Scouting’in şifreleri: 3

İlk olarak şunu net olarak belirtmem gerekiyor. Ben futbolu çok seven ve scouting konusunu araştırarak yakından takip eden bir GAZETECİYİM. Yani scout değilim.

NTV Spor 21 Oca 2015
Scouting’in şifreleri: 3
Sizlere bu köşede tamamen yurt dışı odaklı olarak çalışan scoutlar ile izlediğim bir U-20 Dünya Kupası karşılaşması ile ilgili izlenimlerim ile turnuvanın akabinde yaptığım söyleşiyi 2 bölüm halinde yayınladım ki; zaten yazıyı çok ayrıntılı olması nedeniyle 2 bölüm planlamıştım. Bu yazıyı yazmadaki esas amacım Türkiye'deki kulüplerin oyuncu bulurken aslında nasıl çalışması gerektiğini göstermek ve Türkiye'deki “A la Turca” düzenin adeta “ipliğini pazara çıkartmaktı." Yazdıklarım kulüplerin ve futbol dünyasının ilgisini çekti mi bilmiyorum ama futbolla ilgili birçok genç arkadaş bana twitter ve email yoluyla ulaşarak scout olmak istediklerini belirtip bu işe başlamaları konusunda onlara yardımcı olmamı istediler. Hepsinin ortak söylemleri ise “ben çok iyiyim veya ben çok farklıyım” idi. Benim hepsine net cevabım ise şu oldu. Benim yapacağım bir şey yok. Bu cevap sonrası hayal kırıklığı yaşadıklarına eminim.
 
İlk olarak şunu net olarak belirtmem gerekiyor. Ben futbolu çok seven ve scouting konusunu araştırarak yakından takip eden bir GAZETECİYİM. Yani scout değilim. Dolayısıyla kendimi bu konuda hayli bilgi sahibi olmama karşın uzman olmadığım için insanları bir uzman gibi yönlendirecek yetide görmüyorum.
 
Bu talepler sonrasında konuyu, röportaj yaptığım Cemal Belgin ile tekrar konuştum ve bana gelen taleplerden bahsettim. O da bana uzun zamandan beri ona da “ben scout olmak istiyorum, nereden başlayayım”
diyerek çok sayıda başvuru geldiğini ve ntvspor.net'deki yazılar sonrası başvuranların 20 Ocak itibarıyla 630'a ulaştığını söyledi.
 
Başlarda 100'e yakın kişi ile telefonla görüşüp yardımcı olmaya çalışmış. Ancak onun sorduğu sorulardan ve yapmaları gereken şeyleri tavsiye etmesinden sonra “çok hevesli ve futbolu çok iyi bilen” bu arkadaşlardan kaçı geri dönüş yapmış biliyor musunuz? Yalnızca biri. Yurt dışında yaşayan genç bir Türk scout inat edip gereken her şeyi eksiksiz yapmak için çaba göstermiş ve hala da gösteriyormuş. Kendisi Onun gelecekte iyi bir konuma geleceğine inanıyor.
 
Cemal Belgin'in nereden başlayayım diyenlere mesajı şu.
“Çok basit. Google'dan başla ve başlamış olarak gel”
Çünkü bir scout'un veya scout adayının okuması gereken dökümanların çoğu internette mevcut. Bunlara biyografiler, scout raporları, oyuncular hakkında her türlü bilgi, futboldaki taktik çalışmalar vs de dahil.
Cemal İngiltere'de scout olmak isteyen gençlerin kendiliğinden 500 civarı maç izlemiş, rapor tutmuş, çok geniş kapsamlı bir literatürü okumuş olarak başvuru yaptıklarını söylüyor. Ben de Almanya'da scout olmak isteyenlerin donanımlı olarak bu işe başladıklarını biliyordum.
 
Okumak gerçekten bir scout'un olmazsa olmazlarının en başında gelen bir unsur. Ancak burada hemen en az 1 lisanı özellikle de İngilizce'yi iyi derecede bilmenin çok önemli bir gereklilik olduğunun altını çizmek gerek. Dünyada yayınlanan sayısız futbol kitabı ile futbolcuların ve teknik adamların yazdığı biyografi kitapları var. Bıkmadan usanmadan bol bol kitap, rapor okumak gerekiyor. Çünkü o kitapların, raporların her biri bir tecrübe içeriyor. İleride orada anlatılan bir şeyle karşılaştığınızda aklınızdan orada yazılanlar mutlaka geçecektir.
 
Denis Bergkamp'ın biyografisi bilgi açısından önemli kitaplardan biridir. Ya da Kayseri Erciyesspor'a transfer olan Royson Drenthe'nin Exelcior'dan başlayıp 2007 U-20 Avrupa Şampiyonası'nın en değerli oyuncusu seçilip Real Madrid'e transfer oluşundan Kayseri'ye uzanan derslik futbol hikayesini internetten araştırıp okumak hiç de zor değil. Keza yine yolu aynı Drenthe gibi Kayseri'ye düşen Pape Diakathe de bir başka derslik hikaye.
 
Ve bu işin olmazsa olmazlarından biri canlı maç izlemek diyor Cemal. Tabii ki maçı izlerken de rapor tutmak diyerek raporun formatının müşteri veya firmaya göre değişeceğini ama scout'un not tutmasında kesin bir şablonun olmadığını herkesin kendi formatını yaratabileceğini ve bunun zamanla belli bir şekle oturabileceğini ayrıca internetten rapor örneklerine bakarak fikir edinilebileceğini anlatıyor. Haftada en az 2 maçı canlı izleyip rapor tutmanın şart olduğunu mümkünse bazı maçları kaydedip o karşılaşmayı 6 ay sonra bir daha seyrederek yeni bir rapor yazmanın ve iki raporu karşılaştırmanın kişideki gelişimi göstereceğinin altını da çiziyor.
 
“Majör ligleri izlemenin de bir alemi yok, onları zaten herkes izliyor. Git alt lig amatör küme maçı izle” tavsiyesinde de bulunuyor. Özellikle de lig, takım ve oyuncu seçerek onları sürekli izlemenin gelişimdeki önemini vurguluyor.
 
Ve çok önemli bir uyarısı da var: “Futbolcu buldum deme oyuncu ismi verme. Kimi bulduğuna değil ne bildiğine bakılır. Ayrıca iki tarafı keskin bir bıçaktır böyle görüşler belirtmek”
 
Röportajı dikkatli okuyanlar hatırlayacaklardır. Bu işe nasıl başladığını anlatırken şu cümleyi kurmuştu Cemal Belgin: “Global ile ilk tanıştığımızda bana ‘Ham yeteneğin var ama futbolu bilmiyorsun' dediklerinde afallamıştım. Ama sonradan adamların haklı olduğunu anladım”
 
Şimdi futbolu çoğunluğunu televizyondan seyrettiği majör liglerdeki maçlardan takip edenlere sesleniyorum. Üç bölümlük yazı dizisini okudunuz. Futbolu çok iyi bildiğinizi düşünmeyin ve bu işi gerçekten yapmak istiyorsanız bildiklerinizi unutun. Sıfırdan başlayıp ilk önce bir yere gelin. Ondan sonra siz de bu lisanı konuşup bu yolda ilerlemeye başlayabilirsiniz. Eminim ki o zaman elinizden tutan da olacaktır.