TÜRK FUTBOLUNDA 2013

Türk futbolu oldukça hareketli bir seneyi geride bıraktı. 2011 ve 2012’ye damga vuran şike sürecinin artçıları 2013’te de hissedilirken, Galatasaray’ın duble şampiyonluğu, Fenerbahçe’nin Avrupa’daki yürüyüşü, büyük kulüplerdeki kongreler ve teknik direktör değişiklikleri yılın öne çıkan olaylarıydı.

NTV Spor 20.12.2013 - 16:56
TÜRK FUTBOLUNDA 2013

 
CEM DURAK - Türk futbolu oldukça hareketli bir seneyi geride bıraktı. 2011 ve 2012'ye damga vuran şike sürecinin artçıları 2013'te de hissedilirken, Galatasaray'ın duble şampiyonluğu, Fenerbahçe'nin Avrupa'daki yürüyüşü, büyük kulüplerdeki kongreler ve teknik direktör değişiklikleri yılın öne çıkan olaylarıydı.
 
KIŞ ÇİLEKLERİ
Ara transfere Galatasaray damgası
2013'e lider giren Galatasaray, devre arasının da en hareketli takımıydı.
 
Son şampiyon unvanıyla başladığı sezonun ilk yarısını zirvede kapatmasına rağmen sarı kırmızılılar kadrosunu dünya yıldızlarıyla takviye etti.
 
Ocak'ın son, Şubat'ın ilk günleri AtaTürk Havalimanı adeta sarı-kırmızıya boyandı.
 
Galatasaraylılar önce Wesley Sneijder coşkusu yaşadı. Yaklaşık 3 hafta sonra bir başka dünya yıldızı Didier Drogba Yeşilköy'de Galatasaraylıları selamladı.


 
 
Ezeli rakiplerinden Fenerbahçe Emre Belözoğlu, Pierre Webo ve Reto Ziegler'le kadrosunu güçlendirirken Beşiktaş ise Mamadou Niang, Dentinho, Gökhan Süzen ve Sinan Kurumuş takviyeleri yaptı.


 
 
ASLAN DEVLER LİGİ'NDE KÜKREDİ
12 yıl sonra çeyrek final
Bir önceki sezonun şampiyonu olarak Şampiyonlar Ligi'ne direkt gruplardan katılan Galatasaray'ın yolculuğu sancılı başlamıştı. İlk maçından sadece 1 puan çıkaran sarı kırmızılılar daha sonra üst üste 3 maçını da kazanıp 2. tura çıkmıştı. Rakip Alman futbolunun köklü kulüplerinden Schalke'ydi. 20 Şubat akşamı Türk Telekom Arena'da Burak'ın golüyle öne geçen temsilcimiz 90 dakika sonunda istediğini alamadı ve 1-1'lik skorla Almanya'ya dezavantajlı gitti.
 
Kötü senaryo Gelsenkirchen'de de Schalke'nin ilk golü kaldığı yerden başladı.
 
Ancak Aslan'ın pes etmeye niyeti yoktu. Diriliş ateşini Hamit Altıntop'un füzesi yaktı. Devre sonunda Burak Yılmaz, golüyle turu müjdeleyen isimdi.
 
İkinci yarıda büyük bir Schalke baskısı vardı. Bastos'un golü endişe verse de son noktayı Umut Bulut Schalke için geri dönülemez noktada; son dakikada koydu.

Galatasaray en büyük arenada 12 yıl sonra baharı görmüştü. Bu seferki rakip daha da tanıdıktı. Sarı kırmızılılar 2001'de çeyrek finalde elendiği Real Madrid'le bir kez daha karşı karşıyaydı. O yıl umutların bittiği Santiago Bernabeu'da yine 3-0'lık aynı skor, yine hüzün vardı.


 
 
Türk Telekom Arena'da artık hedef prestij ve Devler Ligi'ne en azından galibiyetle veda etmekti. Rövanşın ilk yarısında da Real Madrid üstünlüğü vardı.

Ancak ikinci yarıda sahaya bambaşka bir Galatasaray çıktı. Dalga dalga Real Madrid kalesine giden sarı-kırmızılı takım 15 dakikada 3 gol bulunca bir mucizenin eşiğine gelinmişti.
 
