Uğur Meleke | Hürriyet: Sergen Yalçın da, Prosinecki de canlı izlediğimiz için mutlu olduğumuz çok iyi futbolculardı. Ayaklarından çok kafalarını çalıştıran zeki oyun kuruculardı ikisi de. O zekalarının yanına çaba da koyarak iyi teknik adam olma yolundalar şimdi de. Futbolun çok yaygın söylemlerinden biridir, “İyi futbolcudan iyi teknik adam olmaz” lakırdısı. Aslında futboldaki (ve hayattaki) birçok genelleme gibi bu da biraz fazla iddialı. Doğru olamayacak kadar da sıradan. Aslında ‘iyi futbolcu zaten bazı şeyleri doğal olarak yapabildiği için yöneteceği adamların eksikliklerini gideremez’ yargısının kısmen doğruluk payı olabilir. Ancak tüm iyi futbolcuların tüm teknik adamlık kariyerlerini tek bir yargıya indirgemek fazla iddialı... Aynen ‘kazanan takım değişmez’ veya ‘atamayana atarlar’ gibi çağ dışı bir söylem bu bence.
Sergen Yalçın ve Prosinecki çok iyi futbolculardı gerçekten de... Dün spiker kardeşim Can Önduygu anımsattı, Euro 96’da Hırvatlar’a 1-0 yenildiğimiz o meşhur maçta da karşı karşıya gelmişlerdi iki süper yetenek. Aradan neredeyse çeyrek yüzyıl geçmiş. İki süper yetenek bugün teknik adamlıkta kendilerini ispat etmeye çalışan iki orta yaşlı adam. Prosinecki, Sergen’den 3 yaş büyük. 3 yıl da deneyimli. Ama kariyer çizgileri anlamında benzer bir noktadalar. Ve genel kanının aksine, ellerindeki oyuncuları da geliştirmeyi beceriyorlar bence.
Kayseri son 8 maçta 5 galibiyetle çıkıştaydı zaten. Yenildikleri F.Bahçe maçında, hatta 5 yedikleri Kasımpaşa önünde bile iyi oynadılar. Prosinecki o darmadağın grubu toparladı, Enver’in takımdaşlığını, Hasan Hüseyin’in özgüvenini artırdı mesela. Djedje daha sakin ve akılcı oynamaya başladı.
Sergen Yalçın’ın takımında da gelişmeler var, dün birer yaş büyüyen Ersin ve Rıdvan’ı Türk futboluna hediye etti genç teknik adam. Ama takımın en büyük sorunu hâlâ başrolde: Dün de çok pozisyon buldular, ama son vuruşlarda beceriksizlerdi. Ben Sergen Hoca’dan farklı olarak ‘gol vuruşu’nun geliştirilebileceğini düşünüyorum. Çok tekrar yapmak lazım muhakkak. Belki yaz kampı için Feyyaz Uçar gibi bir ‘son vuruş ustası’nı teknik ekibe katıp forvetleri özel çalıştırmak lazım.
Güntekin Onay - Hürriyet: Beşiktaş için Kayserispor maçında alınacak bir 3 puan belki de Şampiyonlar Ligi ön elemesi anlamına geliyordu. Ön eleme oynaması durumunda da seribaşı olması yüksek ihtimal. Siyah beyazlıların içinde bulunduğu ekonomik buhrandan çakması için tek şansı Devler Ligi’ne gitmek. Sergen Yalçın, merkezde 3 orta saha ile başladı. Ancak yaratıcılığı olmayan bu 3 oyuncuyla merkezden pozisyon üretmekte zorlandı.
İlk yarıda oyunun mutlak hakimi olan siyah beyazlılar rakip ceza sahasında 25 kez topla buluşurken sadece 6 şut attı. İlk yarıda yakalanan fırsatlar da kanatlardan getirilen toplarla geldi. Geçen haftanın yıldızı Burak Yılmaz’ın çok kötü bir gününde olması da Beşiktaş’ın üstün oyununu skora yansıtamamasının nedenlerinden biriydi.
Sergen Yalçın’ın bir süredir şans verdiği 2001 doğumlu iki oyuncu Rıdvan ve Ersin ne yazık ki yenilen ilk 2 golde de hatalı. Tabii ki hata yapa yapa deneyim kazanacaklar ancak henüz Süper Lig seviyesinde değiller. Özellikle kaleci ersin’in çok çalışması gerekiyor. Karşı karşıya pozisyonlarda rakip forvetlerin işini güçleştirecek açı ve duruştan uzak. Sergen Yalçın son bölümde risk aldı ancak bu kadar bireysel hatalar ile maç kazanmak imkansız.
Ali Ece - Fanatik: Beşiktaş maçın ilk 20 dakikasında şut çekemese de topa sahip olup oyun üstünlüğünü kurmaya çalıştı. 20’den devre sonuna kadar her geçen dakika baskısını arttırarak üst üste pozisyonlar geliştirdi. Maçtan önce Uğurcan’ın arkasında ligin en çok kurtarış yapan 2. kalecisi olan Lung 20- 45 arası o kadar çok kurtardı ki, Uğurcan’ın bile önüne geçti. Necip - Atiba - Elneny orta 3’lüsü aynı anda 11’de olunca Burak’ın etrafının öne çıkması gerekiyordu.
