Havuz problemi

Hepimizin bildiği gibi Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım uzun yıllardan beri “havuz problemi” tartışmalarının 1 numaralı ismi.

NTV Spor 26 Oca 2015
Havuz problemi
Cem Yılmaz hayranları hatırlayacaktır. Usta komedyen, oyunlarından birinde okullardaki havuz problemi ile dalga geçiyor sonunda da şöyle bir cümle kuruyordu: “Yahu bir çocuğun bir havuzla ne problemi olabilir”
 
Havuz kavramı futbol dünyasında da sıklıkla karşımıza çıkıyor. Ancak bu havuzun içinde su yerine bolca Dolar veya Euro bulunmakta. Bu yüzden bu havuz da problemli. Çünkü amaç o havuzun mümkün olduğunca büyük bölümünde yalnız başına yüzmek. Türkiye'de de 1996 yılından itibaren uygulamaya konan havuz sisteminde aslan payını 4 büyük kulüp alırken Fenerbahçe ve Galatasaray şampiyonluk sayıları nedeniyle en yüksek geliri elde eden kulüpler.
 
Hepimizin bildiği gibi Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım uzun yıllardan beri “havuz problemi” tartışmalarının 1 numaralı ismi. Kulübün borcunun sürekli artması, çıkış yolu arayan Yıldırım'ı yeni kaynaklara yönelmeye zorluyor. Örneğin 1 Milyon üye projesi bunlardan biri. Fenerbahçe Başkanı diğer bir kaynak olarak da yayın gelirleri artışını görüyor. Ancak bakış açısı matematik olarak doğru olsa da ülke futbolu açısından çok yanlış. Çünkü büyük kulüpler ülke futbolunun lokomotifidir ve arkadaki vagonları çekmek zorundadırlar. Dünyanın hiçbir yerinde bir lokomotif tek başına işe yaramaz. Lokomotif, daima vagonları ile bir anlam kazanır.
 
Burada yeri gelmişken güzel bir örnek vermek istiyorum.
 
Bayern Münih dünyanın en önemli birkaç kulübünden biri. Tüm dünyada yüksek sayıda bir izleyici kitlesine ve maçlarını çok yüksek rakamlara pazarlayabilecek güce sahip. Ancak aynı Bayern Münih Almanya'da da havuz sistemi geçerli olduğu için TV yayınlarından yılda yaklaşık olarak 40 Milyon Euro kazanıyor. Oysa Bayern yalnızca kendi maçlarının pazarlanmasından en az 100-120 Milyon Euro kazanabilir. Oysa onların bakış açısı çok farklı. Kasım ayında yapılan son genel kurul toplantısında konuşma yapan Bayern Münih Futbol Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Karl-Heinz Rummenigge, üyelere havuzdan dolayı İspanya ve İngiltere'deki kulüplere göre çok daha az para kazandıklarını ve bundan zarar görmelerine karşın Alman futboluna katkı sağlamak için havuzun devam etmesinden yana olduklarını açıkladı. Bu açıklama üyelerden büyük de alkış aldı. Rummenigge ayrıca Almanya Kupası'nda açık kanaldan hep kendilerinin maçlarının yayınlandığını ve buradan elde edilen geliri de diğer kulüplerle paylaşmak istediklerini başka bir konuşmasında ifade etmişti.
 
İşte yukarında belirttiğim gibi lokomotif olmak budur. Ülke futbolunu ve rakipleri düşünmek zorundasınız. Eğer onları gözetmezseniz günün birinde oynayacak rakiplerin zayıflığından futbolun değeri tamamen yerlerde sürünür ve bundan çok daha zararlı çıkabilirsiniz. Bu bağlamda La Liga'nın durumu örnek olacak niteliktedir ve bir süre sonra orada da havuz sitemine geçilecektir.
 
Gelelim Aziz Yıldırım'ın söylediklerinin olabilirliğine.
 
Bir kere TBMM'de yasal düzenleme yapılmadıkça havuz bozulamaz. Fenerbahçe muhtemelen havuzdan çıkabilir. Ama ligin sahibi TFF olduğu için maçlarını yayınlatamaz özet bile gösteremez. Bu durumda hem para kazanamaz hem de stattaki 50 bin seyirci dışındaki taraftarına da ulaşamaz.
 
Diğer çözüm ise TFF'nin yayın gelirlerinde iyileştirme yapması ve gelir dağılım kriterlerini değiştirmesi olabilir. Ancak yapılan her iyileştirme yayıncıdan gelen para belli olduğu için diğer kulüplerin gelirlerinin azalması anlamına gelir. TFF kendi kasasından bir takım çözümler üretir mi bilemem.
 
Son olarak da ortaya bir senaryo koymak istiyorum.
 
Diyelim yasal düzenleme yapıldı ve kulüpler kendi maçlarını yayınlatma hakkını aldı. Aziz Yıldırım'a göre Fenerbahçe'nin değeri 125 Milyon Dolar. Kendi maçlarını yayınlama hakkının 17 iç saha karşılamasını kapsayacağı aşikar. Oysa havuzu 34 maç üzerinden düşünmek gerek. O halde 125 Milyonu 17'ye böldüğünüzde yayıncıdan maç başına yaklaşık 7,5 Milyon Dolar almanız gerekir. Bu para reklamla çıkmayacağı için mecburen yine üyelik sistemi olan bir platform ile anlaşmanız gerekecek. 17 maç örneğin 250 Dolardan satıldığında en az 500 bin üye demektir. Satış rakamını düşürdükçe üye sayısının artması gerektiği de malum.
 
Peki reklam ne kadar alınabilir?
 
Burada çarpıcı bir örnek vermek isterim. Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan meşhur Süper Final'de Digiturk yanlış hatırlamıyorsam 4-5 Milyon TL reklam geliri elde etmişti. Yani şampiyonun belli olacağı en son maçta ancak böyle bir rakama ulaşıldı. Normal lig maçlarında çok fazla reklam da alamazsınız.
 
Dolayısıyla Türkiye dışında hiçbir ülkeye pazarlayamayacağınız bir ürünün sadece ülke içinde bu derece para etmesi asla mümkün gözükmüyor. Havuz Türk futbolu için en uygun sistemdir ve esas amaç da şu anda zaten değerinin çok üzerinde bir para dağıtılan bu havuzun şu anki gelir düzeyini korumak olmalıdır. Yoksa sponsorların birer birer futboldan çekildiği bir ortamda bu paralar bile aranır hale gelebilir.