TÜRK FUTBOLUNDA 2012

Mevsim kışa, takvim yaprakları da 2012'ye dönmüştü ama, 2011 yazının başdöndüren sıcaklığı Türk futbolunda hâlâ hissedilmekteydi. Saha içi sonuçları kadar akıllarda, söylemlerde saha dışında yaşanlar önemli yer tutmaktaydı. Zira Türk Futbolu'nun hukukla imtihanı kapıdaydı.

NTV Spor 31.12.2012 - 14:33
TÜRK FUTBOLUNDA 2012

Mevsim kışa, takvim yaprakları da 2012'ye dönmüştü ama, 2011 yazının başdöndüren sıcaklığı Türk futbolunda hâlâ hissedilmekteydi. Spor Toto Süper Lig'de 17 hafta geride kalmış ve mola denmişti. Ancak saha içi sonuçları kadar akıllarda, söylemlerde saha dışında yaşanlar önemli yer tutmaktaydı. Zira Türk Futbolu'nun hukukla imtihanı kapıdaydı.  

ORDİNASYÜS'Ü KAYBETTİK
Yeni yıl kötü haberle geldi. Fenerbahçe ve Türk Futbolu'nun efsane ismi "Ordinasyüs" lakaplı Lefter Küçükandonyadis, zatüre teşhisiyle girdiği yoğun bakımdan çıkamadı. 86 yaşında hayata gözlerini yuman Lefter, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı ve doğup büyüdüğü Büyükada'da düzenlenen törenlerin ardından toprağa verildi.

FEDERASYONDA TAŞLAR YERİNDEN OYNUYOR
3 Temmuz 2011 sabahı başlayan şike soruşturmasında, iddianamenin de kabul edilmesiyle gözler mahkeme safahatine çevrilmişti. Ancak 3 Temmuz sürecinin yansımaları uzun süredir Futbol Federasyonu'nda da hissediliyordu. Yılın ilk ayının son günlerinde yaşananlar artık futbolun yönetim organında da taşların yerinden oynayacağına delaletti. Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, UEFA'nın talebi üzerine 58. Madde'nin değiştirilip değiştirilmeyeceğini Genel Kurul'a sordu. 26 Ocak'ta toplanan Genel Kurul öncesi çoğunluk değişiklikten yanayken, rüzgar bir anda tersine döndü. Kulüp yöneticileri arasında yaşanan gerginlik, salondaki havayı da değiştirdi ve sonunda "58. Madde değişmesin" kararı çıktı. Bu, Federasyondaki yeni dönemin habercisiydi.

İSTİFA DEPREMİ
Ocak'ın son günleri Süper Lig'deki mücadele kadar kulisler de bir hayli kızıştı. 58. Madde oylamasından çıkan sürpriz karar Mehmet Ali Aydınlar ve ekibine "pes" dedirtti. 29 Haziran 2011'de Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı'na seçilen, fakat henüz ilk haftasında Türk Futbol tarihinin en büyük kriziyle karşılaşan Mehmet Ali Aydınlar, istifa ettiğini açıkladı. Aydınlar'ın yanı sıra başkan vekilleri Lütfi Arıboğan ve Göksel Gümüşdağ da görevlerini bıraktı.

VE SÖZ SAVUNMANIN
Gözaltılar, tutuklamalar, iddianame süreci, yasal düzenlemeler derken artık söz savunmanındı. Türk Futbolu'nun ilk mahkeme deneyimi 14 Şubat'ta İstanbul Silivri'de başladı. 23'ü tutuklu 93 sanıklı şike davası ilk 4 gün Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görüldü. Fenerbahçe taraftarı da tutuklu başkan ve yöneticilerine destek için Silivri'ye akın etti.

