"Dünyanın her takımıyla başa çıkarız"

Fatih Terim, teknik direktörleri uyardı ve "Futbol sürekli gelişiyor. Siz de kendinizi geliştirmeniz lazım. Artık bir mevkinin oyuncusu diye bir kavram kalmadı. Her oyuncu her mevki de oynayabilmeli" dedi. Terim ayrıca Türk teknik direktörlerin dünyanın her takımıyla başa çıkabileceğini söyledi.

NTV Spor 06.01.2015 - 13:09
"Dünyanın her takımıyla başa çıkarız"

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile Türkiye Antrenörleri Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen Uluslararası Andtrenör Gelişim Semineri'nde açıklamalar yaptı. Teknik direktörleri uyaran Terim, "Futbol sürekli gelişiyor. Siz de kendinizi geliştirmeniz lazım. Artık bir mevkinin oyuncusu diye bir kavram kalmadı. Her oyuncu her mevki de oynayabilmeli" dedi.

Sözlerine teşekkür konuşmasıyla başlayan Terim, "Bunlardan bir tanesi, yabancı oyuncu konusunda kulüp başkanlarımızla ve kulüp temsilcileriyle yaptığımız toplantılarda bana saygıyla davranan, sevgiyle davranan, emeğe, tecrübeye saygı gösteren ve çok güzel bir toplantı geçmesini sağlayan kulüp başkanlarına ve kulüp temsilcilerine teşekkür ediyorum. Prolisans aşamasında çok emeği olan beraberce bu iş için emek verdiğimiz, Allah rahmet etsin sayın Gündüz Tekin Onay'ı da saygıyla anıyorum" ifadelerini kullandı.

Terim toplantıya katılan yabancı teknik direktörlere de teşekkür ederken, "Yabancı misafirlerimiz küçük bir telefonumuzla geldiler sağolsunlar. Japonya'ya gitmesi gereken Gerard Houllier'e de sevgiler. Bu semineri, 3 senede bir yıl yapmaya başladık ve bunu her üç senede yapmaya devam edeceğiz. Yeni bir düşünce tarzıyla Türkiye'nin çeşitli yerlerinde de bir şekilde buluşlayı arzuluyoruz. Sadece teknik anlamda değil; sağlık, idari, sosyal, psikolojik anlamda bir grup ile bölge bölge, şehir şehir toplanarak oradaki arkadaşlarımızı yeniliklerle buluşturma yönünde bir düşüncemiz var ve her türlü beraber olacağız" diye konuştu.

"ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİK"
1990 ile 2014 arasında çok şeyi değiştirdiklerini söyleyen Terim şöyle devam etti, "Yakın zamanda Avrupa'ya 20'ye yakın oyuncu göndermişiz. Bir Arda'yı konuştuğumuz için öyleymiş. Hakan, Okan, Arif, Emre, Hakan Ünsal, Tümer Metin, Alpay, Ümit, Rüştü, Nihat, Fatih Tekke, Gökdeniz Karadeniz ve en son Arda Turan gitmiş. Bayağı bir grup göndermişiz. Yakın bir süre olsa da gitmişler. Son gönderdiğimiz de zaten içinde bulunduğu durumun çok güzel bir tablosu. Akdeniz oyunları ardından Şenol ile Dünya 3.'lüğü ve böyle devam etmiş. Biz ortaya bir felsefe koymuşuz. Teknik adamın önce bir felsefesi olur. Bu felsefe içerisinde kendine, bu felsefede yardım edecek bir de ekip seçer. Bu felsefe, oyun felsefesi olabilir ki olmalıdır.

"YENİLGİLERE ENGEL OLAMADIM"
Tekniğin dışında bugün prolisans sizden çok üst seviye antrenörlük istiyor. Sahanın içinde tekniği, sahanın dışında sevk ve idareyi istiyor. Yöneticilik kısmına karışmayı istiyor. Yani size çok fazla görev veriyor. Prolisans en üst seviyede teknik adam ötesi bazı şeyler istiyor. O günkü şartlar içerisinde şahsım adına geliştirdiğim felsefe şuydu. Gelmiş geçmiş çok önemli milli takımlarla oynadım ama yenilgilere mani olamadım. 10 kişiyle defans yaptığımız dönemlerde de mani olamadım. Hücum oyunuyla mani olacaksak özellikle kulübe geçtikten sonra her gittiğimizde yere bir felsefe koyduk ama gelişerek devam ettik. 1996'da kulübe geldiğimde 18 takımın 14'ü daima Türk antrenörü değildi. Olanların da en fazla 2 maç şansı vardı. Bugün bakıyoruz 18'in 16'sı Türk antrenörü. Demek ki bu süreci Türk antrenörü bu kısmı çok iyi geçirmiş. Her başı sıkıştığında yabancı teknik adama gidenlerin tercihi biz olmuşuz. Bu şansı da bize verdiler. Ancak kendimizi geliştirmekten geri durmamalıyız. Bir defa kaçırırsanız bir daha yakalamak zor oluyor.