Ancak gerisi gelmedi. Panik halinde savunmaya çekilen Real Madrid, temsilcimize başka şans tanımadı ve Ronaldo'nun son dakika golü skoru belirledi. Galatasaray unutulmaz bir zafer gecesiyle Şampiyonlar Ligi'ne veda ediyordu.
 

 
 
FENERBAHÇE'DEN TARİHİ BAŞARI
UEFA'da final kaçtı
Türk futbolu Avrupa'da tam 13 yıl sonra Mayıs'ı gördü. Avrupa Ligi'ndeki temsilcimiz Fenerbahçe ilk tur grubunu lider bitirdikten sonra 2013'e Belarus ekibi Bate Borisov eşleşmesiyle başladı. İlk ayakta iklim nedeniyle zaten zor olan şartlar henüz 4. dakikada Meireles'in takımını 10 kişi bırakmasıyla daha da zorlaşmıştı. Ancak temsilcimiz 0-0'lık avantajla İstanbul'a döndü. Saracoğlu'nda rakibini Cristıan'ın penaltısıyla yenen sarı lacivertliler tur atladı.

3. turda bir başka doğu Avrupa temsilcisiyle eşleşti Fenerbahçe. Çek Cumhuriyeti'ndeki ilk maçta Webo'nun golü Viktoria Plzen'in şansını büyük ölçüde bitirdi.

Rövanşta son dakikalar sıkıntılı geçse de Salih Uçan'ın golü ve 1-1'lik skorla tur atlayan taraf Fenerbahçe oldu.
 
Rakip bu kez daha zorluydu. Çeyrek finalde İtalya'nın köklü ekiplerinden Lazio çıktı Fenerbahçe'nin karşısına. Kadıköy'deki ilk maçta rakip ikinci yarının başında 10 kişi kalınca temsilcimizin işi kolaylaştı. Son bölümlerde artan baskı 2 gol getirince yarı final yolu büyük ölçüde açılmış oldu.

Roma'da da kontrol Fenerbahçe'deydi. Lulic'in 60. dakikadaki golüyle umutlanan İtalyanlar'a son darbeyi Caner Erkin vurdu.

Amsterdam artık 180 dakika uzaklıkta, final yolunda son engel Portekiz devi Benfıca'ydı. İlk maçta rakibinin etkili silahlarını susturan Fenerbahçe, Egemen Korkmaz'ın golüyle final yolunda önemli bir adım atıyordu.

1 hafta sonra Estadio Da Luz'da ilk dakikalar kabus gibiydi. Benfica Gaitan'la erken bir gol bulsa da temsilcimiz oyunu dengeledi. Hollandalı Kuyt da, memleketine giden yolu penaltıdan açtı.

İlk yarı bitmeden Cardozo ile bir gol daha bulan Benfica yine umutlandı. Ancak asıl belirleyici olan Selçuk Şahin ve Gökhan Gönül'ün sakatlanarak çıkmaları oldu. 66. dakikada Paraguaylı bir kez daha sahnedeydi ve Amsterdam biletini Fenerbahçe'nin elinden aldı.
 
Galatasaray'dan sonra Avrupa'da ikinci bir Türk takımının final oynamasına çok az kalmıştı fakat umutlar bir başka Mayıs'a ertelendi. Buna karşın Fenerbahçe kulüp tarihinin en büyük başarısını kazanmanın gururu, Aykut Kocaman ve öğrencilerinindi.


 
ŞAMPİYON DEĞİŞMEDİ
Galatasaray duble yaptı

Spor Toto Süper Lig'in ilk yarısını Beşiktaş'ın 3 puan önünde lider kapatan Galatasaray ikinci yarıda da rakiplerine aman vermedi. Sarı kırmızılılar Sneijder ve Drogba ile güçlendirdikleri kadrosuyla Fatih Terim önderliğinde üst üste ikinci şampiyonluğuna imza attı. Bitime 2 hafta Türk Telekom Arena'da Sivasspor karşısında alınan 4-2'lik galibiyet Galatasaray'a tarihinin 19. şampiyonluğunu getirdi.
 
2012-2013 sezonu şampiyonluğu Galatasaray'a yeni ünvanlar da getirdi. Sarı kırmızılı kulüp şampiyonluk sayısında ezeli rakibi Fenerbahçe'yi geride bırakırken, 34 haftanın 32'sini zirvede geçirerek ligde bir sezondaki liderlik rekorunu kırmayı da başardı.
 