Mahkeme 19 Şubat'ta Çağlayan Adliyesi'ne taşındı. Silivri'deki ilk 4 duruşmada iddianamenin okunması tamamlanmış artık gözler sanıkların söyleyeceklerine çevrilmişti. 21 Şubat'ta Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım kürsüye geldi ve savumasına başladı. "Bu şike davası değil Türk Futbolu ve Fenerbahçe'yi ele geçirme operasyonudur" cümlesi, Yıldırım'ın en çarpıcı cümlelerinden biriydi. Aziz Yıldırım savunmasında Trabzonspor ve Galatasaray'ı da hedef aldı.

TFF'DE YENİ DÖNEM
Mahkeme süreci devam derken, futbolun başkanı değişti. Mehmet Ali Aydınlar'ın boşalttığı koltuk 27 Şubat'ta sahibini buldu. Bursaspor dışında tüm kulüplerin desteğini, kullanılan 229 oyun 221'ini alan Yıldırım Demirören, 9 yıllık Beşiktaş Başkanlığı'nın ardından Türk Futbolu'nun yeni patronu oldu. Yeni Federasyon Başkanı, Genel Kurul'daki teşekkür konuşmasında kaosu bitireceğini dair söz veriyordu.

AVRUPA MACERASI MART'TA BİTTİ
2011-2012 sezonunda Türk Futbolu'nun Avrupa macerası Mart ayının ikinci haftasında sona erdi. Henüz bir önceki yılın Ağustos'unda Bursaspor ve Gaziantepspor UEFA Avrupa Ligi ön eleme turlarında elendikten sonra gözler Trabzonspor ve Beşiktaş'a çevrilmişti. Fenerbahçe'nin yerine Şampiyonlar Ligi macerasına katılan Trabzonspor grubunu 3. sırada tamamladıktan sonra yoluna UEFA Avrupa Ligi'nde de devam edemedi. Bordo-mavililer 2. Turda PSV Eindhoven'a iki maçta da yenilerek havlu attı. Son umut Beşiktaş'tı. Avrupa Ligi'nde grubunu lider tamamladıktan sonra Braga'yı da eleyen Siyah-beyazlılar 3. Turda sert kayaya çarptı. Rakip Arda Turan'lı Atletico Madrid'di. Beşiktaş iki maçı da farklı kaybetti ve 15 Mart itibariyle futbol mücadelesi bir kez daha sınırlarımız içine çekildi.

BEŞİKTAŞ'TA YENİ DÖNEM
Yıldırım Demirören'in Futbol Federasyonu Başkanı olması üzerine Beşiktaş'ta zorunlu seçime gidildi. 25 Mart'taki olağanüstü kongrede geçerli 4545 oyun 4027'sini alarak rakipleri Bülent Deriş ve Nazmi Koca'ya ezici bir üstünlük sağlayan Fikret Orman, Beşiktaş Kulübü'nün 33. başkanı oldu.

UEFA KONGRESİ, FENERBAHÇE'NİN CAS HAMLESİ VE 58. MADDEYE RÖTUŞ
Mart ve Nisan'ın son haftalarında şike süreciyle ilgili önemli gelişmeler yaşandı. İstanbul'da yapılan UEFA Kongresi'ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri ve Platini'nin cevabı damga vurdu. Kongrede konuşan Başbakan Erdoğan, hukukta suçların şahsiliği ilkesini hatırlattı ve "kişilerle kurumları ayırın" mesajını verdi.

UEFA Başkanı Platini ise Başbakan Erdoğan'ın haklı olduğunu ancak sistemin yıllardır bu şekilde işlediğini söyledi. UEFA Kongresi'nin ardından Nisan ayının son haftasında Fenerbahçe'nin kritik kararı gündeme damga vurdu. Şampiyonlar Ligi'nden men edilmesiyle ilgili UEFA ve Türkiye Futbol Federasyonu aleyhine Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi'nde dava açan Sarı-lacivertliler, davayı geri çektiğini açıkladı. Durum, 3 Temmuz'dan bu yana kulübe inanılmaz bir destek veren Sarı-lacivertli taraftarlar arasında da rahatsızlık yarattı. Nisan'ın son günü ise süreci doğrudan etkileyen hamle Futbol Federasyonu'ndan geldi. Başkan Yıldırım Demirören Antalya'da kameraların karşısına geçti ve 58. Madde'nin değiştirildiğini, şüpheli bulunan 22 maçla ilgili de 16 kulübün Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevkedildiğini açıkladı.

