MEHMET DEMİRKOL (FANATİK) - Galatasaray’ın dün oynadığı oyun geçen haftadan farklıydı. Kadro aynı fakat oyun farklı. Dün, geçen hafta yapamadıklarının tamamını yaptılar. Böylece şut kalitesi mahallede küçük çocukları çalıştırma seviyesinde olan Diagne’ye, zorla hat-trick yaptırdılar. Penaltı dışında attığı 2 golde bunu görebilirsiniz. İkisinde de doğru pres, doğru alan boşaltma, doğru boş koşularla pas opsiyonu yaratma vs. her şey olması gerektiği gibiydi. Bir takım nasıl genişleyip daralır, ders gibiydi. Diagne’yi, demarke vaziyette topla kale karşısında buluşturacak her şey vardı. İşte geçen hafta bu yoktu. Kendilerini uzaktan, erken ortalarla Diagne’nin becerisine bırakmışlardı. Dün ise işlerini garantiye aldılar. Hem de çok daha kaliteli ve uyumlu bir kadroya karşı ve deplasmanda…
ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) - Rizespor Başkanı ve teknik direktörünün eksik rakipleri karşısındaki "favori biziz" beyanatları G.Saraylı futbolcuları hırslandırırken, kendi takımlarını da motivasyon sıkıntısına sürükledi. İlk yarı geçen haftaki Kayseri maçının kopyasıydı. Bu yarı da Rizespor ne top kullanabiliyor ne hücum edebiliyor ne de savunma yapabiliyordu. Kısacası kimin ne yaptığı belli olmayan bir takımdı. Bu tabloda G.Saray 45 dakika boyunca oyunu istediği gibi domine etti. Önde takım presiyle rakibini oynatmadı. Hücum girişimleri organize ve etkiliydi. Bir devre için rekor sayıda pozisyon buldular. Kaçırdıkları vardı. Bir kere direğe, üç defa da başarılı kurtarışlar yapan Gökhan'a takıldılar. Devre sonunda ise penaltıyla skor avantajını yakaladılar. İkinci devreye G.Saray işi kesin bitirmek için başladı. Kısa sürede de farkı ikiye çıkardılar. Sonrasında topun arkasına geçip doğru bir taktikle rakibi dar alana sıkıştırıp kontratak planlarını işlerliğe koymak istediler. Bu doğru strateji içinde üçüncü golü de bulup işi bitirdiler.
GÜNTEKİN ONAY (HÜRRİYET) - Galatasaray, maçın başında geçen haftaki Kayserispor karşılaşmasının adeta “kopyala yapıştır” versiyonunu oynadı. Önemli eksiklerine rağmen maça baskılı başlayan sarı kırmızılı ekip oyunun mutlak hakimiydi. Kontrol tamamen Galatasaray’daydı. Topu kaybettiklerinde de iyi pres yapıp hemen geri kazandılar. İlginçtir. Falcao, Arda,Babel, Saracchi, Belhanda, Omar ve Luyindama yok ama dün sahaya çıkan kadro çok daha dinamik ve etkili pres yapabiliyor. Ayrıca da topu hızlı dolaştıran bir Galatasaray gördük. Şu da var: Donk, Luyindama’ya oranla çok daha teknik ve dengeli bir oyuncu. Donk’un varlığı Galatasaray’ın geriden daha etkili oyun kurmasına yardımcı oluyor. Bu Galatasaray daha enerjik, daha dinamik, istekli ve organize. Sanıyorum hem izleyenler hem de oynayanlar dünkü futboldan keyif aldı.