 
FENER KUPAYI ÖZLEMİŞ
Üst üste ikinci zafer

Kuşkusuz en büyük hedef ve istek Avrupa'daydı ama Fenerbahçe Mayıs ayını kupasız kapatmadı. Sarı lacivertliler bir önceki sezon 29 yıllık hasretine son verdiği arenada yine finaldeydi. Ankara 19 Mayıs Stadı'ndaki Ziraat Türkiye Kupası finali ezeli rakipler Trabzonspor ile Fenerbahçe'yi karşı karşıya getirdi. Maçın başında Moussa Sow'un golüne bordo mavililer cevap veremeyince kupa sarı lacivertli futbolcuların elinde yükseldi.
 

 
 
Lig, Avrupa ve kupa olmak üzere 64 maçlık yorucu serüvenin sonunda üst üste ikinci, toplamda 6. kez Türkiye Kupası, Fenerbahçe'nin müzesine gitmiş oldu.

TRABZON'DA KAN DEĞİŞİMİ
Yeni Başkan Hacıosmanoğlu

Trabzonspor için 2013 iyi başlamamıştı. İlk yarıyı 9. sırada kapattıktan sonra büyük umutlarla girilen ikinci yarıda da istenen çıkış yakalanamadı. İlk giden Teknik Direktör Şenol Günel oldu. 2009-2010 sezonunun 15. haftasında 4. kez bordo mavililerin başına gelen deneyimli teknik adam, Elazığspor yenilgisi sonrası istifa etti.
 
Güneş'in yerine gelen Tolunay Kafkas da çare olamadı. Taraftar tepkisi her geçen hafta artınca başkan Sadri Şener Olağanüstü Genel Kurul kararı aldı. 
 
26 Mayıs'ta delegeler sandık başına gitti. Sadri Şener'in yeniden aday olmadığı seçimde rakipleri Muharrem Usta, Metin Atasoy, Emre Aksoy ve Hakan Kulaçoğlu'nu geride bırakan İbrahim Hacıosmanoğlu Trabzonspor'un yeni başkanı oldu.
 
İbrahim Hacıosmanoğlu göreve hızlı başladı. Seçildiğinin ertesi günü mevcut Teknik Direktör Tolunay Kafkas'la yollar ayrılırken, takımın başına 1461 Trabzon'un çalıştırıcısı Mustafa Reşit Akçay getirildi.
  
F.BAHÇE'DE BİR DÖNEMİN SONU
Kocaman gitti, Yanal geldi

Mayıs ayında Avrupa Ligi'nde yarı final oynayan, Türkiye Kupası'nı müzesine götüren Fenerbahçe aynı ay içinde şok bir ayrılık yaşadı. Bu başarıların mimarı Teknik Direktör Aykut Kocaman bu kez dönmemek üzere gitti. Devre arasında takımın kötü gidişatından dolayı istifa eden, ancak yönetim ve futbolcuların ısrarları sonucu görevine geri dönen Kocaman, sezonun bitmesiyle birlikte yeniden istifa etti.
 

 
 
3 yıllık Aykut Kocaman döneminin sona ermesinin ardından arayışlara başlayan sarı lacivertli yönetim, 1 ay süren görüşmeler sonunda yine yerli isimde karar kıldı. Sezonu Eskişehirspor'da tamamlayan Türk futbolunun deneyimli çalıştırıcılarından Ersun Yanal, Fenerbahçe'nin yeni teknik direktörü oldu. Yanal ile Haziran ayının sonunda 1 yıllık sözleşme imzalandı.

YENİ MODEL KARTAL
Özen-Bilic ortaklığı

Sezonun sona ermesiyle Beşiktaş'ta daha geniş çaplı bir revizyon yaşandı. Feda sezonunda gelen üçüncülük yönetimi memnun etmedi ve Samat Aybaba'ya ‘veda' dendi.



 
Yönetim, teknik direktör yerine ilk iş olarak Futbol Direktörü buldu. Futbolu profesyonel birine emanet etmek isteyen Başkan Fikret Orman ve ekibi, 2002-2008 yılları arasında Fenerbahçe'de antrenörlük yapan, Polatlı Bugsaşspor'ı iki yıl çalıştıran ve son olarak NTV Spor'da yorumcu olarak görev yapan Önder Özen'i kulübün futbol direktörü yaptı.
 