Artık şikeye teşebbüse küme düşme cezası yoktu. Ayrıca cezaların 1 yıl ertelenebilmesine olanak tanınmıştı. Federasyonun kararları özellikle Trabzonspor ve Galatasaray'dan sert tepki gördü. Sarı-kırmızılı kulüp, federasyonu istifaya davet etti.

'ANORMAL' SEZONA 'SÜPER FİNAL'
Futbolun idari yönünde yaşanan sıra dışı gelişmelerin yeşil zemine yansıması da doğal olarak rutinden farklıydı. Play-off formatıyla oynanan tarihin 54. sezonunun şampiyonu 34 değil, 40 haftalık periyotta belli oldu. Ara transferde kadrosunu Necati Ateş'le takviye eden Galatasaray ile Lille'den Moussa Sow'u alan Fenerbahçe, kıyasıya bir yarışa girdi. Normal sezonu rakibinin 9 puan önünde lider tamamlayan Galatasaray, şampiyonuk tacını Süper Final maçlarının ardından taktı. Yeni statü gereği Şampiyonluk Grubu mücadelesi puan farkının yarı yarıya azalmasıyla başladı. 2. haftada Fenerbahçe'nin Türk Telekom Arena'da Galatasaray'ı yenmesiyle heyecan iyice kızıştı. Tarih 12 Mayıs'ı gösterdiğinde Galatasaray, sadece 1 puan farkla öndeydi ve şampiyonu Kadıköy'de oynanacak süper derbi belirleyecekti. Oldukça gerilimli bir havada geçen maç sonunda gol sesi çıkmayınca Galatasaray, 18. lig şampiyonluğunu ezeli rakibinin sahasında kazanıyordu.

Tarihin en sıradışı sezonu için son düdük çalmıştı ancak gerilim hala bitmemişti. Şükrü Saracoğlu Stadı'nın tribünlerinde çıkan olaylar önce sahaya ardından sokaklara yansıdı. Maçın bitimiyle çok sayıda taraftar sahaya girdi. Güvenlik güçleri, 2 saatlik kovalamacanın ardından sahayı kupa töreni yapılmasına uygun hale getirebildi. Kadıköy sokakları da savaş alanına döndü. Ekranlarda ve fotoğraf karelerinde taş, sopa, tazyikli su, biber gazı, sivil ve polis olmak üzere bir çok yaralı vardı. Bu olaylar Fenerbahçe'ye pahalıya patladı. Sarı-lacivertli kulüp 5 maç seyircisiz oynama cezası aldı.

Kupa töreninin nasıl yapılacağı da bir başka gerilim unsuru taşıyordu. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, statta yaptığı toplantının ardından kupayı ve oyuncuların madalyalarını soyunma odasında vermek istedi. Ancak bu istek kabul görmedi. Galatasaray cephesi kupayı sahada almak istediklerini ve tören yapılmadan stattan ayrılmayacaklarını ifade edince, kupa seremonisi 3 saatlik gecikmenin ardından karanlık statta gerçekleştirildi. Asıl kutlama ise bir gün sonra Türk Telekom Arena'da yapıldı.

Galatasaray ve Fenerbahçe'nin ardından üçüncü Trabzonspor, dördüncü Beşiktaş oldu. Ankaragücü, Manisaspor ve Samsunspor ligden düşerken, Akhisar Belediyespor, Elazığspor ve Kasımpaşa Süper Lig'in yeni takımları oldu.

