Zico’dan Dünya Kupası yorumu!

Dünya Kupası sırasında Guardian Gazetesi’nde köşe yazıları kaleme alacak olan Arthur Zico, yine bu gazetede Dünya Kupası hakkındaki görüşlerini kaleme aldı...

NTV Spor 13.05.2014 - 18:04
Zico’dan Dünya Kupası yorumu!

Dünya Kupası sırasında Guardian Gazetesi'nde köşe yazıları kaleme alacak olan Arthur Zico, aynı gazeteye Brezilya ve bir aydan az bir süre sonra başlayacak kupa hakkındaki görüşlerini anlattı.

Brezilyalı çalıştırıcı köşe yazısında şu ifadelere yer verdi.

"2006 Dünya Kupası ev sahipliği için ekiple çalışırken Brezilya Futbol Federasyonu Başkanı Ricardo Teixeira Güney Afrika'nın ev sahipliği için anlaşmış. Bizim haberimiz bile olmadı. O günden sonra da kendisiyle bir daha konuşmadım.

Ülkemde futbola olan ilgi göz önüne alındığında 1950'den sonra ikinci kez Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmamız çok geç kalmış bir tercih. Bunu çok daha önce hak etmiş bir ülkeyiz. Teixeira ile olan problemime rağmen asla bu adaylığa karşı çıkmadım; tek bir söz etmedim. Brezilya'da modern bir Dünya Kupası yapılabileceğine, yapılması gerektiğine hep inandım.

Elbette işler son dakikaya bırakılmamalıydı. Brezilya futbolunun ihtiyaç duyduğu yeni statların maliyetinin organizasyon komitesinin planlarının çok üstüne çıkmasında bu gecikmenin de payı büyük. İnsanlar, şehircilik yatırımlarının da zamanında tamamlanacağını düşünüyordu; ne yazık ki olmayacak. Büyük bir fırsat kaçtı ve halk bu nedenle kızgın.

Protestoların arkasında fırsatçılık da var. İnsanlar, sadece Dünya Kupası sırasında değil, her gün protesto etseler daha doğru. Organizasyon başladığında, daha önceki kupalardan alışık olduğumuz keyif ve tutkuyu görmeyi isterim. Protestolara karşı değilim. Ama ateşkesin daha doğru olacağını düşünüyorum.

Bu ateşkes daha kolay gündeme gelebilirdi, eğer bugünkü Seleçao (Brezilya Milli Takımı) pek çok Brezilyalı için sanal bir takım olmasaydı. Benim yer aldığım 1982 takımında iki lejyoner vardı. Bugünkü takımın belki 4 oyuncusu domestik olacak. Hatta David Luiz, Dani Alves, Marcelo, Luiz Gustavo, Hulk gibi yeteneklerini yurtdışında geliştirmiş, Brezilya kulüpleri için doğru dürüst oynamamış futbolcular var.

Hazırlık maçlarını uzaklarda oynamak, özellikle Avrupa'daki oyuncuları biraraya daha kolay getirebilmek için geliştirilmiş bir strateji. Ama insanlar bu takımın oyuncularını neredeyse sadece TV'de görüyor. Bizim 1982 takımını ve o takımın oyuncularını sürekli seyredebiliyor, hatta sokaklarda bile görebiliyorlardı.

Eleme oynamadan, ev sahibi olarak kupaya girmemiz nedeniyle de halk ile takım arasındaki mesafeyi azaltma şansını kullanamadık; bağları güçlendiremedik. Konfederasyon Kupası'nı kazanmış olmamız takımı biraz olsun halka yaklaştırdı.

Scolari'nin takımı kollektif olarak çok güçlü. Rakibi baskı altına alabiliyor. Maçın başlangıcıyla rakibi ısırmaya, gol aramaya başlıyor. Kontratak için beklemiyor. Bunlar, cesareti seven taraftarların da hoşuna gidiyor.

Seleçao'daki 23 kişiden 16-17 futbolcu hiç Dünya Kupası oynamamış olacak. Yine kadronun 2/3'ü hiç eleme turnuvası oynamamış olacak. Üzgünüm ama Şampiyonlar Ligi maçları bunların yerini tutmaz.

Büyük takımları yenmeden Dünya Kupası kazanılmaz. Kurada bazı görünmez tehlikeler oluşur. İspanya ile ilk eleme turu maçını oynayabiliriz. Ama Avrupa takımları, Avrupalı futbolcular Güney Amerika'da oynama deneyimine sahip değil. Ve oyuncularımız evlerinde Dünya Kupası oynamanın nasıl bir sorumluluk olduğunun bilincinde.

Messi ile Neymar'ın durumları farklı... Arjantin takımı Messi etrafında inşa ediliyor. Seleçao, Neymar'a o kadar bağımlı değil. Brezilya, kupada sonuna kadar gidecekse Neymar önemli bir unsur. İnsanlar, transferi üzerinden yürütülen tartışmanın onu olumsuz etkilediğini düşünüyor. Bence, Neymar ülke değişikliğine, kulübünde teknik direktörünün onu alışık olmadığı şekilde ve yerde kullanmasına uyum sağlamaya çalıştı.

Arjantin takımı, Messi'den en iyisini almanın bir yolunu bulmayı biliyor. İnanılmaz sayıda hücumcuları var. Grupları (Bosna, Nijerya, İran) zor değil ve birçok takımdan daha az yolculuk yapacaklar.

İspanya ve Almanya da ciddi rakipler. İtalya'nın canlanması dikkat çekiyor. Güney Amerika takımlarından sürpriz bekliyorum. Şili, B Grubu'nu Hollanda'nın önünde bitirebilir; şaşırmam. İtalya, İngiltere ve Uruguay grupta birbirlerinden puanlar alacak. Bu grubu Kosta Rika karşısında alınacak sonuçlar belirleyebilir.

Seleçao'nun geçen yıl İspanya karşısında oyunu kapatış şeklini beğendim. Günümüz futbolunda takımlar hücum ve savunmada her zamankinden çok daha kolektif olmalı. Ancelotti, son Real Madrid-Bayern yarı finalinin ilk maçında çok geride beklediği için eleştirildi. Ama elinizde Ronaldo ve Bale gibi sprinterler varken bu tercih doğruydu. Bunlar çıkışlarda ne kadar öldürücü olduklarını gösterdiler. Ama Bayern'in elenmesi tiki-taka'nın sonu anlamına gelmez. Guardiola kimseye bu anlayışla hangi başarıları kazandığını anlatmak zorunda değil. Bu sistemle Şampiyonlar Ligi yarı finaline geldi. Hatalar yapıldı ama bu bir sistemi öldürmemiz gerektiği anlamına gelmiyor.

Bizim 1982'de İtalya'ya 3-2 kaybedip elendiğimiz maç için fair bir sonuş değil diyemem, demem. Ama futbol dünyasına yanlış bir mesaj verdi. İtalya, o maçta gerektiği anda mükemmel oynadı. Ama bu da bizim futbol anlayışımızı geçersiz kılmamalı. İnsanlar hala bizim o kadromuzu, 1974 Hollanda'yı hatırlıyor. Bu da bizlere sonucun saplantı olmadığı bir felsefeye bağlı kalarak kaybetmenin utanılacak bir şey olmadığını gösteriyor."

Sayfa Yükleniyor...