Sırada takımın patronunu bulmak vardı. Yaklaşık 1 ay süren arayışlar sonunda slaven Bilic'te karar kılındı. Hırvatistan Milli Takımı'ndaki başarılarıyla adından söz ettiren, ancak ilk kulüp deneyiminde Lokomotiv Moskova'da başarısız bir sezon geçiren genç Hırvat hoca, 3 yıllığına Beşiktaş'ın teknik direktörü oldu.


 
 
ORMAN'LA DEVAM
Adalı ile girdiği yarışı kazandı

Beşiktaş Kulübü'nde yapılan başkanlık seçiminin galibi bir kez daha Fikret Orman oldu. İki başkan adayının yarışında Fikret Orman, 3663 oy alarak 1977 oy alan Serdal Adalı'nın önünde yer aldı ve 3 yıl daha kulüp başkanı oldu. Orman, açılan tüm sandıklarda da rakibi Serdal Adalı'ya üstünlük sağlamayı başardı. 
 

 
BEŞİKTAŞ'A YENİ STAT
İnönü Stadı tarihe karıştı

Haziran ayı, Türk futbolunda bir dönemin kapandığı aydı. 27 Kasım 1947'de nefes almaya başlayan futbolumuzun ilk büyük futbol mabedi İnönü Stadı'nın yıkımına 2 Haziran'da başlandı.
 

 
Yıllar süren bürokratik işlemler ve görüşmelerin sonrasında sezonun bitimiyle birlikte tüm izinler alındı ve Beşiktaş Başkanı Fikret Orman düzenlenen törende dozere binerek yıkım işlemlerini başlatan ilk darbeyi vurdu.
 
Kasım ayında hafriyat işleri biten ve 2014'ün Eylül ayınan yetişmesi planlanan yeni stadın adının Vodafone Arena olacağı açıklandı.
 

 

UEFA'DAN KÖTÜ HABER
F.Bahçe ve Beşiktaş'a men

Son 2 yılda Türk futbolunun en önemli gündem maddesi olan şike davasının avrupa ayağı kötü haberle kapandı. 
 
10 Haziran'da UEFA, Beşiktaş ve Fenerbahçe'yi Disiplin Kurulu'na sevk etti. 2 haftalık bekleyişin ardından UEFA Disiplin Kurulu, kararını açıkladı. Beşiktaş'a 1, Fenerbahçe'ye 2+1 yıl Avrupa kupalarından men cezası çıktı.
 
İki kulüp konuyu UEFA Tahkim Kurulu'na taşıdı.
 
UEFA Tahkim Kurulu, 15 Temmuz'da itirazları karara bağladı. Kurul, Beşiktaş'a verilen 1 yıl men cezası onarken, Fenerbahçe'nin 2+1 yıllık cezasının +1 yılı kaldırıldı ve ceza 2 yıla çevrildi.


 
 
Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin bundan sonraki durağı Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi, yani CAS oldu. Bu sırada sürpriz bir gelişme yaşandı. UEFA ve kulüpler arasında CAS'ta hızlı yargılama konusunda anlaşmaya varılınca iki takım da Avrupa'da yoluna devam etti.
 
Ancak Şampiyonlar Ligi önelemesinde Arsenal'e elenmesine rağmen Avrupa Ligi'nde yoluna devam edecek Fenerbahçe ve Tromsö'yü eleyip Avrupa Ligi gruplarına katılma hakkı kazanan Beşiktaş için son darbeyi CAS vurdu. Mahkeme iki kulüp için de verilen men cezalarını onayladı.


 
‘ŞAMPİYON' YİNE ‘SÜPER'
Süper Kupa Galatasaray'ın

Türk futbolunun sezon öncesi klasiği ezeli rakipleri karşı karşıya getirdi. 2012'de olduğu gibi Süper Kupa'yı kazanmak için yine Galatasaray ile Fenerbahçe sahaya çıktı. Adres bu kez Kayseri Kadir Has Stadı'ydı.
 