29 YILLIK HASRET BİTTİ
Sezonun son resmi maçı Ankara'daydı. Fenerbahçe, sahasında şampiyonluğu ezeli rakibine kaptırdıktan 4 gün sonra kupa finali için Bursaspor'un karşısına çıktı. Sarı-lacivertliler rakibini 4-0 gibi farklı bir skorla yenerek 29 yıl sonra Türkiye Kupası'nı müzesine götürdü.

'3 TEMMUZ'UN SONU
Türk Futbolu'nun idaresini, ekonomisini ve hatta psikolojisini derinden etkileyen süreçte sona yaklaşılmıştı. İlk kararlar federasyon cephesinden geldi. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, bir gece yarısı şike soruşturmasıyla ilgili verdiği kararları kamuoyuna duyurdu. Yazılı açıklamada, Disiplin Kurulu'na sevk edilen 16 kulüpten hiçbirine ceza verilmediği bildirildi. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'a da ceza çıkmadı. Kurul 10 kişiyi suçlu buldu. Şikeye teşebbüs ettikleri kanaatiyle Fenerbahçe Asbaşkanlarından İlhan Ekşioğlu'na 3 yıl, Şekip Mosturoğlu'na 1 yıl hak mahrumiyeti verildi. Fenerbahçe Altyapı Koordinatörü Cemil Turan 1 yıl, eski Eskişehirspor Sportif Direktörü Ümit Karan da 2 yıl hak mahrumiyeti alırken, futbolculardan İbrahim Akın 3 yıl, Serdar Kulbilge ise 2 yıl müsabakalardan men edildi. İbrahim Akın'ın ceza gerekçesi; şike yapmak olarak açıklandı.

Eski Sivasspor Yöneticisi Ahmet Çelebi, Gençlerbirliği eski antrenörü Cengiz Demirel ile menajerler Mehmet Şen ve Yavuz Ağırgöl de ceza alan diğer isimlerdi. Sportif hukuk açısından son sözü ise Tahkim Kurulu söyledi. Kurul, İbrahim Akın'ın 3 yıl hak mahrumiyeti cezasını, Fenerbahçe -İstanbul Büyükşehir Belediyesor maçının sonucunu etkilemeye yönelik girişimi teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle 3 yıldan 2 yıla düşürdü. Serdar Kulbilge'nin cezası da 2 yıldan 3 maça indirildi. Tahkim Kurulu, diğer kişilerle ilgili Disiplin Kurulu'nun verdiği kararları onadı. İşin federasyon boyutu 4 Haziran itibariyle kapanmıştı. Artık gözler adli yargıdaydı. 14 Şubat'ta başlayan mahkeme sürecinde sadece 4 sanık halen tutukluydu; Aziz Yıldırım, İlhan Ekşioğlu, Olgun Peker ve Yusuf Turanlı.

2 Temmuz günü saatler 12:15'i gösterdiğinde Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, "1 yılın sonunda ne olacak" sorusuna yanıt verdi. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da dahil olmak üzere bir çok isim hüküm giydi, ancak tutukluluk süreleri de göz önüne alınarak kalan 4 tutuklu sanık da serbest bırakıldı. Örgüt ve şike iddiaları mahkemece kabul edildi, fakat aradan geçen 1 yıl sonunda cezaevinde hiç kimse kalmadı.

Şike, teşvik ve örgüt yöneticiliği suçundan hüküm giymesine rağmen tahliye edilen Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım için özgürlük vaktiydi. 1 yıldır tutuklu bulunduğu Metris Cezaevi'nin çıkış kapısında binlerce Fenerbahçeli onu bekliyordu. Aziz Yıldırım, coşkulu kalabalığı aracın tepe penceresinden dışarı çıkarak selamladı. Taraftarlar, bu sırada meşaleler yakıp, başkanlarına dokunmak için adeta birbirleriyle yarıştı. Yol boyunca yoğun sevgi gösterileriyle karşılaşan Aziz Yıldırım yaklaşık 1 yıl ayrı kaldığı Kandilli'deki evine yine taraftarların tezahüratları arasında ulaştı.

