarm durumunda olduğunu net biçimde gözlemledik. Sırp görevli bizi basın tribününe kadar götürdü ve maç bitmeden orada hareket edemeyeceğimizi dile getirdi. Su almaya hatta, tuvalet ihtiyacını gidermeye dahi gitmememiz gerektiği bize tembihlendi.

Salonda, Marko Ivkovic'in dev bir pankartı açıldı. Taraftarlar Ivkovic tişörtleri ve flamaları ile salondaydı. Kulakları sağır eden bir tezahürat vardı.

Koç Ataman salona çıktığında, (filmi izleyenler için) Rocky'nin Sovyetler Birliği'nde Ivan Drago ile yapacağı boks müsabakasında salona çıktığı gibi bir atmosfer oluştu. Ortalık ıslıklar ve tezahüratlarla adeta yıkıldı. Ataman'a kesilmiş domuz bacağı olan bir torba atıldı.

Ancak güvenlik önlemleri çok sıkıydı ve başka bir olay yaşanmadan üstelik galip gelinerek gece tamamlandı.

Maçın ardından yine yüksek güvenlik önlemleri altında havaalanında dönüş yapıldı.

Oyuncular ve yönetim, pasaporttan geçip free-shop bölgesine vardıktan sonra, ancak derin bir nefes aldılar. Sanırım hepimiz öyle.

Uçakta keyifli bir atmosfer vardı.

İstanbul'a iniş yaptığımızda herkes telefonlarına sarıldı ve yakınlarını aradı.

Belgrad serüveni sona ermişti.

Sözün özü: ABD'de yaşansa hemen filmi çekilecek bir 24 saat yaşandı Belgrad'da... Bir ara ortam çok Rocky 4 setiydi. Sonra her şey sakinledi. Hikaye böylece tamamlandı.

Dip not: Müthiş bir kriz yönetimi gösteren Sırp yetkililer ve taşkınlığın T'sini bile göstermeyen Kızılyıldız taraftarları takdiri hak etti.