At tutkunu Thomas ve 'Sevimli Canavar' Manuel

Almanya, tam 12 yıllık aranın ardından bir Dünya Kupası Finali oynayacak Pazar akşamı.

NTV Spor 13 Tem 2014
At tutkunu Thomas ve 'Sevimli Canavar' Manuel

Almanya, tam 12 yıllık aranın ardından bir Dünya Kupası Finali oynayacak bu akşam... Tarihini kupalarla donatmış bir futbol ülkesi için akılalmaz uzun bir süre aslında. Yarı finalde Brezilya'yı 7-1 yenmiş mevcut kadro daha şimdiden tarih kitaplarına girmeyi başarsa da, final galibiyetiyle efsaneliğini ilan edecek. Peki bu efsane adayları kimler, futbol dışındaki hayatlarında neler gizli…

Manuel Neuer: Turnuvanın en iyi kalecisi sadece çizgi üzerinde (ve ceza sahası dışında) hünerli bir adam değil. Neuer geçen yıl sinema salonlarında da oldukça başarılı bir şekilde boy gösterdi. "Monster University" (Sevimli Canavarlar Üniversitede) filminde canavarlardan birine ses veren Neuer, film sektöründe de iş yapabileceğini gösterdi ve küçüklerin de odak noktası oldu. Alman kalecinin çocuk sevgisi sadece filmlerde rol almakla sınırlı kalmıyor. Kendi adını taşıdığı bir yardım vakfının başkanlığını yapan Neuer, dünya üzerinde birçok çocuğun eğitimi ve gelişimi için hayırlı işler yaptı.

Philipp Lahm: Aslında futbolcu olmak istemiyordu. Küçük yaşlarda fırıncı olma hayalini taşıyordu. Daha sonra bankada çalışma isteği doğdu küçük Philipp‘in. Oysa ailesinde ne bir fırıncı vardı, ne de bir bankacı. Neyse ki orta yaşlarda iyi futbol oynayabildiğini anlayınca, futbolcu olmaya karar vermiş. Münih'in güzide semt takımlarından FT Gern'de futbola başladı. Aynı kulüpte yıllarca babası oynamış, annesi de günümüzde altyapı sorumluluğunu yapmaya devam ediyor. Genç Philipp'in yeteneğini keşfeden Bayern, Lahm'ı henüz 11 yaşında transfer etti. Eşi Claudia'yı 16 yaşından beri tanıyan Lahm'ın bir de oğlu var. Lahm da Neuer gibi bir çocuk yardım vakfı kurdu ve özellikle Afrika'daki çocuklara yardım ediyor.

Mats Hummels: Bugün Borussia Dortmund'un lideri olan Mats Hummels aslında Bayern Münih'in bir ürünü. Babası Herrmann, Bayern'de altyapı hocası olunca, oğul Mats da henüz yedi yaşında aynı kulüpte futbola başladı ve 11 yıl boyunca burada kaldı. Bayern ona yeterince şans vermeyince Dortmund yolunu tutup, orada Almanya'nın en önemli oyuncularından biri haline geldi. Ancak Hummels sadece saha içinde lider değil, saha dışında da Almanya'nın belki de en zeki ve en iyi konuşabilen sporcuların başında geliyor. Hummels, birçok reklam ajansının gözdesi bu nedenden dolayı. Bu aralar Bild'de makaleler yazan medyatik kız arkadaşı Cathy Fischer yüzünden başı ağrısa da, kendisiyle Brezilya dönüşünde evlilik hazırlığı yapıyor.

