Fenerbahçe'nin sezon başında kurduğu geniş kadro, oynadığı ilk maçlar, Beşiktaş'ın zorlukları, milli aralar nedeniyle bir hafta oynanan bir hafta oynanmayan maçlar... Çok şeyler oldu. F.Bahçe için hep iyi şeyler yazdık ama nereye kadar? F.Bahçe-Konya maçına kadar... Bu maçta Fenerbahçe'nin maskesi düştü. 'Fenerbahçe'ye karşı nasıl oynanmalı' dersini futbol kamuoyuna verdi.
Sonra geldik Beşiktaş-Başakşehir maçına. Burada da Beşiktaş, ağır favori Başakşehir'e ilk 45 dakika öyle bir oynadı ki 'Müthiş'. İkinci yarı Beşiktaş'ın temposu düştü, maçı zar zor kazandı. Bu iki maçı izledikten sonra dünkü maçtan önce, 'şu olur deme' şansım kalmadı. Nitekim ilk yarı aynı Konyaspor gibi Beşiktaş da ayağa oynayarak müthiş futbol sergiledi.
Ancak sonra 10 kişi kaldı Siyah Beyazlılar. Larin alakasız bir pozisyonda kırmızı kart görerek takımını yalnız bıraktı. Yani cepheden kaçan asker gibiydi. Siyah-Beyazlılar pes etmediler. Bayağı da iyi işler yaptılar. Bence 90 dakika boyunca hakem maçı durdurmadan idare etmeye çalıştı. Hatalar da yaptı ama maçın neticesine tesir edecek harekette maalesef yine büyük takım korkusuyla Mert Hakan'ı atamadı. Maçın dönüm noktasıydı. Bir de sarı kart için Beşiktaş hücumunu kesti, avantajı oynatmalıydı, sonra gereğini yapmalıydı. Bu dakikadan sonra zaten futbolcular senin korktuğunu anlayınca sahada gerildi.
Kenarda da hocalar gerildi. Bu maçın özeti şu: "Eğer Beşiktaş bu Fenerbahçe'yi Kadıköy'de 11'e 11, 4-3 yenseydi çok özelliği olmazdı ama 10 kişiyle bu sonucu aldı mı çok şey söylenir; faturası da Erol Bulut'a çıkar. Cisse'yi kenara almak acemi bir hoca işidir. Çok geniş kadro dedik. Ama bu kadroyu kullanmak için tecrübeli bir adam lazım dedik. Erol, Alanya'da iyi işler yaptı ama geniş kadro çok teknik adam için ateşten gömlektir. Çok net gözüküyor Fenerbahçe'de bazı oyuncular oynanan oyundan ve mücadeleden rahatsız. Birkaç maç daha böyle giderse su yüzüne çıkar. Sorumlusu Erol Bulut'tur. Dün gece Beşiktaş anasının ak sütü gibi 3 puanı çatır çatır mücadele ederek kazandı.
Ahmet Çakar (Sabah) - Dün gece hem çok çirkin hem de şaşırtıcı şeyler yaşadık. Şampiyonluğun en büyük favorisi F.Bahçe rakip 10 kişiyken Beşiktaş'tan iki gol yedi. İlk devre çok kötü oynayan bir F.Bahçe, istediğini de rahatlıkta yapan bir Beşiktaş vardı. Beşiktaş dikine çok iyi oynadı ve bunlardan birinde de Aboubakar ile çok güzel bir gol buldu.
Aslında Lemos'un ağırlığı, yerleşim hatası ve Aboubakar'ın vuruş tekniği, kalitesi birleşince Beşiktaş öne geçti. Ardından da F.Bahçe kötü oynarken, Beşiktaş ikinci golü buldu. Tam devre böyle bitecek diyorduk ki duran topta pek tabii ki direk dibinde kalıp ofsaytı bozan Rıdvan'ın da hatası eklenince Cisse ile umutlandı.
