Fenerbahçe Ülker'de koç Zeljko Obradoviç son dönemde Nemanja Bjelica'yı çok oynatmak zorunda kaldığı için şikayet ediyordu. Obradoviç, Olimpiakos maçında Bjelica'yı maçın sonunda diri tutmak için ilk beşte oynatmama kararı alarak, aynı zamanda Jan Vesely ile Oğuz Savaş'ın yanında atletizm ve yardım savunmasını diri tutmayı amaçlıyordu. Nitekim hesapladığı da oldu ve Fenerbahçe, Olimpiakos'un maçın başındaki Vassilis Spanoulis temelli ikili oyunlarını Brent Petway'in şutunu riske ederek, Vesely'den yardım getirerek başarılı bir şekilde savundu. Ancak Vesely'nin hücumda saha içi yerleşiminde sorunlar yarattığı da gerçek. Onun şut tehdidinin olmaması, Olimpiakos'un da yardımları Petway'den getirmesine sebep oldu ve karşılıklı bu hamlelerle maçın başında oyun kilitlendi.
Ancak Vesely enerjisi diye bir olgu var ve henüz bunu ölçebilecek bir düzenek yok. Oyun içinde sürekli aktif. Yanlış pozisyon mu alıyor? Hemen ekstra çabuk adımla telafi ediyor. Ribaund mücadelesinde yerini mi kaybediyor? Hemen teması yaratarak yeniden avantaj kazanıyor. Şutu olmadığı için rakipleri tarafından boş mu bırakılıyor? Hemen topsuz bir şekilde çembere koşarak pas açısında duruyor. Vesely maç içinde çok hata yapsa da, direnci ve Olimpiakos'a karşı takımın hangi tonda maça başlayacağını belirleyen isim oldu.
Oyuncu değişiklikleriyle rotasyon başlayınca, maçın gidişatı da farklılaştı. Fenerbahçe Ülker'de Andrew Goudelock'ın oyuna girmesiyle birlikte hücumda temponun düşmesi maçı yavaşlattı. Bu Fenerbahçe savunmasını da olumsuz etkiledi. Fenerbahçe'nin temel problemlerinden biri bir kez daha sahnedeydi. Soru şu: Goudelock nasıl kullanılacak? Goudelock, Avrupa'nın en iyi iki-üç skorerinden birisi, takıma istenilen katkıyı sağlayabilmesi için onun skor atması gerekiyor. Sorumluluktan kaçmaması ve sürekli zorlaması -bencillikten çok- bildiği en iyi şekilde takıma katkı verme isteğiyle alakalı. Ancak onun en iyi bildiğini yapmak istemesi, Fenerbahçe'nin tercih ettiği hücum tarzına aykırı ve takıma zarar veriyor. Bu bağlamda Goudelock'ın bire bir oyunlarını setin sonunda kullanması ya da topsuz hücumlarda bitirici rolünü alması, takımın onun gibi bir yıldızdan daha çok verim almasını sağlayabilir.
Maçın hızının düşmesiyle birlikte Olimpiakos'un istediği basketbol oynanmaya başladı. İlk yarının son iki buçuk dakikasında yenen 13 sayı, Fenerbahçe Ülker'in maçı mutlaka hızlandırması gerektiğinin belgesiydi adeta.
İkinci yarıda önce Vesely ile enerjiyi buldu ve yükselen tempoda yeniden oyunun içine dahil oldu Fenerbahçe. Bu noktada Vassilis Spanoulis'in yönlendirdiği ikili oyunlarda konsantrasyon topa olunca, Matt Lojeski'nin köşe üçlüklerine engel olamadı ve fark çift hanelere çıktı. Obradoviç, ikili oyunlardaki savunma sorunlarını maçı 25 dakika sandalyeden seyreden Semih Erden'de buldu. Oğuz, Vesely, Zoriç, Vesely ve yine Oğuz'dan sonra pivot rotasyonundaki altıncı tercih oldu Semih. Buna rağmen ikili oyunlarda takımın en iyi savunmacı uzunu olduğundan, Fenerbahçe'nin de çehresi bir anda değişti. İkili oyunlarda tüm açıkları mümkün olabilecek en doğru şekilde kapattı Semih, hatta ondan istenen kısaları kovalama görevini de neredeyse yarı sahaya kadar çıkarak yaptı. Bu agresiflik kısa süre içinde dört faul almasına sebep olsa da, Fenerbahçe Ülker adına maçı getiren isim oldu Semih Erden. Nitekim onun dört faul almasıyla kenara gelmesi takım savunmasının düşmesine, bu da maçın kaybedilmesine sebep oldu. Semih'in oyunda kaldığı sekiz dakikada Fenerbahçe, Olimpiakos'a 11 sayı fark attı.
Maçın son bölümünde Fenerbahçe'nin temel hücum planı yine Goudelock'ın bire birleri üzerine kuruluydu. Ancak bire bir oynamak ile bireysel oynamak arasındaki farkı henüz çözebilmiş değil sarı-lacivertliler. Goudelock topu aldığında topsuz hareketliliğin düşmesi, diğer oyuncuların tamamen atıl durumda kalması bu hücumları tahmin edilebilir kılıyor. Olimpiakos gibi elit savunma takımlarına karşı bu şekilde maç kazanmak çok zor. Fenerbahçe'nin daha iyi bir maç sonu planına, ya da var olan planın daha iyi uygulanmasına ihtiyacı var.