Jerome Boateng: Abisi Kevin-Prince Boateng ile ilgili hikayeler birçok kez yazıldı çizildi. İki oyuncu için genç yıllarında "hip hop kardeşler" benzetmesi yapıldı, ancak Schalke'de oynayan Prince ile Jerome'un ortak noktaları oldukça az. Kevin-Prince, Berlin'in sıkıntılı bölgelerinde büyümüş ve genç yaşlarda sokak jargonunu kapmıştı. Jerome ise annesi ile ablasının yanında şehrin nezih semtlerinden birinde büyümüş ve oldukça başarılı bir okul dönemi geçirmişti. Jerome farkı şöyle anlatıyor: "Ben daha 16 yaşındayken profesyonel olacağımı kafaya koymuştum, onun ilgi alanları farklıydı." İki kardeş arada sorunlar yaşasa da, bugün içten bir ilişkiye sahipler. En büyük ortak noktaları ise NBA tutkusu. Özellikle Jerome'un NBA maçlarını kaçırmadığı biliniyor. Sıkı bir Miami Heat taraftarı olan Jerome, Dwayne Wade'den özel imzalı bir forma hediye almış ve bunu sosyal medyadan paylaşmıştı.

Benedikt Höwedes: 2008 senesinde Schalke, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Barcelona ile eşleşmiş ve ilk maçtaki 1-0'lık yenilginin ardından deplasmanda da 1-0 mağlup olup veda etmişti Devler Ligi'ne. Teknik Direktör Mirko Slomka kadro kurmakta sıkıntı çektiği için genç Benedikt Höwedes'i 19 kişilik kadroya almış ama son anda maç kadrosuna dahil etmemişti. Ertesi sabah okulda önemli bir sınavı olan Höwedes, bunu yöneticilerle paylaşınca kulüp başkanı Clemens Tonnies genç oyuncuyu özel uçağıyla daha o gece Gelsenkırchen'e geri göndermişti. Höwedes'in Schalke'deki ilk yılları hep böyle geçmişti esasında. Ailesi, futbol dışında tahsili de mecbur kıldığı için okul ve antrenman arasında gidip gelmişti. Bir dönem askerliğini yapmadığı için kamu hizmetine de başlayan Höwedes; antrenman, okula ve hizmet üçlüsünden doğan zorluklara rağmen Schalke'nin kaptanlığına kadar yükseldi.

Bastian Schweinsteiger: "Schweini"'nin çok iyi bir sporcu olacağı daha çocuk yaşlarında belli olmuştu. Ancak Münih'e yakın bir köyde büyüyen spor sevdalısı gencin hangi dala yoğunlaşacağı uzun süre belli değildi. Futbol dışında kayak sporlarında da çok başarılı olan Schweinsteiger, 12-13 yaşlarında futbola yoğunluk verip, meşin yuvarlağın peşinde koşma konusunda karar kıldı. Doğru karar verdiği erken belli oldu ki; dönemin Bayern Münih Teknik Direktörü Ottmar Hitzfeld, Schweinsteiger'i daha 18 yaşında ilk kez kadroya aldı ve sürekli oynattı. Ancak çocukluğun bir diğer tutkusu olan kış sporlarını hiç unutmadı ve bugün hala boş zamanlarında kayaklarını alıp, piste çıkar.

Sami Khedira: Sami Khedira'nın hayat hikayesi 70'ler ve 80'lerde Almanya'ya gelen birçok gurbetçinin hayatından bir alıntı adeta. Genç yaşlarda tanışan baba Lazhar ve anne Doris birbirine aşık olur, ancak Lazhar'ın Almanya'da temelli kalmak için vizesi olmadığından dolayı ani bir kararla evlenirler. Lazhar Khedira'nın bakmak zorunda olduğu 8 kardeşi ve geniş ailesi zorlu bir sürecin içine alır aileyi ama Lazhar, çocukların eğitimini buna rağmen aksatmaz. Üç oğlu da iyi futbolcu, özellikle ortanca Sami oldukça dikkat çekici özelliklere sahip ve erken yaşlarda profesyonel kariyere doğru yol alır. Sami Khedira bugün Real Madrid'de oynuyor, ancak geçmişini hala unutmadı. Her yıl tatilin bir dönemini mutlaka Tunus'ta yapıyor ve orada 40 kuzeniyle zaman geçiriyor.