İkinci yarı ise F.Bahçe'nin umutları Larin'in atılmasıyla daha da arttı. Aslında o dakikadan sonra kime sorarsanız sorun Beşiktaş'ın kazanması çok zor görünürken sahneye emektar Necip çıktı. Arka direkte kafayla 10 kişi oynayan Beşiktaş'ın üçüncü golünü attı. Bu dakikadan sonra F.Bahçe inanılmaz bir baskı kurdu. Pozisyonlar arka arkaya geldi ve ikinci golü buldular.
Hâlâ F.Bahçe'nin bu baskısıyla puan alma ihtimali varken bu sefer sahneye N'Koudou çıktı. 60 metre top götürdü, uzak direkte N'Sakala'ya harika bir pas attı ve Beşiktaş işi bitirdi. Son saniyedeki F.Bahçe'nin golü de sadece nostaljik olarak hafızalarda kaldı.
Serdar Tatlı, uygun bir yerine kına yaksın. Genç hakeme yazık ettiler. Kötü maç yönetti. F.Bahçe'nin yediği ilk golden önce Cisse'nin kafasına ayak kalkıyor, tehlikeli hareket ama gol veriliyor. Mert Hakan'ı ikinci sarıdan atması gerekiyor, atamadı. Yine son saniyede Josef'in Lemos'a yaptığı bir hareket var ki dünyanın her yerinde kırmızı. Vermediği faulleri, kestiği avantajları saymıyorum bile. Yazık ettiler çocuğa yazık!
Ömer Üründül (Sabah) - Fenerbahçe maça daha ilk dakikada pozisyonla başladı, Perotti değerlendiremedi. Kısa süre sonra Aboubakar'ın mükemmel golüyle yenik duruma düştüler. Sonra Beşiktaş skorla birlikte oyun üstünlüğünü de ele aldı. İkinci golü de buldular. Atiba, Mensah, De Souza'nın alışılmış etkili presleri ve devamlılıkları Sosa ve Gustavo ikilisini tesirsiz hale getirdi.
Beşiktaş baştan sona disiplinli, planlı programlıydı. Aboubakar iki güzel gol attı tabii ki, neticeye tesir etti. Herkesin eleştirdiği Necip, her zamanki gibi hırsı ve performansıyla takımın enerji deposuydu. Beşiktaş adına belki sahada görülmeyen bir kahraman vardı, o da De Souza idi...
Erol Bulut, Beşiktaş'ı hiç analiz edememiş. Rakibin presçi üç orta sahasına karşı Gustavo'nun yanına Sosa kesinlikle olmaz. Ozan'dan da 10 numara olmaz. Ancak fizik olarak hazır olmayana Perotti'yi de ilk 11 koymayıp, hamle oyuncusu olarak kullanması gerekiyordu. Rakibe karşı plansız, programsız hazırlanmak ve ilk 11'deki tercihlerindeki yanlışlar bu sonucu doğurdu.
Ali Gültiken (Sabah) - Derbi maçları, büyük takımlarda futbolcuların büyük takım forması giymekle, büyük takım oyuncusu olması arasındaki çizgiyi belirler. Birçok oyuncu, büyük takımlarda forma giyebilir ama derbileri kazanan oyuncular her zaman o takımların tarihine geçerler. Yani kariyerlerine farklı imza atarlar. Beşiktaşlı futbolcular, ilk 11'i ve sonradan oynayanlarıyla dün akşam muhteşem bir tarihe imza attılar. Bu başarının amiral gemisi Aboubakar oldu. Fizik gücü, kuvveti ve klasıyla dün akşam attığı iki gol, hem Beşiktaş'ı takım halinde büyük bir inanca taşıdı hem de Fenerbahçe'nin takım güvenini yerle bir etti.
