Derslerle dolu bir maç

Evet, kağıt üzerinde kolay görünen bir maçtı, Eskişehirspor maçı… Rakip 6 haftada 4 puan toplamış; son 3 maçını kaybetmiş, kadro yeterliliği çok tartışmalı, ekonomik kriz içinde bir takım.

NTV Spor 04 Eki 2015
Derslerle dolu bir maç

Evet, kağıt üzerinde kolay görünen bir maçtı, Eskişehirspor maçı… Rakip 6 haftada 4 puan toplamış; son 3 maçını kaybetmiş, kadro yeterliliği çok tartışmalı, ekonomik kriz içinde bir takım.

Nitekim tam da beklendiği gibi maç Beşiktaş için kolay geçti.

Özellikle ikinci golden sonra, ki dakika henüz 57'ydi. Eskişehirspor'un kaybedeceği bir şey kalmadığından kendi yarı sahasında büyük boşluklar bırakma pahasına hücuma yöneldi. Üstelik oyun disiplinini neredeyse tamamen terkederek…

Maçı izleyen herkesin ortak kanaati, farkın daha da açılacağıydı. Beşiktaş birbiri ardı sıra pozisyon buldu; Eskişehir defansını en az 5-6 kere 2'ye 3, 3'e 4 yakaladı. Son paslardaki beceriksizlik ya da “umursamazlık hali” farkın açılmasını engelledi.

“Kağıt üzerinde kolay” demiştik ya, hakikaten öyleydi. Ta ki 87. dakikada Gekas'ın golüne kadar… 4 dakika da uzatma, toplam 7 dakika Beşiktaş için bitmek bilmedi. (Kötü bir alışkanlığım var; sigara içiyorum, maalesef. Gekas'ın golünden sonra bir sigara yaktım. Çakmağın kapağını kapatmayı unutmuşum, gerginlikten. Kapak 7 dakika açık kalmış; gazı bitti.) Beşiktaş için maçı zora sokan Eskişehir'in maçı kurtarma isteği, direnci miydi? Hayır. Tek bir sebebi var: Beşiktaşlı oyuncuları tek kelimeyle laubaliliği, daha kötüsü rakibi küçümseyen itici tavrı… Bedelini son saniyede ödüyorlardı.

Eskişehir'in topu direkten döndü. Bu köşeyi okuyanlar bilir, ben Beşiktaşlıyım. Ama maç bittiğinde o topun kaleyi bulmasına zerre kadar üzülmeyecektim. Bir musibetin bin nasihatten evlâ olduğunu daha iyi idrak ederdi, Beşiktaş'ın fazlasıyla "havaya girmiş" oyuncuları.

Maç sonunda Şenol hoca soyunma odasında neler konuştu, bilmiyorum. Bu maçın taktik/teknik değerlendirmesini yaptığını sanmıyorum. Ya da bu konuda herhangi bir uyarıda bulunduğunu… Zaten gerek de yoktu. Söylenecek sadece şuydu: “Rakibine saygı duy! Maç bitmeden kazandığını sanma! Futbolda laubaliliğe yer yok! Aklınızı başınıza toplayın."