Yürek nasıl ölçülür?

Basketbol oynayabilecek durumda dokuz oyuncusu vardı Galatasaray Liv Hospital’ın.

NTV Spor 18 Ara 2014
Yürek nasıl ölçülür?

Basketbol oynayabilecek durumda dokuz oyuncusu vardı Galatasaray Liv Hospital'ın. İkisi 18 yaşında, kariyerleri boyunca hiçbir şekilde Euroleague'de oynamamış oyuncular. Üstelik kulüp yetkilileri kalan yedi kişinin hepsinin maaşlarındaki gecikme nedeniyle serbest kalma hakkına sahip olduğunu açıkladı... Zoran Erceg'in son dakika sakatlığı yüzünden pota altında oynayabilecek iki kişi var... Onlardan birisi Patric Young, henüz kariyerinde 10 profesyonel maç oynamamış, 22 yaşında bir pivot. Diğeri 37 yaşındaki Kerem Gönlüm... Yetmezmiş gibi bir de ceza yüzünden maç seyircisiz oynanıyor. Rakip Olimpiakos, son üç yılda iki şampiyonluk yaşamış, önemli bir geleneği olan bir takım. Maç onlar için formaliteden başka anlam taşımasa da, hâlâ ciddi oyunculara sahip ve kazanma alışkanlığı olan bir kadro.

Tüm bu verileri bir bilgisayar oyununa yüklesek, Galatasaray'ın kazanma ihtimali imkansıza yakın çıkabilirdi. Ancak gerçek hayatın bilgisayar oyunundan ciddi farkları var. Ne kadar iyi şut attığınız, ne kadar iyi blok yaptığınız, ne kadar iyi savunmacı olduğunuz, ne kadar iyi top çaldığınızı matematiksel olarak açıklayabilir bir bilgisayar oyunu. Fakat işte hırs, yürek, birliktelik, adanmışlık, gurur, karakter gibi kavramların öyle rakamlarla açıklanması mümkün değil. Galatasaray Liv Hospital'ın da kâğıt üzerinde umutsuz çıktığı maçta sahadan galip ayrılmasının sebebi bu ölçülemez kavramlar.

Vassilis Spanoulis'le her kapışmasını kişisel bir düelloya çeviren Carlos Arroyo mu dersiniz, 30 yaşına kadar hep düşük rollerde bir görev adamı olan Sinan Güler'in bu yaşında çift yönlü oynayan özel bir lidere evrilmesi mi dersiniz, belindeki ciddi sakatlık yüzünden en az iki hafta daha dinlenmesi gereken Martynas Pocius'un özverisi mi dersiniz, her dakikası öğrenmekle geçen Patric Young'ın cesareti mi dersiniz, orası size kalmış... Galatasaray'da sahaya çıkan herkes ölçülemeyecek kadar büyük karakter koydu ortaya. Üstelik paralarını zamanında alamayan ve takımdan ayrılma hakkını eline almış oyuncular bunlar.

Yine de oyuncuların karar vermesi yeterli değildi Galatasaray'ın kazanması için. İyi bir taktik gerekiyordu galibiyet adına ve Ergin Ataman ile ekibinin cevaplaması gereken iki soru vardı:

1-) Olimpiakos'u nasıl düzenden çıkarırız?
2-) Dar rotasyonda oyuncuları nasıl aktif dinlendirebiliriz?

İlk sorunun cevabı için Ergin Ataman, elindeki malzemeyi en iyi bildiği düzene göre kullanmak istedi. Erceg'in yokluğunda şut tehdidi olan, hücumda alan açacak bir dört numara gerekiyordu ve o rolü Vladimir Micov'a verdi. Bu hamle, atletizmiyle yardım savunmalarına giden Brent Petway'in sürekli çemberden uzak kalmasını sağladı. Burada Carlos Arroyo'nun fiziki olarak diriyken skor yükünü üstlenmesi, henüz Olimpiakos savunmasının reaksiyon vermesine izin vermeden ilk yarıda 17 sayıyı bulması da, takımı taşıyan önemli noktalardandı.

Savunmada düzenden çıkan Olimpiakos, hücumda da kötü tercihlerle başladı maça. Othello Hunter ya da Vassilis Kavvadas'ın sırtı dönük oyunlarıyla hücum üretmeye çalıştılar ki, iki oyuncunun kariyerleri boyunca belki de ilk kez bu rolde kullanılmaları Yunan ekibinde hücum düzenini alt üst etti. Kaldı ki Galatasaray'ın maçı kopardığı esas nokta da burada, ikinci sorunun cevabında başladı. Galibiyet savunma taktiklerinde gizliydi. Ergin Ataman maça ikili oyunlarda değişmeli adam adama savunma stratejisiyle başladı. Olimpiakos'ta bire bir adam geçme becerisi olan çok ismin yer almaması, Patric Young'ın çabuk ayakları ve savunma yeteneğiyle birleşince, takım müdafaada çok zarar görmeden dinlenebilmeyi başardı. Oyun ilerledikçe 1-2-2 alan savunması kartını ortaya attı Ataman. Olimpiakos'un buna çözüm üretememesi, hücumda çok durağanlaşmasıyla sonuçlandı bu hamle de. Son olarak alan savunması şeklinde dizilip, adam adama savunmaya geçişle, belki de taktik repertuarının en sevdiği hamlesini yaptı Ataman. Lojeski'nin rahat şut bulması Oly'nin üretebildiği tek hücum tarzıydı, ancak riski buradan aldı Galatasaray. Sonuç ortada. Şah ve mat!

Valencia'nın da Neptunas'ı yenmesiyle kendini TOP 16'ya attı Galatasaray Liv Hospital. 14 maçlık, her karşılaşmada rakiplerin zaaflarına vuracağı bir maratonu bu şekilde geçmesini beklemek büyük haksızlık olur Galatasaray'ın. Uzun pozisyonuna en az bir takviye yapılması gerekliliği ortada. Ancak kısa konusunda da teknik heyetin iyi bir karar vermesi gerek. Galatasaray'ın en büyük eksikliği olan toplu oyuncu savunmasını iyi yapan, hücumda da şut tehdidi olan bir oyuncu mu tercih edilecek? Yoksa o eksik kabul edilip, Arroyo'nun sahadaki yükünü azaltacak, topla yaratabilme becerisi yüksek bir oyuncu mu? Bu sorunun cevabı, belki de sezonun kalanını etkileyecek.