G.SARAY VE F.BAHÇE'DE ‘SEFA', BEŞİKTAŞ'TA ‘FEDA'
Sportif ve hukuki açıdan kararların açıklanmasıyla futbolun üzerindeki 3 Temmuz gölgesi yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı. En az lig mücadelesi kadar futbolseveri heyecanlandıran bir başka döneme girilmişti. Galatasaray transferde de şampiyonluğu kaptırmamaya kararlıydı. Sarı-kırmızılılar lig tarihinin en fazla şampiyon olan teknik direktörü Fatih Terim yönetiminde yaz aylarında da oldukça iddialıydı. İlk hamlesini savunma hattına Gaziantepspor'dan Dany'yi katarak yapan Cim-bom, hemen ardından Toulouse'dan Umut Bulut'u kiraladı. 11 Temmuz gecesi ise adeta taaruz başladı. Manşetlere ilk çıkan isim Hamit Altıntop'tu. Real Madrid'de aradığını bulamayan milli futbolcu, Sarı-kırmızılılar'ın Avusturya kampına katıldı. Ama bombalar bununla sınırlı değildi. 33 golle geride kalan sezonu damga vuran ve gol krallığı tacını takan Burak Yılmaz için Avrupa'nın devleri sıradaydı. Yıldız golcü önce Lazio'nun kapısından döndü, sonra Lokomotiv Moskova'nın iştahı kabardı. Ancak savaşı kazanan Galatasaray oldu. Hamit'ten birkaç saat sonra Burak da artık Galatasaraylıydı. Sarı-kırmızılı taraftarlar iki yıldızın keyfini sürerken bir başka sevindirici haber için de fazla beklemediler. 1 gün sonra Nordin Amrabat'ta da mutlu sona ulaşıldı. Şampiyonlar Ligi yolunda dev hamleler yapan Galatasaray, bu 3 transfer için 16 buçuk milyon euro bonservis bedeli ödedi. Uzun süren belirsizlik sonunda Felipe Melo ile de yola devam edildi. Juventus'la bonservis pazarlıkları sonuçsuz kalınca Brezilyalı 1 yıl daha kiralandı. Sarı-kırmızılılar adına transfer döneminin en büyük şanssızlığı Tomas Ujfalusi'nin antrenmanda geçirdiği ağır sakatlık oldu. Ön çaprazları bağları kopan Çek savunmacının yerine transferin son günü Lyon'dan Cris alındı.

3 Temmuz sürecinin sona ermesiyle Fenerbahçe'de tüm konsantrasyon saha içine çevrilmişti. UEFA'nın da bir önceki sezonun aksine Şampiyonlar Ligi bileti vermesiyle transfere hız verildi. Kadrosundan 3 önemli isim; Emre Belözoğlu, Reto Ziegler ve Issiar Dia ile yollarını ayıran Sarı-lacivertliler, bu üç bölgeye önemli transferler yaptı. Orta sahadaki boşluğu önce Valencıa'dan milli futbolcu Mehmet Topal'ı alarak dolduran Fenerbahçe, Mehmet Topal'ın yanına Chelsea'nin Portekizli yıldızı Raul Meireles'i de ekledi. Premier Lig'den bir başka transfer ise Dirk Kuyt oldu. Liverpool'un tecrübeli Hollandalısı ile hücum pozisyonunu zenginleştiren Sarı-lacivertlilerin bir başka ses getiren hamlesi İtalya'dan oldu. Son yıllarda Türk takımlarının hayallerini süsleyen Milos Krasiç de Fenerbahçeli oldu. Joseph Yobo'nun bonservisi uzun pazarlıklar sonrası Everton'dan alınırken, Beşiktaş'tan ayrılan Egemen Korkmaz da savunma bölgesine takviye edildi. Kayserispor'dan Hasan Ali Kaldırım ve Bucaspor'dan Salih Uçan da Fenerbahçe'nin diğer 2 transferi oldu.