LEVENT TÜZEMEN (SABAH) - Feghouli yine Galatasaray orkestrasının maestrosu olarak görev yaptı, etkili toplar kullandı, oyunun temposunu ve hücumun yönünü ayarladı. Emre Kılınç ile Oğulcan sürekli geriye gelip savunmaya katkı sağladı. Terim'in Feghouli'ye verdiği yeni görev Galatasaray'ın oyun tarzını değiştirebilir. Feghouli savunmanın önünde aldığı topları kullanmadan önce mutlaka çevre kontrolü yapıp boş arkadaşını arıyor. Taylan da koşu kalitesi ve fizik gücüyle Feghouli'nin rahat top dağıtmasını sağlıyor. Galatasaraylı oyuncular ikinci yarıda da oyuna hükmetti. Oğulcan, Linnes ve Emre Akbaba'nın ortaklaşa hazırladıkları pozisyonda Diagne ikinci golünü attı. Riskli bir penaltı atan Diagne güçsüz görünse de orta alana gelip pas duvarı oldu, bazen de Rize savunmasına baskı yaptı. Hat-trick yapan Diagne'nin 3. golü ise akıl doluydu. Rize'nin sevdiği hızlı hücuma yönelik geniş alanları Galatasaraylı oyuncular bırakmamaya dikkat ettiler. Rize psikolojik açıdan Galatasaray için kırılma maçıydı ancak çok iyi oynadılar, müthiş yardımlaştılar, kazanarak derbiyi baskı altına aldılar.
ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET) - Sanki Galatasaray-Kayserispor maçının ilk yarısını, bu defa Rizespor-Galatasaray maçında izledik... Birebir aynı... 45+2’de gelen penaltı golü dahil... Bu kadar benzerlik inanılır gibi değil...İnanılır gibi olmayan başka şeyler de vardı… Dikkatimi çekti, Rizespor, Galatasaray ceza alanına ilk kez 32.45 dakikada girdi… O dakikaya kadar Galatasaray ceza alanını uzaktan dürbünle seyretti…Bu yazıda hiç Rize yok diyorsanız, ben de diyorum ki, Rize maçta olacak ki, yazıda olsun… Rize’nin futbol anlayışını anlatmak için sadece bir futbolcuyu anlatmam yeter; orta alanda oynayan Donsah, buluştuğu 10 topun 7 sini geriye, 3’ünü yana oynadı… Bırakalım da, böyle bir anlayış puan almasın, maç kazanmasın… Gene de dua etsinler Galatasaray’a, yarım düzineden fazla gol yerlerdi... Şaka bir defa olur… Galatasaray şakayı geçen hafta Kayseri maçında yaptı… Rize’de de yapsa “yeter ama“ dedirtirdi… Sadece kaleci Fatih için endişeliyim (!)… İki haftadır yatıyor, üşütecek diye korkuyorum… Yatsın, izin yapsın, bu kendinin de Galatasaraylıların da işine gelir de, dikkat etsin, üşütmesin (!)…
SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Sivas deplasmanı 2. yarısı hariç G.Saray'a karşı savunan herkes mağlup oldu. İsterse 8 eksik olsun G.Saray G.Saray'dır ve sadece savunarak "çok koştuk"tan başka bir şey üretemezseniz kaybedersiniz. Ancak geçen hafta Kayseri'nin yaptığı gibi tesadüfi puanlar alabilirsiniz. G.Saray açısından hak edilmiş bir galibiyetti. Marcao ve Emre Taşdemir'i çok beğendim. Diagne biraz konsantre olsa, toplara daha çok ayak soksa 2 gol daha rahat atardı. Ama maçın kilit adamı elbette regista oynayan Feghouli'ydi. G.Saray ve Fatih Terim'in bir özelliği vardır; kazanması gereken maçları oyuna bakmadan kazanmayı bilirler. Kendilerini hiç zorlamayan rakibe karşı 3 puanı aldılar. Ama kolay fikstür döneminde Kayseri'den 2 puan kayıp hariç istediklerini aldılar. Şimdi nispeten daha zorlu fikstüre eksikleri döndükten sonra girecekler. Muslera ve 2 yeni transferle beraber ocak transfer penceresi sonrası daha da iddialı hale gelebilirler.