Beşiktaş, bu sezon önemli maçları farklı stratejilerle oynuyor. Trabzonspor ve Başakşehir maçlarında bunu gördük. Dün akşam Fenerbahçe karşısında da Sergen hoca, kafasında kurguladığı oyun stratejisini, futbolcuların da katılımıyla çok etkili bir şekilde gerçekleştirdi. İlk yarıda Mensah, Ghezzal, Larin ve Aboubakar ile yapılan çabuk çıkışlar ve kontrataklar Fenerbahçe'nin kimyasını bozarken Beşiktaş'a da birçok pozisyon getirdi. İkinci yarı Beşiktaş eksik kalmasına rağmen takımın kendi içinde olan o muhteşem inanç ve golle gelen güven duygusu müthiş bir mücadele savaşını ortaya çıkardı. Ayakta kalan hep Beşiktaş oldu.
Reha Kapsal (Fotomaç) – Derbilerin en büyük özelliği maçların saha içinde kazanılmasıdır ve de günlük dinamikleri mental, fiziksel, taktiksel olarak yerine getiren takımlar her zaman bu maçları kazanmıştır. Fenerbahçe'nin favori olduğu derbi başlangıcında sarı-lacivertliler saha içinde yürüyen, coşkusuz, nasıl olsa maçı bir gol atıp kazanırız modunda bir görüntü verdi.
Büyük maçlarda ve derbilerin kazanılmasında '3 oda' çok önemlidir. Yönetim odası, savaş odası (antrenör odası) ve krampon odası (soyunma odası). Bu 3 odada teknik, taktik, fiziksel ve mental olarak Beşiktaş çok iyi hazırlanmış. Bunun karşılığında da yalnız rakibinden 3 puan almadı. Aynı zamanda da sezon sonuna kadar şampiyonluk yarışının içinde olacağının da bu galibiyetle mesajını vermiş oldu..
Fenerbahçe'nin maça başlayan görüntüsünde dakikalar geçtikçe oyunu yakalamaya çalışan bir durum vardı. Ama bunda da motivasyon eksikliğiyle mücadeleye güvenen yetersizliği dikkat çekti. Erol Bulut'un ligin başından bu yana kadar iyi sonuçlar alsa da doğaçlama oyununu bir türlü terk edemeyen, performans istikrarını sağlayamayan ve bunun nasıl sağlanacağıyla ilgili oyun planı netleşmeyen saha içi organizasyonu sorunluydu. Nerede, ne zaman, hangi formasyonla oynayacağı netlik kazanmış değil.
Mehmet Demirkol (Fanatik) - Beşiktaş'ın merkez orta sahası, oyuna net şekilde ağırlığını koydu. Erol Bulut açısından korkunç bir sınav oldu. Kırmızı kart sonrası bile ev sahibi, üstünlüğü alamadı. Souza, Atiba ve Mensah üçlüsünün etrafında çok iyi bir takım inşa edilebileceğini düşünüyordum ama Gustavo, Sosa ve Ozan/Pelkas üçlüsünü böyle vasatın altında göstereceklerini doğrusu tahmin edemezdim. 5 dakikanın ardından Beşiktaş merkez orta sahası oyuna net bir şekilde ağırlığını koydu. Tüm pas kanallarını tıkayıp Fenerbahçe merkezini paralize ettiler. Sosa ve Gustavo muhtemelen bir top kaybı rekoru kırdı.
Yanlış anlaşılmasın savunmaya çekilip bunda başarı sağlayan bir deplasman takımından bahsetmiyorum. Tam saha, olması gereken yer neresiyse orada baskı yapıp, hiç tereddüt etmeden direkt hücuma geçtiler. Fenerbahçe ise merkezden dağılınca Lemos ve Gökhan’ın tuttuğu sağ kanat özellikle açık kapıya dönüştü. Aboubakar, Mensah, Larin her kimi görseler orada ev sahibini zorladılar. Aboubakar’ın dev performansıyla 2 gol buldular. Arada Erol Bulut’un değişiklikleri mantıklı ve beklenendi ama oyunu almak anlamında bir etkisi olduğunu söyleyemeyiz. Topu Fenerbahçe aldı ama kırmızı kart sonrasında dahi oyun üstünlüğünü alamadı.
