Hep ileri hep dikine

Beşiktaş’ın yeni transferleri merak ediliyordu. Kaleci ve iki stoper. Elbette, üçünün birden daha ilk maçta

NTV Spor 07 Şub 2016
Hep ileri hep dikine

Beşiktaş'ın yeni transferleri merak ediliyordu. Kaleci ve iki stoper. Elbette, üçünün birden daha ilk maçta forma giymesi beklenmiyordu. Şenol Güneş, Ersan'dan boşalan yere Marcelo'yu yerleştirerek başladı maça. Lakin kadere bakın ki, Rhodolfo 20. dakikada sakatlanarak yerini Alexis'e bıraktı; dahası ikinci yarıda neredeyse Tolga da kaleyi Boyko'ya terkedecekti. Tolga için büyük şanssızlık olurdu; tam da form tuttuğu bir dönemde… Evet, stoper mevkiinde iki yeni transfer yanyana oynadı; doğrusu sırıtmadılar. Ama fikir sahibi olacak kadar yük de binmedi omuzlarına…

Maçın ilk saniyelerinde, Gaziantepspor'un Daniel Larsson'la yakaladığı pozisyon Tolga'nın tecrübesiyle savuşturulduktan sonra gördük ki, Beşiktaş ligi özlemiş. Müthiş bir iştahla hep ileri, hep dikine oynuyorlar. Taraftar da Beşiktaş'ı özlemiş; Başakşehir'de İnönü'nün eski güzel günlerinden-gecelerinden kalma bir atmosfer yarattılar. İki özlem bir araya gelince futbol sahası seyran yerine döndü. Birbiri ardısıra gelen gol pozisyonları Gaziantepspor'un ilk yarıyı selametle atlatamayacağına işaret ediyordu. Ancak gol geç sayılabilecek bir dakikada geldi. 38'de genç kaleci Alperen Uysal'ın talihsizliği skoru Beşiktaş'ın lehine çevirdi. İkinci golün ardından ilk yarının kalan süresinde Gaziantepspor “grogi” oldu; Rıdvan hocanın gayet yerinde deyimiyle, Cüneyt Çakır'ın son düdüğü raundu bitiren “gong” gibi geldi Gaziantepspor'a…

İkinci yarı da ilkinden farklı değildi. Maçı yine Beşiktaş forse etti, Gomez'in iki golüyle farkı 4'e çıkardı. İlk yarıda 2-3 pozisyonda topu ezmişti Gomez… Kendi tarzı dışında dar alanda adam eksiltmeye çalıştı, olmadı. Gollerde ise en iyi yaptığı işi icra etti: Tek vuruş.

İsmail'den bir kaç cümleyle bahsetmezsek haksızlık olur. Belki bütün futbol hayatının en formda dönemini yaşıyor. Savunmada hata yapmadı; hücumda maksimum faydalı ve etkiliydi. Hatta maçın 85. dakikasında (Beşiktaş 4-0 önde!) bir taç atışını bir an önce kullanmak için telaşla hamle ettiğinde, Şenol Güneş omzuna vurdu, “sakin ol şampiyon… sakin!” demek zorunda kaldı. Yani bağlasan durmuyor.

Peki her şey mi mükemmeldi? Beşiktaş'ta can sıkan hiçbir şey yok muydu? Vardı. Malum, Beşiktaş çok pas yapan bir takım. Lakin bu paslaşmalar, özellikle maçı kopardığını düşündüğü dakikalarda bazı oyuncular tarafından bir sirk gösterisine dönüştürülmek isteniyor. Tamam, göze hoş gelen bir tarafı var bunun ama iki açıdan sorunlu. İlki, daha fazla top kaybı yaşanıyor. İkincisi, rakibe saygı meselesi var. Böyle şeylere dikkat etmek lazım.