Lens ilk 45’te Beşiktaş kariyerindeki en iyi devrelerden birini oynarken daha önceki iki maçta görece iyi olan Diaby ilk yarıda saç baş yoldurdu. 2. yarıda ise Beşiktaş, iki yeni genç oyuncusu Rıdvan ve Ersin’in hatalarının da etkisiyle yenildi. Gençler bu tip hatalar yapınca faturayı sadece onlara yıkmak doğru olmaz. Tabii ki daha çok çalışıp bu tip hataları tekrarlamamaları gerek ancak bir dahaki sezon için de daha iyi kadro kurmak gerek. Prosinecki’ye ve onu göreve getiren Kayserispor Başkanı Berna hanıma tebrikler. Lung ve Hasan Hüseyin’in yanı sıra Djedje ve Campanharo da iyi maç çıkardılar.
Cem Dizdar - Fanatik: Galatasaray’ın halsizliği, Sivas’ın mecalsizliği ve ligin genel çaresizliği, Beşiktaş’ı bir anda Şampiyonlar Ligi denklemine soktu. Öyle bir lig ki, ‘yüksek ateşli’ Fenerbahçe’yi dahi aynı denkleme dahil ediyor. Son maçlarını yüksek skor ancak vasat oyunla geçiren Beşiktaş, eline aldığı oyunu istediği gibi oynadı ilk devre boyunca. Ancak sorun, geçirgenlik katsayısı düşük olsa da orta sahadaki Necip, Atiba, Elneny üçlüsünün top kullanma becerisi ve oyun yönü değiştirmedeki hızındaydı. Bu nedenle üçüncü bölgede rakip Kayseri’yi şaşırtıp, savurmada zorlandılar. Haliyle Kayseri kalesini savunmakta o kadar da zorlanmadı...
Lakin ‘tecrübeli Gökhan’ paraleldeki ‘çaylak Rıdvan’a ince işler gerektiren bir top atınca olanlar oldu! Baskı Rıdvan’a hata yaptırdı ve Hasan Hüseyin golü yaptı. Bu ülkede, “O top oraya neden atıldı?” diye sorulmaz. Soru, “Genç kendine verilen forma fırsatını neden tepti?” haline getirilir.
Golü atınca/yiyince denklem değişti. Kapanan Kayseri, hücuma bilinçli yayılırken, oyun düzeniyle maça etki edemeyen Beşiktaş oyuncularından ‘sorumluluk alarak oyunu çevirmesi’ beklenen oyuna geçti. Yani bildiğimiz doğaçlama! Gol de öyle geldi. Vida/Boateng/Atiba... Üç farklı mevki oyuncusu! Ama futbol bu dengesizliğe izin vermezdi, vermedi.
Tahmin ederim, gece faturası gençlere kesilir! Önce Rıdvan sonra Ersin. Ya milyon milyon euro kazanan ‘yıldızlar’ ve onları sahaya gönderenler? En kritik oyuncusu Mensah’dan yoksun Prosinecki’nin bir oyun planı vardı ve maçı kazanmak için o plan fazlasıyla iyiydi... Ya Sergen Yalçın’ın planı? Muhtemelen dün akşam ‘oyuncular sorumluluk almayı ihmal etmiştir’!
Ömer Üründül-Sabah: Beşiktaş 45 dakika boyunca oyunu sürekli domine etti. Karşı alanı geniş kullanıp çeşitli ofansif varyasyonları denediler. Adrese teslim ortalarda bomboş pozisyonda topla buluşan Diaby, Vida, Atiba ve Burak, Lung'u geçemediler. Sergen Yalçın'ın genel oyun stratejisi üretken ofansif anlayış. Bu maçta orta sahada Elneny ve Atiba da sürekli depar kulvarlarını çok zorladılar.
Bir devre için rekor sayıda pozisyon bulundu, buna karşılık da riskli anlayışta hiç geniş alanda yakalanmadılar. Bunun da en önemli nedeni Necip'in çabukluğu ve alışılmış kesici özelliğiydi.Devre arasında televizyon yorumlarına baktım, tam tahmin ettiğim analizleri dinledim. Ortak görüş, Necip'in çıkarılmasıydı. İkinci devre başladı ve hiç Kayseri rakip kaleye gelemezken Rıdvan'ın kişisel hatasıyla Beşiktaş skor dezavantajına düştü. Sonra beklenen Sergen Yalçın değişiklikleri geldi. Tabii ki bunların en başında da Necip'in oyundan alınışı vardı. Atiba ve Elneny'yi hücum ağırlıklı oynatırken, senin kontralar için sigortan olan Necip hiç oyundan alınır mı?
Bu değişikliklerden sonra hiç gelemeyen Kayseri, iki net ikinci gol fırsatını değerlendiremedi. Sonra da Beşiktaş beraberliği sağladı. Buna rağmen Kayseri bir kaçırdı, iki gol daha bulup maçı kazanmayı başardı. Hem de dar ve kapasitesi sınırlı kadrosunun en önemli oyuncusu Mensah'tan da mahrum olmasına rağmen... Sahanın yıldızları kaleci Lung ve her geçen gün üstüne katan Hasan Hüseyin'di. Ne yazık ki VAR uygulamasını beceremiyoruz. Diaby'nin ikinci yarı başındaki hareketi çok açık, net bir kırmızıydı. Ama VAR'dan bir müdahale gelmedi. Sonra da Burak'ın bir bayrak sonrası yardımcı hakemin burnunun dibine kadar gelip azarlamasına Arda Kardeşler'den ses çıkmamasını çok yadırgadım ve üzüldüm.