Thomas Müller: Resmi bir istatistiğe göre Almanya'da ortalama evlenme yaşı erkeklerde 33,1 iken, kadınlarda ise 30,2... Bu rakam her yıl biraz daha büyüyor. Özetle Almanya'da genç yaşta evlenmek geleneğin çok dışında bir eylem. Thomas Müller'in sıradışı bir adam olduğu sadece saha içinde görülen bir şey değil; Thomas, kız arkadaşı Lisa ile 20 yaşında evlenmesi de Almanya'da büyük olay yaratmıştı 2009 yılında. Almanya'nın belki de en sevilen futbolcusu olmasına rağmen kırmızı halıların ve magazin köşelerinden uzak bir hayat yaşıyor Müller ailesi. Lisa ve Thomas'ın en büyük tutkusu atlar: Eşine bir çok at hediye eden Thomas bir süre sonra kendi de bu tutkuya bağlandı.

Toni Kroos: Bayern Münih son yıllarda birçok futbolcuyu kendi altyapısından çıkardı. Philipp Lahm, Thomas Müller, Bastian Schweinsteiger, Holger Badstuber ve David Alaba şu an Bayern Münih'in 11'nde oynayan altyapı ürünlerinden birkaç tanesi. Bunların arasından çıkan bir de Toni Kroos var. Ancak Kroos'un diğer oyunculara göre en büyük farkı bir Bayern Münih taraftarı olmayışı; Almanya'nın kuzey doğusundan Münih'e göçen Toni, sıkı bir Werder Bremen hayranı. Öyle ki Bayern Münih altyapısına geldiği ilk yıllarda bile tesislerdeki odasında Werder Bremen nevresim takımıyla uyuyor ve duvarlarında Werder Bremen forması giyen oyuncuların posterlerini asıyordu. Toni'nin en büyük hayalini kardeşi Felix gerçekleştirdi; Felix Kroos, Werder Bremen'de oynuyor.

Mesut Özil: Almanya'nın en yetenekli futbolcularından biri olan Mesut Özil sadece bir sporcu değil. Arsenal'de forma giyen Mesut aslında tamamiyle kurumsallaşmış bir marka haline geldi. Dünyanın Twitter ve Facebook'ta en çok takip edilen futbolcuları başında geliyor. Bu konuda da Alman futbolcuların arasında tek başına zirvede. Mesut'un adını taşıyan birçok şirket birçok çalışanıyla faaliyet halinde. Bunlardan birini abisi Mutlu, diğerini babası Muzaffer yönetiyor. Mesut'un halka ilişkiler işlerini ise Almanya'nın en büyük PR uzmanı Roland Eitel ele alıyor. Bu yüzdendir ki Almanya'da başarılı futbolcu için "Mesut A.Ş.“ yakıştırmaları yapılıyor artık…

Miroslav Klose: Almanya Milli Takımı'nda forma giyen birçok futbolcu gibi Miroslav Klose'nin uyruğu farklı olduğu biliniyor. Ancak birçoğunun aksine Klose, Almanya'da doğmadı ve sekiz yaşına kadar Polonya'da büyüdü. Ailesi ile Almanya'ya gelen Klose, Polonya'dan Almanya'ya göç günlerini dün gibi hatırlıyor. Almanya'daki ilk günlerini bir göçmen kampında geçiren Klose ailesi, daha sonra Kaiserslautern bölgesine taşınıp yeni bir hayatla tanıştı. Okula tek kelime Almanca konuşamayarak başlamak zorunda kalan Klose, arkadaşları vasıtasıyla yeni dilini erken söktü. Miroslav Klose bugün klasik bir Alman prototipi ve hatta birçok Polonyalı tarafından "kökenini unuttu“ eleştirilerine maruz kalıyor. Ancak başarıları ile de en çok onlar gurur duyuyor.