Beşiktaş ise ezeli rakiplerinin aksine transferde suskun kaldı. Fikret Orman'ın başkanlığıyla birlikte geçmiş dönemden kalan borç yükü yeni yönetimi yeniden yapılandırmaya itti. Mali sorunlarla uğraşan ve Avrupa kupalarından da 1 sezon men cezası alan Siyah-beyazlı kulüpte yeni dönemin sloganı FEDA'ydı. Neşter özellikle yüksek maaş alan futbolculara vuruldu. Bir önceki sezonun as oyuncularından Rüştü, Simao, Ernst, Egemen ve Aurelio ile yollar ayrıldı. Tayfur Havutçu sonrası teknik direktörlüğe getirilecek ismin kim olacağı ise Siyah-beyazlılarda gündemi uzun süre meşgul etti. Slaven Bilic, Eric Gerets ve Zico gibi yabancı tercihlerinde sonuç alamayan yönetim yerli isimlere yöneldi. İlk ve en güçlü aday Mustafa Denizli'ydi. 2009'daki çifte kupalı sezonun mimarı Denizli ile anlaşılmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak son görüşmede pürüzler aşılamayınca yönetim, Samet Aybaba'ya gitti. Futbolculuk döneminde kaptan olarak Beşiktaş'a hizmet eden Aybaba'nın yıllar süren hayali de gerçek oldu. Temmuz 1988'de futbolcu olarak çıktığı kulübe Haziran 2012'de teknik direktör olarak geri dönen Aybaba yönetiminde maliyeti düşük oyuncu profillerini esas alan Siyah-beyazlılar, Olcay Şahan, Oğuzhan Özyakup, Berat Çetinkaya, Mehmet Akgün gibi isimleri tercih etti. Bu gençlerin yanına, Uğur Boral, Sevilla'dan Julien Escude ve İskoç kaleci Alan McGregor eklendi. Yönetimin feda politikasına evet deyip Necip, Ersan ve Holosko'nun ücretlerinde indirime giderek yeni sözleşme imzalamaları da Beşiktaş'taki bir diğer ilginç gelişmeydi. Ancak feda politikası taraftarın sevgilisi Portekizli yıldız Ricardo Quaresma'nın sonu oldu. Takımın en yüksek ücret alan futbolcusu olan Quaresma, sezon başındaki Avusturya kampına alınmayarak kadro dışı bırakıldı. Ücretinde indirime gitmesi için haftalar süren görüşmeler yapıldı. Eylül ayı sonunda yapılan son görüşmede takıma dönme umudu belirse de; Quaresma için son sözü başkan Fikret Orman, NTV Spor canlı yayınında söyledi.

Transfer döneminin uzun bir bölümünü Burak Yılmaz'ın takımda kalıp kalmayacağı sorusuyla geçiren Trabzonspor ise sonunda gol kralını Galatasaray'a kaptırarak önemli bir silahını kaybetti. Burak'la beraber 11 futbolcusuyla yollarını ayıran Bordo-mavililer, Benfica'dan Emerson, Porto'dan Janko, Leicester City'den Sol Bamba, Gençlerbirliği'nden Soner ve Yasin ile Bucaspor'dan Emre Güral'ı kadrosuna kattı. Antalyaspor'un Lamıne Diarra, Bursaspor'un Fernando Belluschi ve Tuncay Şanlı, Kasımpaşa'nın Kalu Uche, Kayserispor'un Bobo transferleri de yaz aylarının ses getiren hamleleriydi.

ŞAMPİYON KALDIĞI YERDEN
Derbiyle biten sezonun ardından yeni sezon da yine derbiyle açıldı. 2011'de şike soruşturmasının kurbanlarından biri de Süper Kupa'ydı. Yeni sezon öncesi dev buluşma 1 yıl aradan sonra bu kez ezeli rakipleri karşı karşıya getirdi. Son Lig Şampiyonu Galatasaray ile son Türkiye Kupası Şampiyonu Fenerbahçe, Erzurum'da kozlarını paylaştı. Zevkli mücadelede gülen 3-2'lik skorla Galatasaray oldu. Sarı-kırmızılılar hem geçen sezonun rövanşını vermedi hem de bu kupayı 2. kez müzesine götürdü.

