"Laboral çok sert ve kavgacı bir takım"

Fenerbahçe'nin ABD'li yıldızı Ekpe Udoh, Final-Four'daki Laboral Kutxa maçı öncesi NTV Spor'a özel açıklamalarda bulundu.

NTV Spor 12.05.2016 - 18:00
"Laboral çok sert ve kavgacı bir takım"

Fenerbahçe, THY Euroleague Final-Four'da Laboral Kutxa ile karşılaşacak. Bu kritik maç öncesi Ekpe Udoh, NTV Spor'dan İsmail Şenol'un sorularını yanıtladı.

Ekpe, senin için Avrupa'ya dönmek nasıldı? İlk gelişin çok kısa sürmüştü ve şimdi geri döndün.
Harika geçiyor. İlk başta bana zor geldi, evden uzak kalmak, yeniden NBA'e dönmek istemek... Gerçeği kabul ettikten sonra burada geçirdiğim harika anların keyfini çıkarmaya başladım.

Geçen yıl sen ve Hidayet Türkoğlu Los Anceles Clippers'ta bench'i ısıtıyordunuz.
Evet, doğru tabir.

Kusura bakma ama gerçek buydu. Şimdi biriniz CEO oldunuz, biriniz de Euroleague'de sezonun en iyi oyuncularından birisiniz.
Her şerde bir hayır vardır. Dediğim gibi, o anın değerini bilmek önemli. Bench'te otururken bile bir arkadaşlık kurduk ve sonsuza kadar sürecek. Hidayet Türkoğlu'nu maçlarda görüyorum, sık konuşuruz. Şimdi çok büyük bir adam oldu. Hido'yla konuşmak için randevu almanız gerekiyor.

Fenerbahçe'ye gelmeden önce onunla konuşmuş muydun?
Herkes onunla konuştu. Benim tarafımdan ben, Fenerbahçe tarafından da birileri onunla konuştu. Bana yardımcı oldu ve buradayım.

Fenerbahçe'den beklentilerin neydi, ne gördün?
Bu bir başlangıç. Buraya gelme kararı aldığımda oyun tarzına bakmak istedim, ancak bunun hiçbir önemi yoktu çünkü burada Koç Obradoviç adında bir adam var. İnsanların onunla ilgili söylediği her şey doğru çıktı. Obradoviç'in iş ahlakına hayret ediyorum. Onun gibi bir antrenörün beni çalıştırmasıyla, onun neden efsane olduğunu daha iyi anladım. Bence bu yüzden her gittiği yerde taraftar adını bağırıyor. Harika gidiyor. Koç benim agresif olmama izin veriyor ve sahaya çıkıp özgürce oynamamızı sağlıyor.

Size karşı sert mi?
Ah, kesinlikle. Aman Tanrım. Aramızda bir aşk-nefret ilişkisi var. Onu seviyorum çünkü bana oynama fırsatı veriyor. Ancak en başından beri çok çalıştığımızda... Gerçi bu benim için, kariyerimin bu noktasında gerekliydi.

Bence NBA ile Euroleague arasındaki en büyük fark, maçların ne kadar yoğun geçtiği. Özellikle normal sezonda.
Evet, çok dinlenme yok. Burada pek dinlenmiyorsunuz. Maçları kıyaslarken birçok fark gözünüze çarpabilir ama burada rahatlıkla her maçın ölüm kalım maçı olduğunu görebilirsiniz. Özellikle taraftarın takımlar üzerindeki etkisi düşünülürse.

Jan Vesely'yle oynamak için neler söylersin? Sizi ikiz kuleler olarak nitelendirebilir miyiz?
Evet, iki kule. Ben ona "naber genç kule" diyorum, biz böyle konuşuruz. İkimizin bir arada sahaya çıkması, Avrupa'nın en iyi savunma takımını oluşturmamızı sağlıyor. Harika gidiyor. Bu sezon mükemmel iş yaptık.

Vesely'yle yan yana oynadığınızda saha içi yerleşiminin bir sorun olacağını düşünmüş müydün?
Evet ve hayır. Avrupa'da dört numaranın şutör olması isteniyor, ancak sayı atmak zorundasınız. Biz sayı atabiliyoruz. Elimizdeki guard'larla, pota altında pozisyon aldığımızda. Diğer takımlar da sayı atmakta zorlanıyor. Yani, işe yaradı. Bazen bir parmak şıklatmasıyla çözülmüyor ama işe yaradı.

Kısa devrilmelerle ilgili ne söylersin? Seni köşelere pas verirken görüyorum. Tamam, çok farklı yeteneklere sahip bir oyuncusun ama biz seni kariyerinin hiçbir döneminde bu kadar çok pas verirken, hücumun odak noktası olurken görmedik.
Arkadaşım Brandon Grier, benim kardeşim gibidir, menajerim. O bana "Doktor, Tanrı'nın verdiklerini sana verdi" dedi. Tüm yeteneklerimi gösterme fırsatı buldum. Fenerbahçe'de bunu yapabiliyorum, bu yüzden de Koç Obradoviç'i çok seviyorum. Bana yeteneklerimi gösterme iznini verdiği için. İşe de yaradı, şimdi bu noktadayız.

