Beşiktaş yine “otoban hızı”nda başladı. İlk 10 dakikada skoru 3-0'a getirecek kadar pozisyon buldu. Bu % 99'luk gol pozisyonlarında Olcay ve Sosa, belki de Beşiktaş kariyerlerindeki en saçma vuruşları yaptılar.
Kaçan gollerden sonra Beşiktaş'ın “otoban hızı” düştü, orta saha trafiği yoğunlaştı. Oğuzhan ve 30 saatlik uçak seyahati yorgunu olan Atiba rakip pres karşısında zorlandılar. Bu dakikalarda Sosa da geçen sezonki fark yaratan oyun ritmi ve pas liderliğinden uzak performans sergilediği için Sivas 25'ten sonra oyunu dengeledi. Oyunun temposunun düşmesinin bir sebebi de maçın hakemiydi. Göçek, Quaresma'ya yapılan faul ve göstermesi gereken kartı atladıktan sonra birçok maçta olduğu gibi oyunun kontrolünü külliyen kaybetti. Akabinde Quaresma'nın yaptığı intikam müdahalesi de kartlıktı. Maçın kalanında da hakemler bir sürü hata yapmaya devam ettiler. Hepsini tek tek yazacak kadar yerim olmadığı için MHK'ya havale edip maça devam ediyorum.
Atiba sanki 30 saati bulutların arasında geçmemiş gibi ilk 45'te Beşiktaş'ın en çok mesafe kat eden ismiydi. Hakem tüm kararları gibi tartışılan penaltı pozisyonunda da Atiba öne yükleniyordu. Sosa ise 60 dakika boyunca bekleneni veremedi. Buna rağmen Beşiktaş 2. yarıda da pozisyonlar buldu. Ancak bu pozisyonlar kısa pas futboluna dayalı set oyunundan çok rakipten topu kapıp hızlı geliştirilen kontralar sonucunda oldu. Olcay'ın oyundan alınmadan önce topa vuramayıp yere düşüşünün benzerini en son İlyas Salman'ın “Yayaya Şaşaşa” filminde görmüştüm! Sadece Olcay değil dün gece Beşiktaş forması giyen birçok oyuncu, standart kalitelerinin altında oynadılar. Bunun sebeplerinden birisi lodos olabilir ama tek sebebi bu olamaz.
(Yeni Yüzyıl Gazetesi'nden alınmıştır)