EKİP VURGUSU
Takımın arkasındaki takım diyeceğimiz 'ekip' vazgeçilmez oldu. Son Avrupa Şampiyonası'na 22+3 oyuncuyla giderken; 35 kişilik ekiple gittik. Bunların başında scout, fizik, analizcilerimiz vardı ve şimdi bunların kurslarını açıyoruz. Yakın gelecekte bunların sayısı artacak. Şenes Bey'le kaleci antrenörlüğü için gittiğimde para istemeyeceğim dedim ve kabul ettirdim. A Milli, Ümit Milli olmak üzere dört milli takımın kalecilerini de ben çalıştırdım. Kaleci antrenörlüğü uzmanı olarak çalıştıramıyordum. Kaleci antrenörü uzmanı olsun demiştim. Bugün binlerce kaleci antrenörü var.

Artık performans, sağlık, iletişim uzmanınız olmak zorunda. Bu git gide gelişecek. Türk antrenörleri gelişimini bırakmamalı. Her gün yeni bir şey ortaya çıkıyor. TFF'nin başlattığı yeni uygulaması e-bilgi'de istediğiniz zaman şifreyi girdiğinizde sakat oyuncuyu hemen bulabiliyorsunuz."

"YENİLMEK KOLAY, YENMEK OLAY DEMİŞTİM"
Hücum anlayışıyla ilgili yorum yapan Terim, "Bu anlayışı kafama koyduğumda '70 yıldır yenilmişiz, yenilmek kolay yenmek olay' demiştim. Arkadaşlar ben bu sistemi değiştireceğim.' Bülent Ünder biraz garanticidir. Bana '2 sene şampiyon olmuşsun, 5 puan öndesin' demişti. Ben Bülent burası için bu yeterli ama Avrupa için yeterli değil dedim. 3-5-2'lik sistemi tersinden 2-5-3 yaptık. Popescu zeki oyuncuydu. Biz bunu oynayabilir miyiz dedim 'olur mitrer' dedi ve hemen başladık. Ogünden bu yana çalıştırdığım takımlardan bundan hiç vazgeçmedim" diye konuştu.

"DENEMEKTEN VAZGEÇMEYİN"
Her çalıştığı takımda hücum oyunundan vazgeçmediğini vurgulayan Terim, "1986-87 Ankaragücü ilk göz ağrım. Teknik direktörlüğe başladım ve oradan Göztepe, ondan sonra Milli Takım'da, burada söylediğimden geri adım atmadım. Hücum adına gelişimler sağladım. Neden antröner felsefesi diyorum. Eğer inanıyorsanız denemekten vazgeçmeyin. Geliştirmekten de vazgeçmeyin. Kariyerim hep başarılarla geçmedi, başarısızlıklarım da oldu. Ama vazgeçmedim. İtalyan, Belçika, Hollanda takımları diyorlar. Ben Türk takımının antrenörüyüm. Sene 2015 değil, 1988. Sadece Ali Sami Yen'de değil dışarıda da aynısını oynadık. Demek ki, sevk ve idarede felsefenizi, oyun anlayışınızı beraber çalışacağız arkadaşınızı, gelişmeyi çağdaş değişimlere ayak uydurmak zorundasınız. Daha da önemlisi karar alıp uygulamaktır. Karar almak çok basit değlidir. Kulübede bir saniye de kararları çok aldık. Antrenör karar almalıdır ve bunu uygulamalıdır" ifadelerini kullandı. 

"GÜZEL OYNARSANIZ ALICI BULURSUNUZ"
Çalıştığı dönemlerden örnek vermeye devam eden Fatih Terim, "Dar alanda oynamak isteyen, topu kaptırdığında veya kazandığında ani reaksiyon gösteren bir takım vardı. Belki o gün ismi konmadı. Ama bunu yadsıyamayız. Bazı takımların oyunlarını çok seviyoruz. Örnek de alıyoruz. Ama Türk futbolcular ogün bunu bir Türk antrenörle yapmaya çalıştı. Ben bu felsefeden geri adım atmadım. Felsefem güzel oyundu. Güzel oynarsanız sonunda bir alıcı bulursunuz. Yok bu oyunu nasıl olursa olsun kazanayım, 10 kişiyle savunma yapayım derseniz, bunun çok fazla alıcısı olmaz" dedi. 