Jan'la konuşuyorduk, aranızda bir yarışma var mı? Kim daha çok ribaund alacak, kim daha çok blok yapacak?
Pek yok. Her şey kazanmakla ilgili. Diğer şeyler onunla gelir. Hepimiz kazanmayı önceliğe koyan oyuncularız. Öncelik, rakip takımı yüzde kaçta tutacağımızdır.

Jan, maçtan sonra bunu konuştuğunuzu söyledi.
Tabii ki. Maçtan sonra geriye dönüp bakarız. Ancak maç esnasında "Ep, sen blok yaptın" gibi konuşmayız. Maçtan sonra kim daha çok blok yapmış, ona bakarız.

Jan "bir seferinde benim dokuz ribaundum vardı, Ekpe de benim bir ribaundumu almıştı. Ben 10. ribaundumu alamadım diye çok kızmıştım." dedi.
Neden bahsettiğini bilmiyorum. Emin ol bu seneden mi bahsediyor, bilmiyorum. Ancak öyle diyorsa öyledir.

Final Four hakkında ne söylersin?
Özel. Buradaki her takım, Final Four'da olmayı hak ediyor. İlk maç da Euroleague'de sezonun en iyi maçlarından biri olacak. Herkes burada olmayı hak ediyor. "Burada olmamalıydı" denenler bile Final Four'da olmayı hak ediyor. Laboral çok sert ve kavgacı bir takım. Onlar kazanmaya geliyor, herkes kazanmaya geliyor. Gerisi senin mental yeteneklerine ve odaklanmana kalmış.

Sezonun bir bölümünde bu takımın gerçekten tek uzunu sendin. Senin için ne kadar zor oldu?
Çok zordu ve aynı zamanda tamamen takım çalışmasıydı. Ancak, bunu yapmak için buradayız. Bu fırsatı istedim.

Sahada olmaktan keyif aldığını görüyorum.
Eğer birkaç senedir bench'teyseniz, hep bu fırsatı istersiniz. Fırsat geldiğinde de, şikayet edemezsiniz. Biri ne kadar verebiliyorsa, o kadar istenir.

Bazen sakatlıklarla, ağrılarla boğuştuğunu görüyorum. Yine de parkede olmak istiyorsun.
Evet, kesinlikle. Bazen dinlenmek iyidir ama bu sezon zordu. Çok dinlenemedik. Ne zaman dinlenebileceğimi çok iyi biliyorum, çünkü Euroleague'de her aşamaya çok iyi hazırlandık. Şimdi sezonun sonuna geldik ve artık koca adam pantolonlarını giyip oynama zamanı.

Şampiyon olabilir misiniz?
Şüphesiz. Benim hedefim bu. Madrid maçından sonra çok sevinmek istemedim, çünkü burada olmayı bekliyordum. Şimdi de o kupayı kaldırmayı bekliyorum. Çok şey yapmak zorundasınız, çünkü herkes o kupayı istiyor. NBA kupası ve Euroleague kupası. Herkes bu iki kupa için savaşıyor. Kesinlikle şansımız olduğunu düşünüyorum.

Peki bu salonun sırrı ne? Neden hiç kaybetmiyorsunuz?
Taraftar. Çılgınlık.

Sadece o mu?
Biz çok iyi bir takımız. Bazı insanlar bunu söylemeyi sever ama biz gerçekten iyi bir takımız. Deplasmanda da iyiyiz. Taraftar faktörü, tüm sene boyunca ne kadar çalışıp ileri gittiğimiz ve tabii boyalı alandaki ikiz kuleler etkiliydi.

Taraftarla ilgili "çılgın" kelimesini kullandın.
Avrupa gördüğüm en çılgın taraftara sahip. Avrupa, Rusya... Hepsi inanılmaz. İyi bir şey yapıp, oyuna bir daha girdiğinizde kafanıza bozuk para da yiyebilirsiniz. Yine de bu harika, benzersiz.

Senin için bir de tezahürat var.
Evet, evet. Açıkçası maç bitene kadar onu anlamamıştım. Maç bittikten sonra twitter'da gördüm.

Duymadın mı?
Hayır, yakalayamadım. Çünkü odaklandığım şey o değildi. Ben kendi kendime maçı hissediyorum, dünyaya hemen sonra dönüyorum. Ben konsantrasyonumu korumaya çalışıyorum.

Peki 15 bin kişinin senin adını bağırması nasıl bir duygu?
Bu inanılmaz. Kolejden beri bunu yaşamamıştım. Muhteşem bir duygu. Taraftara çok teşekkür ediyorum. Bu çok iyi.

Teşekkürler.
Teşekkürler efendim!

Sayfa Yükleniyor...