Bir önceki sezonun Süper Lig şampiyonu Galatasaray ile Türkiye Kupası sahibi Fenerbahçe'nin 90 dakikalık mücadelesinden gol sesi çıkmadı ve uzatmaya gidildi. Bruno Alves'in kırmızı kart görmesiyle 63. dakikadan itibaren 10 kişi oynayan rakibi karşısında Galatasaray 99. dakikada Drogba'nın golüyle sahadan 1-0 galip ayrıldı.
 
Sarı kırmızılı ekip böylece üst üste ikinci, toplamda üçüncü kez mutlu sona ulaştı. Geçen sezonun rövanşını rakibine vermeyen Galatasaray bu kupayı en çok müzesine götüren takım unvanını da eline geçirdi.

YENİ KADROLAR YENİ HEDEFLER
2013-2014 sezonu başladı

Yaz ayları önceki yıllara oranla daha sessiz geçti.
 
Şampiyon Galatasaray, Lille'den Aurelıen Chedjou ile başladığı transfer döneminde kiralık olarak kadrosunda bulunan Umut Bulut ve Felipe Melo'nun bu kez bonservislerini de aldı. Yurt içinden sadece Sivassporlu Erman Kılıç'ı kadrosuna dahil eden sarı kırmızılılar, uzun süren sol kanat arayışlarında U-20 Dünya Kupası'nda parlayan Portekizli Bruma'da karar kıldı. 19 yaşındaki yıldız adayı, 10 milyon euro ile Galatasaray'ın en çok para döktüğü isimdi.
 
Transfer sezonunda en çok para harcayan takım ise Fenerbahçe oldu. Transferin açıldığı haziran ayına hızlı giren sarı lacivertliler 16 gün içinde Eskişehirspor'dan Alper Potuk, Zenit'ten Bruno Alves, Bayer Leverkusen'den Michal Kadlec ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden Samuel Holmen'e imza attırdı. Assolist ise 2 sezonluk ayrılığın ardından Emmanuel Emenike'ydi. Fenerbahçe şike soruşturması sürecinde 10 milyon Euro'ya sattığı Nijeryalı golcüyü bu kez 13 milyon euro ödeyerek Spartak Moskova'dan geri aldı.


 
Mali sorunları kısmen atlattıktan sonra Beşiktaş'ın genel stratejisi kulübeyi zenginleştirmek oldu. Ezeli rakipleri gibi ses getiren isimlere yönelmeyen siyah beyazlılar, Günay Güvenç, Gökhan Töre, Pedro Franco, Ömer Şişmanoğlu, Sezer Öztürk, Serdar Kurtuluş, Tolga Zengin, Michael Eneramo, Atiba Hutchinson, Roman Motta ve Kerim Frei'yı renklerine bağladı.
 
Trabzonspor, Florent Malouda ve Jose Bosingwa transferleriyle ses getirirken, Anadolu'ya da yıldız yağdı. Kasımpaşa'nın Ryan Babel, Sivasspor'un Cicinho, Utaka ve Djebbour, Bursaspor'un Sebastien Frey ve Taye Taiwo, Gaziantepspor'un Artem Milevsky transferleri dikkat çekti.


 
Yoğun tempoda geçen hazırlık döneminin ardından 16 Ağustos'ta Cüneyt Çakır'ın Antalya'da çaldığı düdükle Türk futbolunun 56. sezonu başlamış oldu.

OLAYLI DERBİ
Beşiktaş-G.Saray maçı yarıda kaldı

Sezonun ilk derbisi 5. haftada Beşiktaş ile Galatasaray arasında oynandı. Sezona 4'te 4 yaparak iyi başlayan Beşiktaş ile Şampiyonlar Ligi'ndeki 6-1'lik Real Madrid hezimetiyle çalkantılı günler yaşayan Galatasaray'ın mücadelesi merakla bekleniyordu. 76 bin kişi Atatürk Olimpiyat Stadı'nda yerini alarak tarihi bir rekora imza atarken, 76 binin içindeki küçük bir grup tüm güzellikleri gölgeledi.



 
Uzatma anlarında Galatasaray 2-1 öndeyken Melo'nun kırmızı kart görmesi sonrası olaylar patlak verdi. Tribünden atlayarak sahaya giren onlarca kişi derbinin yarıda kalmasına sebep oldu. Hakem Fırat Aydınus'un tatil ettiği maç 3-0 hükmen Galatasaray lehine tescil edilirken, Beşiktaş'ın sahası 4 maç kapandı, Teknik Direktör Slaven Bilic de 3 maçla cezalandırıldı. Maç öncesi yaşanan güvenlik zaafiyeti, olayların kimin başlattığı, sonrasında gözaltına alınanların serbest bırakılması sıkça tartışıldı ancak olan yine futbola oldu.