"GÜZEL OYNAYAN KAZANIR"
Teknik direktörlere tavsiyelerini devam eden Fatih Terim şöyle konuştu, "İnsanlar bulunduğu takımlarda yapacağının en büyüğünü yaparlar. Felsefeleri varsa o takımı kendi takımı yaparlar. Bunun örneğini Anadolu'daki takımlarda yapıyorlar. Oynamayı amaçlayın. Bir gün mutlaka kazanacaksınız. 10 kişi topun arkasında. Güzel. Hiç itirazım yok. Nerede? Kendi sahasında. Ama rakip sahada 10 kişi olabilir mi? Evet. Amaç nedir burada. Ya zayıf bir takımım bekleyeyim ki; kontra atak yapayım ki bu günümüzde çok büyük bir silah. Şunu unutmayın, güzel oynayan kazanır. Futbol değişiyor. Herkes gelmeli, o pozisyonlarda vazifelerini yapmalı. Ama siz kafa yormalısınız. Çok yetenekli bir oyuncuyu dinamo intizamı içerisinde gidip getirirseniz dönüşte iktisatlı olabilir mi? Bu Hagi, Sergen olabilir.

1994'te Amerika'ya Dünya Kupası'na gittim. Dönüşte orada yeni çıkanları anlatmaya geldik. Antrenörler 'yenilik nedir?' diye sordular. Ben, 'Yetenekli addettiğimiz oyuncuların da diğer oyuncular kadar mücadele etmesidir' dedim. Örnek olarak da Bergkamp'ı verdim. Günümüzde de Arjen Robben'i veya Ronaldo'yu örnek veriyoruz. Artık dünya yetenekli oyuncuların da diğer oyuncular kadar koşmasını istiyor. Her şey koşmak mıdır? Hayır, doğru koşmak önemli ve bu da futbolun içinde olmalıdır."

Sistem, taktik ve stratejide oyun içerisinde gelişimler olduğunu vurgulayan Fatih terim, "Oyuncuların tipi de değişiyor. Çabuk düşünen, gelmeden düşünen oyunculara ihtiyacı var. Futbol topun bizde ama ayakta fazla kalmamasını istiyor. Yani geldim, baktım, düşündüm, seçtim diyenleri istemiyor. Sağ bekin, sol bekin artık ismi de görevleri de değişti. Hücum beki oldu. Eskiden, stoperler 'kafa vursun kafi' zihniyeti varken, oyunu orada başlatma adına top kullanması mecburi oldu. Taktik anlayış sizin en önemli silahlarınızdan biri olmalıdır. Önce sisteminiz sonra taktiğiniz. Size tavsiyem numaralara 4-4-2, 3-5-2'ye bağlı kalmayın" tavsiyerelerinde bulundu. 

"FUTBOLDA HER ŞEY ÇALIŞMADIĞINIZ YERDEN ÇIKAR"  
Oyuncudan göstermedikleri bir şeyi isteyemeyeceklerini vurgulayan Terim, "Futbol zaten sürprizler oyunu olduğu için çalışmadığınız yerden çıkacaktır. Bazı maçlar çok coşkulu, çok mücadeleli, antrenör eli değmiş maçlar var. Arkadaşlar bir felsefe ve oyun anlayışınız var. Ama mümkünse çeşitlilik getirin. Bir oyun istemediğiniz gibi gidebilir. Bunun için değişikliklere ihtiyaç var. Bazı takımlar öğle bir kalıp koyar ki bunun bir santim dışına çıkmaz. Maçın sonlarına doğru geridesiniz, dışarı çıkmayacak mısınız? B, C, D planının olmalı. Yeni bir şey aramaktan, risk almaktan kaçınmayın. Bu direk felsefeyle ilgili bir şey" dedi.

"11 YETENEKLİ OYUNCU KOYARIM"
Oyuncuların yetenekli olması gerektiğini dile getiren Fatih Terim, "Çeşitli mevkilerde oynayabilecek değişik meziyetlerde oyunculara ihtiyaç var. Daha çok koşan, daha hızlı koşan oyunculara ihtiyaç var. Eğer mümkünse, kaleci de dahil 11 tane de yetenekli oyuncu koyarım. Onların da diğer oyuncular gibi oynamasını sağlar isek büyük başarılar sağlarız. 'O bunu yapamaz, bu mevkide oynayamaz' devri kapanmıştır.  Kimse, anasının karnından o mevkiide doğmadı. Herkes, her mevkiide oynayacak. Bu olmaşsa bu oyuncunun değil antrenörün zaafıdır. 4-4-2'yi koydunuz. Bir oyuncu bir dakika sonra geldi oldu 4-3-3, bir dakika sonra beki orta sahaya koydunuz oldu mu 3-5-2. Takımınızı gerek antrenör gerek maçta iyi organize etmelisiniz. Minumum 2-3 varyasyon geliştirmelisiniz" ifadelerini kullandı. 

