Nadal projesi

Rakipleri için Rafael Nadal’a karşı tenis oynamak, duvara karşı tenis oynamaktan farksız. Her topun geri gelmesi psikolojik olarak rakibi tüketen bir durum.

NTV Spor 14 Eyl 2010
Nadal projesi

Rakipleri için Rafael Nadal'a karşı tenis oynamak, duvara karşı tenis oynamaktan farksız. Her topun geri gelmesi psikolojik olarak rakibi tüketen bir durum.

Amerika Açık finali. Maçın henüz 5. oyunu. Nadal servis kırıyor. Servis kırma puanının ardından Novak Djokovic raketini parçalıyor. Djokovic'in bu dışa vurumu Nadal'a karşı oynamanın ne denli zor olduğunun en basit göstergesi. Yalnızca oyun anlamında değil zihinsel anlamda da rakiplerinin bir adım önünde Rafael Nadal.

Novak Djokovic ilk kez Grand Slam finali oynayan bir tenisçi değil. Daha önce Grand Slam kazanmışlığı da var Amerika Açık finali görmüşlüğü de. Dolayısıyla Amerika Açık finalinin stresini kaldıramadığını söylemek mümkün değil. Maçın başındaki o gergin halinin ve henüz 3. servis oyununda 2. kez servisini kırdırmasının ardından raketini parçalamasının tek nedeni Nadal'ın onu zorlayan ve sürekli olarak ekstra vuruşlara zorlayan oyun tarzı.

Bir zamanlar (ki bu yıllar önceydi) hakkında “iyi bir toprak kort oyuncusu” yorumları yapılan Rafael Nadal şu anda tüm zeminlerde dünyanın en iyisi. Üst üste üç Grand Slam'i üç farklı zeminde kazandı. Grand Slamlerde 21 maçlık bir galibiyet serisine ulaştı. Toplam Grand Slam kupası sayısını dokuza yükseltti ve açık tenis tarihinde kariyer Grand Slam'i yapan en genç raket unvanını aldı.

Peki Nadal buralara nasıl geldi? Bu efsane nasıl doğdu? Rakipleri neden onun önündeyken şimdi geride kaldı?

Bu oluşumun baş mimarı hiç kuşkusuz amca Toni Nadal. Tenise ilk başladığı günden bu yana yeğenini bir proje gibi tasarlayan ve “Yenilmez Nadal” konseptinin yaratıcısı olarak dikkat çeken Toni her adımını planlı attı. İlk günden komple bir oyuncu yaratmak yerine, her yönden en iyi olacak bir oyuncu tasarladı ve zaman içinde parçaları yerine oturttu.

Rafael Nadal profesyonelliğe geçiş yaptığında ve televizyonlar onun maçlarını vermeye başladığında ilk dikkatimizi çeken onu fiziksel yapısı olmuştu. Kaslı görüntüsü ve genç yaşına rağmen rakiplerine karşı fiziksel üstünlüğü öncelikle toprak kortta onu bir efsane haline getirdi. Dayanıklılığın ön plana çıktığı ve oyuncuların diğer kortlara nazaran daha fazla efor sarf ettiği toprak kortlarda Nadal hakimiyetini kısa sürede herkese kabul ettirdi.

Sırada çimde üst düzeyde oynayabilmek vardı. Öncelikle Londra'da bir ev kiralandı ve çimde mümkün olduğunca fazla antrenman yapıldı. Artık iş oyun tarzını değiştirmeye gelmişti. Geri çizginin 3-4 metre gerisinde oynamaya alışkın olan Nadal oyununu öne taşımak zorundaydı ve bunu başardığında üst üste gelen finallerin ardından şampiyonluk kupasını kaldırıyordu.

Nadal bu değişimleri gösterirken gelişmeyi hiç bırakmadığı yönleri de vardı. Reaksiyon zamanını kısaltmak, bacak hızını en üst düzeye çıkarmak, sert zeminlerde voleye çıkmak ve servisini geliştirmek. İspanyol tenisçi zaman içinde evrimleşirken, toprak zeminde elde ettiği üstün savunma yeteneklerinin yanına yukarıda saydığımız hücum artılarını da katmayı sürdürdü. Sonuçta ortaya günümüz tenisinin en iyi oyuncusu çıkarken Roger Federer'in tahtı bir kez daha sallandı.