Ancak Palandöken eteklerindeki derbide sonucun önüne geçen olayın kahramanı Engin Baytar'dı. Fenerbahçe'nin 2-2'lik eşitliği sağladığı golden sonra saha karıştı. Galatasaray'lı futbolcuların hakem Cüneyt Çakır'a yoğun itirazı vardı. Ancak itirazın dozunu kaçıran Engin Baytar, hakem Cüneyt Çakır'a fiziki müdahalede bulununca kırmızı kart gördü. Disiplin Kurulu'ndan da Sarı-kırmızılı futbolcuya tarihi bir ceza çıktı. Engin Baytar ligde yeni sezonun ilk 11 haftasından men edildi.

ESKİŞEHİR'DEN ACI HABER
Yeni sezona ısınma turları atılırken, Eskişehir'den gelen acı haber futbol dünyasını sarstı. Kırmızı-siyahlılar, 4. haftadaki Gençlerbirliği maçına hazırlanıyordu. Akşam antrenmanından sonra takım arkadaşı Hürriyet'le birlikte evine giden Ediz Bahtiyaroğlu aniden fenalaştı. Hemen ambülans çağırıldı fakat müdahaleler yetersiz kaldı. Geçirdiği kalp krizi 26 yaşındaki Ediz Bahtiyaroğlu'nu aramızdan ayırdı.

KENDİSİ GİTTİ HEYKELİ KALDI YADİGAR
Tarihinin en çalkantılı günlerini büyük ölçüde atlatarak yeni sezona yeni bir başlangıç yapan Fenerbahçe'de bu kez yeni bir kriz patlak verdi. Yıllardır içten içe yaşanan ama hasır altı edilen sorunların gün yüzüne çıktığı ilk tarih 21 Ağustos'tu. Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Spartak Moskova deplasmanına çıkan Fenerbahçe'de teknik direktör Aykut Kocaman, kaptan Alex de Souza'yı ilk 11'e koymadı. O gün Luzniki Stadı'na ısınmaya bile çıkmayan Alex, 2-1'lik yenilgi sonrası twitter'de sonun başlangıcını hazırlayan cümleleri kurdu. Tecrübeli yıldız yedek kalmasıyla ilgili twitter hesabından "tek kelimeyle kıskançlık" açıklaması yaptı. Alex 4 gün sonra ligdeki Gaziantepspor maçının kadrosuna alınmayınca, o gün stada giden kadın taraftarların tepkisi Aykut Kocaman'a oldu. Bu tepkiye karşı tepki başkan Aziz Yıldırım'dan geldi. Sahaya inerek mikrofonu eline alan Yıldırım, seyircilere “yanlış yapıyorsunuz” dedi. Bu gerilimli günlerde Fenerbahçeli taraftar gruplarının ve derneklerinin katkılarıyla hazırlanan Alex heykeli, Yoğurtçu Parkına dikildi. Açılışa Aykut Kocaman'ın da gelmesi ikili arasındaki buzların eridiğine işaret olarak yorumlandı. Ancak bardak 29 Eylül'de taştı. Şampiyonlar Ligi vizesinin kaçması, ilk 5 haftada alınan 3 beraberlik sonrası 6. haftada Kasımpaşa yenilgisi de gelince, Aykut Kocaman radikal bir hamle yaptı. 1 Ekim'de Samandıra'da yapılan sabah antrenmanında Kocaman, Alex'i kadro dışı bıraktığını açıkladı. Bu şok gelişmenin ardından Alex, takım arkadaşlarıyla vedalaşarak Can Bartu Tesisleri'nden ayrıldı. Brezilyalı futbolcu, Şükrü Saracoğlu Stadı'na giderek başkan Aziz Yıldırım ile toplantı yaptı. Oldukça kısa süren zirvenin ardından ilk açıklama yine Alex'ten ve yine twitter hesabından geldi. Cümleleri bu kez Fenerbahçe'nin eski kaptanı sıfatıyla idi. "hayatımın en üzücü imzası oldu. Fenerbahçe bir oyuncu kaybetti ama bir taraftar kazandı" açıklaması gündemi sarstı. Dakikalar sonra da Fenerbahçe Kulübü, borsaya gönderdiği yazıda, Alex ile sözleşmenin karşılıklı anlaşma ile feshedildiğini duyurdu. Ama belli ki ayrılık kolay olmayacaktı. Hemen o günün akşamı Alex'in evinin önünde yüzlerce Fenerbahçe taraftarı toplandı. Hüzünlü ve öfkeliydiler. Alex, birkaç kez evinden çıktı, taraftarların yanına gitti ve sevgi gösterilerine karşılık verdi. Bu sırada Brezilyalı futbolcunun ve ailesinin gözyaşlarını tutamadıkları görüldü. Sonrasında ayrılık süreciyle ilgili karşılıklı açıklamalar geldi. Monchengladbach yolculuğu öncesi Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman sessizliklerini bozdu.