"ONLAR KADAR DİSİPLİNLİ DEĞİLİZ"
Türk antrenörünün, teknik direktörünün hiçkimseden aşağı kalır tarafı olmadığını dile getiren Terim, "Fiorentina'da bizim Riva kampımız gibi bir yer vardı. Bizim antrenmanımıza kursiyerler geldi. Bizim 35 kişilik ekibimizi alkışlarla ayrıldılar. Türk olmaktan gurur duyuyoruz. Onlar kadar avantajlı olmamamıza rağmen bir şeyler yapabiliriz. Becerikli, kabiliyetli, yetenekliyiz ama çalışmaya gelince onlar kadar disiplinli değiliz. 32 yaşında antrenörlüğe başladım. Her oyuncunun muhakkak bir eksiği vardır. Oyuncuya özel antrenör lazım. Bir tip oyuncu vardır kovsanız gitmez. Takımızını bu şekile sokmak zorundasınız. Futbolu bıraktım hiç sol ayağımı kullanmamışım, sağ ayağımın dışını kullanmışım. Keşke biri sol ayağımı kullanmam konusunda da uyarsaydı" diyerek Türk teknik direktörlerine göndermede bulundu.


"DÜNYANIN HER TAKIMIYLA BAŞA ÇIKARIZ"
Bir ülkenin DNA'sının futboluyla doğru orantılı olduğunu dile getiren Fatih Terim, Bazı kuzey ülkelerine bakıyorsunuz dünyanın en rahat insanları. Siz oyuncularınıza, 'Biraz yavaş top sizde kalsın' diyorsunuz tepki alıyorsunuz. Ben tempolu bir futbol oynatma düşüncesinde oldum. Bunların büyük bir bölümünü yerine getirdim. Bizim insanımızın DNA'sı böyle. Her işte bir an evvel yapalım, olsun diye düşünüyoruz. Ben de mümkün mertebe kaleden uzakta oynayalım diye düşündüm. Euro 2008'e giderken Aerikalı bir arkadaş aldık ekibe. Kor dediğimiz hayati organların gelişmesinin futbolda önemli olduğunu göstermek isdedik. İlimi-bilimi hiçbir zaman yanımızdan ayırmadık. Ogün buzun içerisindeki fıçıları ısmarladığımızda şaşırdılar. İlk gün bir dakika girilmesi istendiğinde oyuncular tepki gösterdi. Turnuva biterken yorgunluklarımızı en çabuk alan o sistemden oyuncular 15 dakika içinden çıkmak istemedi. Futbol her saniye gelişiyor. Biz teknik adamlar olarak dünyanın her takımıyla başa çıkarız. Ancak bu cümlenin altını da doldurmak lazım. Bu da bilgilerinizi her saniye gelşitirmekle futbola konsantre olmala olur. Kazanmak önemli; ama kazanırken bir sonrayı da düşüneceğiz. Futbol sonuçta başarı oyunu ama başarıya giden yok da kolay pes etmeden çok çalışarak olabilir, başka türlü olmaz" vurgusunu yaptı. 

BESYO'LARLA İŞBİRLİĞİ
Bazı şeyleri zorlaştıracaklarını kaydeden Terim, "Ben kurslarda bazen ders veriyorum. İyiyle kötüyü aynı kefeye koyamayız. Benle en iyi arkadaşım Mustafa (Denizli). Şimdi ben beş dakika sonra o takımı çalıştırabilir. Futbolun doğasında var. Hep güçlü ve birikimli olmak zorundasınız. Riskleri almak zorundasınız. Türkiye Futbol Fedrerasyonu olarak yaptığımızı anlatamamak gibi bir sıkıntımız var. UEFA'ya 15-20 tane antrenör gönderdim. Grass Roots diye bir uygulama var. Karnesi iyi olan arkadaşları gönderip UEFA'daki arkadaşı aradım. Hatta bir tanesi inanmadı ben de şuyum diyerek yüzüme telefonu kapattı. Sonra tekrar arayıp kendimizi tanıttım da inandı. Bizim için üniversitelerle işbirliği büyük önem taşıyor. BESYO yetkilileriyle görüşeceğiz, yeni kurallar koyacağız. BESYO'larla işbirliğine gideceğiz. Farkınıza varın, sizler önemli insanlarsınız" dedi.

 

Sayfa Yükleniyor...