E-bilet ölü doğdu

Ligin ilk haftasında kimseler tribünlere gelmeyince panik başladı. “Bakın küfür yok” türü komik haberlere itibar etmemek gerek. TFF de dahil herkes aslında kötü bir fikir olmayan e-biletin resmen ölü doğduğunun farkında. Peki neden? Madde madde inceleyelim.

NTV Spor 03 Eyl 2014
E-bilet ölü doğdu

Ligin ilk haftasında kimseler tribünlere gelmeyince panik başladı. “Bakın küfür yok” türü komik haberlere itibar etmemek gerek. TFF de dahil herkes aslında kötü bir fikir olmayan e-biletin resmen ölü doğduğunun farkında. Peki neden? Madde madde inceleyelim.

1. Türkiye'nin sosyolojik durumu gözönüne alınmadı. “Biz ne versek halk onu alır” dendi. Kutuplaşmış bir ülkede yaşıyoruz. Kimse birbirine güvenmiyor. Böyle bir ortamda niyet iyi bile olsa (!) insanların fişlenme korkusunu gidermek mümkün olmadı. Buna ülkede fazlaca tanınmayan bir bankanın olayın içine girmesi eklenince güven duygusu daha baştan zedelendi.

2.Taraftarlar, bu uygulamanın fanatikleri tribünden uzaklaştırma amaçlı olduğuna ikna edilemedi. Herkesin kafasında, “Bir devlet büyüğüne küfür edersem içeri mi alınacağım” sorusu oluştu.

3.Daha altyapı tam anlamıyla oluşmadan, olay topluma anlatılmadan bir derbiyle bu iş başlatılmaya çalışıldı. Yangından mal kaçırır gibi durup duruken, “Pasolig almayan derbiye gidemez” gibi antipatik cümleler ortalıkta kullanılmaya başlandı. O dönemde bir panelde karşılaştığımız Premier Lig Genel Sekreteri Nic Coward, “Böyle bir uygulama sezon ortasında başlamaz” diyordu. Bunun üstüne ilk maçtan gelen görüntüler, Fernandes'e saldıran adamın maça gelmesi, doğru dürüst çalışmayan makineler ve turnikelerin parçalanmasıydı.

4. Bu hataların ardından sezon bitimiyle yeni sezon açılışı arasında kulakalrın üstüne yatıldı. Dünya Kupası sırasında futbolseverler bilgilendirilebilirdi. Günlerce, saatlerce bizi sıkana kadar detaylara girilebilirdi. Federasyon istese kanalalr kapılarını açardı. Bunun yanında hem TFF'nin web sitesinde hem de Pasolig'in sitesinde açıklamalar yapılabilirdi. Televizyonlarda ve internet üzerinde e-bilet form doldurmasından sıkça sorulan sorulara kadar hepsiyle ilgili videolar hazırlanabilirdi. Hiçbiri yapılmayınca kaos büyüdü.

5. Her şeye rağmen pasolig almak isteyenler binbir zorlukla karşılaştı. İnsanlar sorularına yanıt verecek muhatap bulamadı. Örneğin bizim sabah programına mesaj gönderen engelli bir izleyicimiz, “Her maç farklı bir refakatçiyle maça gidiyorum” derken çözüm arıyordu. Belki çözüm vardır. Ama bilgilendirme eksikliği nedeniyle çare arayanlar ortada kalmış durumda. Elektronik sistemin statlarda tam anlamıyla uygulanamadığı görüldü. Ulaşamayan kartlar, pasaport sorunu hep baş ağrıttı. Yani alan da pişman oldu.

6. Biz Almanya ya da İngiltere'de yaşamıyoruz. Bu ülkelerde herkes yerine oturuyor. Bizde maalesef belli taraftar gruplarıyla mücadele etmek zorunda kalabiliyorsunuz. Elinizde somut bir biletle bile bu sorunu yaşarken cep telefonunuza gelecek bir mesaj ne kadar yardımcı olacak? Stat güvenliği bu konuda ne kadar iyi eğitildi? Böyle bir soruna kameralardan bakılığ müdahale edilecek mi? Kimbilir?

7. Kısacası aslında doğru organize edilse birçok sorunun çözümüne yardımcı olabilecek bir sistem, “Ben yaptım oldu” mantığından hareketle ölü doğdu. Bu saatten sonra bu radikal değişimi harekete geçirebilmek kolay olmayacak. Zaten sahada oynanan futbolun da kalitesi belli. Ve zaten seyirci sayısında genel bir düşüş vardı. İyice dibe vuracağız diyebiliriz.