Alex ise 8 Ekim'de Türkiye'de son kez basının karşısına geçti ve yaklaşık 2 saat boyunca içini döktü. "Çocukluğumda bile bu kadar ağlamamıştım" dedi,  yaşadıklarını ve krizi anlattı, eleştirileri yanıtladı.

12 Ekim veda günüydü. Alex, Beykoz'daki evinden son kez çıkarken, duygusal sahneler yaşandı. Uğurlamaya gelen bazı taraftarlar gözyaşlarını tutamadı. Onlarca araçtan oluşan konvoy, evin çıkışından Sabiha Gökçen Havaalanı'na kadar De Souza ailesini taşıyan minibüse eşlik etti. Uçağın kalkış saati yaklaştıkça Fenerbahçeli taraftarların sayısı artıyordu. Sarı-lacivertliler eski kaptanlarını meşalelerle, havai fişeklerle ve sevgi tezahüratlarıyla uğurladı. Binlerce Fenerbahçeli'nin isteği üzerine Alex, dinlenme salonundan çıkarak, taraftarları selamladı. Sonra da omzunda çocuğuyla uçağa doğru yürüdü ve 8 yıllık Türkiye macerasına fiilen noktayı koydu. Ardında 3 şampiyonluk, 1 türkiye kupası, 2 süper kupa, 164 gol, 128 asist ve sayısız rekor bırakarak.

AVRUPA'DA YOLA DEVAM
Türk Futbolu 2012'yi iki takımımızın başarı haberleriyle uğurladı. 5 sezon aradan sonra devler arenasına katılan Galatasaray, ilk maçına Old Trafford'da çıktı. Skor kötü, oyun umut vericiydi. Ancak 3. maçlar sonunda tükenme aşamasına gelmişti. Türk Telekom Arena'da Braga'ya kaybeden, Cluj karşısında da 2 puanı suya yatıran Galatasaray, Romanya'da dirildi. Önce Cluj'u, ardından Manchester United'ı son olarak Braga'yı deviren Sarı-kırmızılılar, Terim'le ilk, tarihinde 2. kez Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura yükseldi.

Şampiyonlar Ligi ön elemesinde hayal kırıklığı yaşadıktan sonra yoluna UEFA Avrupa Ligi'nde devam eden Fenerbahçe ise, gruptan lider olarak çıktı. Sarı-lacivertliler Marsilya, Borussia Monchengladbach ve AEL Limasol'un bulunduğu grubu zirvede bitirdi. Gerilimlerle, olaylarla, acı haberlerle dolu yılın sonunda iki ezeli rakip yüzleri güldürdü ve Türk Futbolu'nun Avrupa macerasını 2013'e taşıma adına kol kola girdi.

Sayfa Yükleniyor...