G.SARAY-TERİM-TFF ÜÇGENİ
Taşlar yerinden oynadı

Türk futbolunda yıla damgasını vuran olay Ağustos ayının son günlerinde patlak verdi. Galatasaray Gaziantepspor'la sezonun ilk maçına çıktıktan 1 gün sonra bu sezonki kaderini belirleyecek gelişmenin işaret fişeği yandı. Dünya Kupası grup elemelerinde alınan kötü sonuçların ardından 20 Ağustos'ta A Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı ile yollar ayrıldı. Aynı günün akşamı Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ı arayarak Fatih Terim'le görüşmek için izin istedi. Ertesi günün sabahı Terim, Demirörenler'in evindeydi.


 
Taraflar anlaştı, Terim'in Mayıs ayına kadar Milli Takım'ın başına geçmesi kararı alındı. İstinye'deki Federasyon binasında atılan “formalite” imza bir son değil, özellikle Galatasaray adına çalkantılı günlerin başlangıcıydı. 
 
Sarı kırmızılı kulüp camiadaki tedirgin havayı dağıtmak adına 3 Eylül günü Terim'in sözleşmesinin 2 yıl uzatıldığını duyurdu. 4. haftadaki Antalyaspor maçı sonrası Fatih Terim'in açıklamaları ise kafa karıştırıyordu: “Birilerinin içi rahat etsin ya da etmesin diye de imza atacak halim yok”
 
Kazanılan Beşiktaş derbisi sonrası Ünal Aysal'ın sadece oyunculara yönelik tebrik mesajı ve basına yansıyan SMS krizi perde arkasındaki çatlağın gün ışığına çıkan kısımlarıydı. Derbinin ertesi sabahı Başkan Aysal'ın bir sponsorluk anlaşmasında yaptığı “48 saat içinde neticelenecek. Şu ana kadar aramadık ama gerekirse yeni hoca bulabiliriz” şeklindeki açıklamalar yolun sonuna gelindiğinin habercisiydi.
 
Bu açıklamanın üstünden henüz bir kaç saat geçmişti ki; ayrılık Galatasaray'ın resmi internet sitesinden duyuruldu. 2 Süper Lig şampiyonluğu, 2 Süper Kupa ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final sığan 3. Terim dönemi sona ermişti. Tecrübeli hoca, tesislerden taraftarların yoğun sevgi gösterisiyle ayrılırken, gözleri dolu doluydu...


 
Süreç boyunca hiç konuşmayan Terim, 31 Ekim'de düzenlediği basın toplantısında suskunluğunu bozdu: “Sayın Aysal'ın da ifade ettiği gibi çok açık bir iletişim problemi yaşadık. Bunu kabul ediyorum ve hiçbir zaman da reddetmedim. Ben derdimi başkanla birebir konuşmayı istedim. Kapısından çıktıktan sonra konuşulanları internet siteleri, sosyal medyadan veya televizyonlardan öğrenmeyi tercih etmedim. Madem Galatasaray kültüründen ve değerlerinden bahsediyoruz, antrenmanı bitirip teri soğumadan odasına giden hocasına işine son verildiğini basın yoluyla bildiren, Galatasaray markasıyla yayın yapan televizyon kanalımızda aynı dakikalarda hayal mahsulü bir anlaşmanın haberini veren, evime bildirimde bulunmak için noter gönderen bir anlayış, benim 40 yıldır Galatasaray'da gördüğüm ve öğrendiğim bir uygulama değildir. ‘Eleman' meselesi, yönetim değişikliği, Albayrak ve Dürüst'ün ayrılışı, Mersin İdmanyurdu maçı sonrası TFF ziyaretimde konuşulanlar, aylar öncesinden başlayan yeni hoca isimleri, maç öncesi primin futbolcularla görüşülmesi, sadece futbolcuların kutlanması, emeği geçen hiçbir insanın kutlanmaması ve daha neler neler. Her zor durumda, bana ihtiyaç duyulan ve çağrıldığım her anda koşulsuz, hiç sorunsuz elimi ve gövdemi taşın altına sokmaktan geri kalmadığım Galatasaray Kulübü'nde bana yaşatılanlardan dolayı bazılarına hakkımı helal etmiyorum.”


