Beşiktaş'ta bir düşüş var. Bunu kabul etmek gerekiyor. Sadece düne özel bir durum değil. G.Antep ve Akhisar maçlarında da siyah-beyazlıların temposu aşağılardaydı.
Dün Beşiktaş, Konya'da maçın başından sonuna kadar hiçbir bölümde rakibine üstünlük kuramadı. Baskı yedi, çıkamadı. Bu oyun Beşiktaş'ın oyunu değil. Böyle oynayarak kazanmak çoğu zaman mümkün olmaz. Konyaspor maçın belli bir bölümünde baskı yapabilir, sizi çıkartmayabilir. Ancak skor 2-0'a gelene kadar ki oyun Beşiktaş'a yakışmadı. 2-0'dan sonra Konyaspor'un maça olan inancı azaldı ve oyun dengelendi.
82. dakikada gelen penaltı kararı son derece yanlıştı. Üzerine bir de Atiba atılınca Beşiktaş son 15 dakikada da zorlandı. Atiba'nın ikinci sarıdan atıldığı pozisyon teorik olarak doğru. Ancak Türkiye futbol konjonktüründe pek de görülmüş bir şey değil. Yine de Atiba'yı kusurlu bulmak daha makul. Çünkü Halis Özkahya uyarıyor, Atiba ısrar ediyor.
Bilic'in dünkü maçta skora odaklanmak yerine oyunu mercek altına alması şart. Bu düşüşü yorgunluğa bağlamak çok akla yatkın gelmiyor.
ATIBA-VELİ AYAKTA TUTUYOR
G.Antep maçı için geçerliydi yorgunluk mazareti. Tabii ki Avrupa'da 10 maç oynamış olmak, gruptan lider çıkacak kadar yoğun bir mücadele vermek, Perşembe-Pazar oynamak mental olarak da yıpranmışlık getirebilir. Fakat yüksek bir konsantrasyon ile bu mental yorgunluğun üstesinden gelinebilir.
Sadece Sosa'nın iyi oynadığı bir maçta rakip kaleye 3 kez etkili gidip 2 gol bulmak ve 3 puanı almak pırlanta değerinde... Olcay büyük bir disiplin ile oynuyor. Pozisyonuna sadık oyunu gözden kaçmıyor. O yüzden Olcay'ın da iyi bir maç çıkarttığını söylemek mümkün. Demba Ba maç temposundan uzak kalmanın sıkıntılarını yaşadı. Ritmini ve koordinasyonunu kaybetmiş göründü. Beşiktaş'ı ayakta tutan Atiba-Veli ikilisi. Sağlam bir omurga oluşturuyorlar. Bu omurga'nın önemli bir parçası G.Saray derbisinde olmayacak.