Ali Ece (Fanatik) - Takımı 10 kişiyken Necip ve N’Sakala’nın golleriyle derbiyi kazanmayı başaran Sergen Yalçın’ın teknik direktörlük hanesine büyük bir artı yazılır. Maç 11’e 11’ken Sergen Yalçın’ın planı çok başarılıydı: Fenerbahçe merkezden sürekli boşluk verirken, merkez ile kanat arasındaki yarım alanlarda Beşiktaşlı oyuncuların en az iki pas opsiyonu vardı. Sosa’nın kötü geçirdiği 45 dakikada Mensah eğer gününde olsaydı, Beşiktaş ilk yarıda 2’den fazla da gol bulabilirdi. Özellikle Aboubakar, Ghezzal, Rıdvan ve Rosier mükemmele yakın oynadılar. Gol perdesini açan Aboubakar’ın 2017 ilkbahar kreasyonundan bir spoiler izledik, Lemos karşısında çalım ve gol vuruşu arasındaki geçişi, adeta ışın kılıcı keskinliğinde yaptı. Aboubakar’ın 2. golü yüzde 51 Ghezzal’ın oyun vizyonu ile teknik kalitesinin eseri.
Uğur Meleke (Hürriyet) -Erol Bulut’un bu maça çıkarken cebinde iki farklı oyun seçeneği vardı: Biri, sezonun ilk iki ayında kullandıkları, daha çok Gökhan-Caner üzerinden kurulan kenar hücumu odaklı oyun. Ceza alanına Gökhan’ın yerden, Caner’in havadan paslarıyla gol arama planı. Ancak Konya maçında İsmail Kartal’ın talebeleri bu seçeneği fonksiyonsuzlaştırdı ve Gençlerbirliği önünde bambaşka bir futbol oynadı Fenerbahçe. Gökhan-Caner’siz, kenar ortasız, merkezden kısa paslarla ve verkaçlarla kurulan bir oyun.
Cisse, Fenerbahçe oyununda ne kadar figüratif kaldıysa, Aboubakar Beşiktaş oyununda o kadar başroldeydi dün. Onun bölgesine atılan her topu kazandı, Lemos’la da eşleşse, Tisserand’la da eşleşse hep ayakta kalan oydu. İlk golde Lemos’a attığı çalımla ona psikolojik üstünlük kurdu. 15’te de Tisserand’a sarı kart gösterterek kalan 75’te tedirgin oynamasına neden oldu.
Zaten Beşiktaş, Aboubakar’ı 10 milyonluk satış opsiyonunu kullanıp alamadığında üzülmüştüm. Gittiğinde bir sezon Portekiz’in de tozunu attı ama onu durduran şey sakatlıklar oldu. Sağlıklı bir Aboubakar, bu ligin de üzerinde bir oyuncu.
Güntekin Onay (Hürriyet) - Daha istekli ve kararlı olan Beşiktaş yıllar sonra kazandı. Derbide ilk 45 dakikadan 3 gol çıkması iki takım için de bir nimet idi. Beşiktaş, Aboubakar ve Ghezzal’ın bireysel becerileriyle iki gol bulurken Lemos’un 2 golde de hatası vardı. Fenerbahçe ilk 5 dakika dışında Beşiktaş’ı hiç rahatsız etmedi. Baskı yapmadı, yapamadı. Dinamizm ve tempodan uzak Fenerbahçe, Beşiktaş’ın zaaflarla dolu savunmasını zorlayamadı.
İlginç olan, sarı lacivertli ekip 10 kişi oynayan Beşiktaş karşısında hiçbir şekilde üstünlük kuramamış olması. Bulut bu derbide neden Lemos’u tercih ettiğini sorgulamalı. Ayrıca Ademi ve Thiam bu seviyenin oyuncuları değil. F.Bahçe’nin stoperleri de vasat. Sosa da yokları oynayınca da daha istekli ve kararlı olan Beşiktaş galibiyete uzandı. Siyah beyazlıların tarihi zaferinde Rosier-Montero-Necip 3’lüsü iyi bir futbol sergilediler.“Maçın adamı kimdi?” diye soracak olursanız, Aboubakar’dı.