 
 
GALATASARAY'DA YENİ DÖNEM
Terim'in yerine Mancini

Galatasaray yönetimi Terim depremi sonrası dünyaca ünlü bir teknik adamı takımın başına getirdi. Şampiyonlar Ligi'ndeki Juventus deplasmanından 2 gün önce takım İtalyan çalıştırıcı Roberto Mancini'ye teslim edildi. Teknik direktörlük kariyerinde Inter ve Manchester City ile şampiyonluklar yaşayan Mancini ile 3 yıllık sözleşme imzalandı.
 
BİR TURNUVA DAHA KAÇTI
Milli Takım, Dünya Kupası'na gidemedi

7 Eylül 2012'de Amsterdam Arena'da başlayan Dünya Kupası umudu, 15 Ekim'de Şükrü Saracoğlu Stadı'nda son buldu. A Milli Takım, Abdullah Avcı ile çıkılan yolda ilk 6 maçta sadece 2 galibiyet alınca genç çalıştırıcıyla yollar ayrıldı. Eleme grubunun tamamlanmasına 4 maç kala takımın başına geçen Fatih Terim'le birlikte heyecan ve umutlar yeniden yükseldi. Üst üste alınan Andorra, Romanya ve Estonya galibiyetleriyle Brezilya yolu aydınlanmıştı.
 
Son maçta Hollanda karşısında alınacak galibiyet, Milliler'i grup ikincisi olarak play-off'a atacaktı. Ancak geçmiş kayıpları telafi etmek mümkün olmadı. Şükrü Saracoğlu'nda Hollanda'ya 2-0 yenilen Türkiye, bir büyük turnuvanın daha dışında kalmış oldu.
 
BU KONGRE BAŞKA KONGRE
Yıldırım'dan Aydınlar'a ezici üstünlük

Fenerbahçe, Kasım ayında tarihi bir kongre süreci yaşadı. Başkanlık seçiminin yapıldığı Olağanüstü Genel Kurul'da yeniden adaylığını koyan Aziz Yıldırım'ın karşısındaki rakip Mehmet Ali Aydınlar'dı. Diğer adaylardan Hulusi Belgü, hakkındaki ihraç kararı kalkmadığı, Yamen Uzun da kongre günü yarıştan çekildiği için Aziz Yıldırım ile Mehmet Ali Aydınlar başbaşa kaldı. Alelade bir başkanlık seçiminden ziyade 3 Temmuz sürecinin iki kutbunda yer alan aktörler sahnedeydi ve sarı lacivertli camianın vereceği karar bu anlamda da önemliydi. Günler öncesinden basın toplantıları ve karşılıklı suçlamalarla yükselen tansiyon kongrenin ilk gününde kendini hissettirdi. İlk güne damga vuran olay 5. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla Başkan Aziz Yıldırım ve yöneticiler İlhan Ekşioğlu ile Şekip Mosturoğlu'nun "kötü şöhret sahibi olup olmadığı"nın oylanmasıydı. Kulüp tarihinde bir ilk niteliği taşıyan oylamanın sonucu seçime de ışık tutuyordu.


 
Seçim yarışı beklendiği gibi sonuçlandı. Öyle ki; Mehmet Ali Aydınlar resmi sonuçlar açıklanmadan tebrik için Aziz Yıldırım'ın yanındaydı. Yıldırım 9380 geçerli oyun 6821'ini alırken, aydınlar 2383 oyda kaldı. Tüm sandıklarda rakibine üstünlük kuran Aziz Yıldırım böylece yeniden Fenerbahçe'nin başkanı oldu.
 
Üyelere hitaben teşekkür konuşması yapan Aziz Yıldırım, yine 3 temmuz sürecine vurgu yapıyordu.


