Kapanamazsın Kel Fatma

…hocan güzel, sen çirkin. Hem Galatasaray hem Fenerbahçe korkulu anlar yaşadıkları karşılaşmalardan kendilerine turu getiren skorlarla ayrılmasını bildiler. İki maçın belki tek ortak noktası olarak söyleyebileceğim şey ise, her iki takımın da maçlarının belli dönemlerinde oyunu fazlasıyla kendi yarı sahalarında, hatta ceza sahaları etrafında kabul ederek sıkıntı yaşamaları.

NTV Spor 15 Mar 2013
Kapanamazsın Kel Fatma
…hocan güzel, sen çirkin.
 
Hem Galatasaray hem Fenerbahçe korkulu anlar yaşadıkları  karşılaşmalardan kendilerine turu getiren skorlarla ayrılmasını bildiler. İki maçın belki tek ortak noktası olarak söyleyebileceğim şey ise, her iki takımın da maçlarının belli dönemlerinde oyunu fazlasıyla kendi yarı sahalarında, hatta ceza sahaları  etrafında kabul ederek sıkıntı yaşamaları.
 
Haydi, korkak (?) Aykut Kocaman "Kapanın” diyordur da hikmetinden sual olunmaz Fatih Terim'in “Kapanın” diyebileceğine olasılık vermiyoruz. “Açılın, yürüyün. Hatta yürümeyin, koşun!" demesiyle tanıdığımız Terim'in Schalke maçının ikinci yarısında 2-1'i korumak adına takımını geri çekeceğine kim inanır? Ben inanmam.
 
Kapanan Galatasaray değildi, Galatasaray'ı sahasına kapatan bir Schalke oyunu vardı. Benzer şekilde, deplasmandaki maçta Fenerbahçe'nin Plzen'e yaptığını, bu sefer Plzen Fenerbahçe'ye yaptı. Vrba ilk maçta kapanın mı demişti? İçerde kapanın, dışarıda saldırın der mi bir hoca? Önceliği bu olabilir mi? Belki, ama zor.
 
Maç akışı içinde, teknik adam dahli olmaksızın gerçekleşen bu denge kaymalarını sürekli teknik adam pısırıklığı  diye algılayan bir futbolsever topluluğu var. “Niye kapandık?” diye endişeye kapılıyorlar. Aralarındaki güç farkı ne olursa olsun sahada iki takım olduğunu unutuyor bu topluluk.
 
Futbol iki takımla oynanıyor. Maç başlarken sahada bir takım varsa hakemin “Rakip nerede” diye sorması gerekiyor. Rakip yoksa da hükmen yenilgi ilan etmesi. Yani sadece bir tarafın oynadığı bir futbol maçı henüz icat edilmedi. Barcelona şehrinde bile.
 
Bir takım çok güçlü olabilir. Maça da çok iyi başlayabilir. Ancak 90 dakika aynı tempo ve iştahla oynayamaz. Karşısındaki takım da onun sayıca az da olsa zaaflarını biliyordur. Bundan faydalanır, en azından dener. Ayrıca oyunu oynayanlar, şimdilik, insan evladı olduklarından konsantrasyon kaybedebilir, yorulabilirler. Bunlara bir de maç içerisindeki skorun verdiği psikolojik mesaj eklenince oyunun dengesi bir uçtan diğerine kayar.
 
Öne geçersin, iki farkı bulmak ister bulamazsın. Yüksek efor harcarsın. Sonra bir bakmışsın kendi ceza sahana yerleşmişsin. Çıkamıyorsun. Panik başlar. Gelişi güzel uzaklaştırılan toplar, aceleyle taca atılan paslar. Azimli bir kedi gibi geri gelir her gidip uzağa bıraktığın.
 
Bunu taktik olarak, sistem olarak uygulayan takımlar vardır, olabilir. Yunanistan bu futbolla kupa kaldırmıştır ne yazık ki. Inter daha sofistikesini uygulayarak en yenilmez zamanında Barcelona'yı üzmüştür. O üzüşte bile rövanş maçının son dakikalarında yaşadıkları kabusu herkes hatırlar. Aynı şehrin mavi yerine kırmızı koymuş takımı bunu bu sene evinde becermiş, deplasmanda 4'ü yiyip elenmiştir mesela. İtalyan olmak bile yetmez bazen.
 
“Futbolda basketboldaki gibi mola olması lazım” gibi uçuk fikirleri olan biriyim. Hocanın “N'apıyorsunuz yahu?” fırçası  çekebilmek için fırsatı olmalı. Aksi takdirde sayısı kısıtlı oyuncu değişikliğiyle mesaj vermekten başka çaresi kalmıyor. Terim'le Kocaman'ın birbirinden ayrıldığı nokta belki de bu oldu geride kalan iki günde. Birinin aldığı “İleriyi düşünün” derken diğerinin aldığı üçüncü stoperdi.
 
Kapanmak risktir. Sakin olmayı, sakin kalabilecek kadar becerikli olmayı gerektirir. Veya fena halde şanslı olmayı.  İkisi de değilseniz bilerek kapanmak çözümünüz olamaz.
 
Fenerbahçe sakin, sakin kalabilecek kadar becerikli bir takım değil. Ama Plzen maçında şanslı olduğu söylenebilir. Galatasaray ise Almanya'da bunların hepsi birden olduğunu gösterebilmiştir. Umut'un felaket plasesi kendi önünde kalmıştır mesela. Sükunetle becerinin yüzüstü bıraktığı anda şans devreye girmiştir. Kuyt'ün azimle kaçırdığı pozisyonlar ise becerinin yüzüstü bıraktığı anlar iken şans ancak Kozacik'in kaçırdığı golde epik bir elenme hikayesine imza atmaktan kurtaracak kadar şans tanımıştır sarılacivertlilere.
 
Çocuk tekerlemsiyle başladım, bir deterjan markası sloganını dejenere ederek bitireyim; kapanmak güzeldir. Becerebilirsen…