 
KUPADA YAPRAK DÖKÜMÜ
Devler ilk turda elendi

Son yıllarda sıkça tartışılan Türkiye kupası'nın azalan önemine dair tartışmalar yılın son günlerinde saha sonuçlarıyla bir kez daha gündeme taşındı. 4 büyüklerden üçü katıldıkları ilk tur olan 4. turda Ziraat Türkiye Kupası'na veda etti. Son şampiyon Fenerbahçe sahasında Fethiyespor'a, son finalist Trabzonspor deplasmanda Balıkesirspor'a, Beşiktaş da yine deplasmanda Bucaspor'a yenilerek kupaya erken havlu attılar. Galatasaray ise elenmenin eşiğinden döndü. Sarı kırmızılılar sahasında Gaziantep BŞB'yi penaltı atışlarıyla saf dışı bırakabildi.


 
2013'TE YİTİRDİKLERİMİZ
Türk futbolunun acı kayıpları

2013, Türk futbolunda ölümlerle anılacak bir sene oldu. Özellikle Fenebahçe Kulübü, sembol isimlerini birer birer toprağa gönderdi. Sarı lacivertli camiayı yasa boğan ilk isim Serkan Acar'dı. Kansere yenik düşen eski Milli futbolcu ve Kulüp Müdürü Acar, 64 yaşında hayatını kaybetti.
 
Birkaç ay sonra ikinci kara haber Selçuk Yula'dan geldi. Fenerbahçe tarihinde önemli yer tutan Yula, henüz 53 yaşında hayata gözlerini yumdu.
 
Her ölüm erken ölümdü ama Bursaspor için çok erken oldu. Takımın deplasmanda Orduspor ile oynadığı maçın ardından dönüş yolunda kalp krizi geçiren Başkan İbrahim Yazıcı, 3 gün kaldığı yoğun bakımdan çıkamadı. Bursaspor ve Türk futbol camiası Yazıcı'yı, 3 yıl önce şampiyonluk kupasını kaldırdığı stattan uğurladı.
 
Spor basını da 2 duayen ismini sonsuzluğa yolcu etti. Doğan Koloğlu ve Necmi Tanyolaç arkalarında eşsiz bir miras bırakarak aramızdan ayrıldı.
 
Beşiktaş'ın efsane kaptanlarından Nazmi Bilge, Galatasaray ve Milli Takım'ın eski futbolcusu Reha Eken, Fenerbahçe'nin "Mikro Mustafa" lakaplı unutulmaz futbolcularından Mustafa Güven, Beşiktaş eski yöneticisi Orhan Saka da 2013'te aramızdan ayrılan isimlerdendi.


 
 
AVRUPA MACERASI
G.Saray ve Trabzon tam yol ileri

Sezon başında Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın men edilmesiyle Avrupa kupalarında sadece 2 takımımız kalmıştı. Ancak hem Galatasaray hem de Trabzonspor bayrağa sıkı sıkı sarıldı.
 
Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde ortak yorum Galatasaray'ın işinin çok zor olduğuydu. Real Madrid ve Juventus'un olduğu grupta ikincilik için Galatasaray'a çok az şans veriliyordu. Öyle ki; ilk maçta ortaya çıkan 6-1'lik tablo umutları daha da kırdı.


 
Ancak önceki sezon olduğu gibi Galatasaray sonradan açıldı. İçerideki Kopenhag galibiyeti elzemdi, kritik puan Torino'da alındı.

Son haftaya Juventus, Galatasaray'ın 2 puan önünde ikinci sırada girdi. Anca son söz Türk Telekom Arena'da söylenecekti.
 
Maç zaten tarihiydi ama doğa, zafere giden yolu daha anlamlı kıldı. Yoğun kar yağışı nedeniyle maç yarıda kaldı. Ertesi güne randevu verildi. Şampiyonlar Ligi tarihinin ikinci gündüz maçı olabilecek en güzel sonla bitti.
 
Galatasaray Real Madrid'in ardında ikinci olarak üst üste 2 sezon devler arenasında gruptan eleme turlarına kalan ilk Türk takımı oldu. İtalyanların çileli yolculuğu ise kabusla bitti.


 
UEFA Avrupa Ligi'ndeki temsilcimiz Trabzonspor da Avrupa'daki yürüyüşünü 2014'e taşımayı başardı. Lazio, Legia Varşova ve Apollon'un olduğu grupta Trabzonspor'un bileğini bükebilen olmadı.
 
6 maç sonunda 14 puan toplayan bordo mavililer ilk kez yer aldığı Avrupa Ligi grup mücadelesinde adını lider olarak üst tura yazdırdı.
 
 

Sayfa Yükleniyor...