Sir Alex’i koşturmak

“Hakem konuşmayı sevmem ama...” Şaka şaka, çok seviyorum hakem konuşmayı. Onlar da konuşulmayı seviyorlar bence, yoksa bu kadar saçmalamazlardı.

NTV Spor 06 Mar 2013
Sir Alex’i koşturmak

“Hakem konuşmayı sevmem ama...”

Şaka şaka, çok seviyorum hakem konuşmayı. Onlar da konuşulmayı seviyorlar bence, yoksa bu kadar saçmalamazlardı.

Daha iki gün olmamıştı “Türk futbolunun önündeki en büyük engel kulüp yöneticileri mi yoksa hakemler mi karar veremiyorum” diye yazalı Twitter'da. Cephe ikiye bölünmüştü tabii ki.

Dün akşam gördük ki, sen Real Madrid veya Manchester United da olsan, yani öyle veya böyle, adın diğer dünya kulüplerine örnek model olarak da sunulsa, altı tane hakem o dört çizgi içerisinde senin iyi ve doğru yaptığın ne varsa canına okuyabiliyor. Penaltılar vermeyip ucube bir kırmızı kartla maçın dengesini tamamen bozabiliyor. Kırmızıyı verdiği andan itibaren “Şimdi eyyama başlayacak” diyenleri hemen akabinde çaldığı birkaç düdükle haklı çıkartabiliyor.

Nani Arbeloa'yı istemeden teptiğinde “Oha” demiş olabilirsiniz. Tekrarında Nani'nin “Eyvah, Arbeloa” dediği anın çok geç olduğunu görmüş olabilirsiniz. Yine de oyun kural kitabı bunu ciddi faul olarak nitelendirdiği için kırmızı kartın kurala göre doğru olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Bunların hepsi olabilir.

Ben haftada bir Eurosport, NTVSpor ve Yenilsen de Yensen de programından çok yakın arkadaşlarımdan müteşekkil Neurosport takımıyla 11'e 11 maç yapıyorum, nizami sahada. Yaradılış olarak futbolda fiziksel mücadeleye fazla girmeyen, omuz omuza oynamayı sevmeyen, temassız oynamaya çalışan bir sağ kanadım. Bu yapıda bir oyuncu olmama rağmen, dün Nani'nin yaptığı faulü, bir hava topunu kontrol etmeye çalışırken “yanlışlıkla” yapabilirim. Büyük olasılıkla o çarpışma anında daha havadayken rakibim için korkmaya başlarım. Koşarak yanına gidip elli bin kez özür diler, maç bitimi yine yanına gidip iyi olup olmadığından emin olmaya çalışırım. Üzülürüm velhasıl.

Ama o maçta sahada bir hakem varsa ve bana kırmızı kart gösterise de enikonu kızarım. Bayağı kızarım yani, olasıdır ki çirkinleşebilirim. Üstelik kenarda yardımcısını filan şoke edecek bakışlarla, ağzındaki sakıza da mukayyet olmaya çalışarak koşacak bir Sir değil, Armağan olur bizim. “Yabma yaaaa…” der en fazla ellerini iki yana açarak. Üzerine koştuğu da daha üç gün önce nizami golü ofsayt gerekçesiyle iptal eden Eyisoy olmaz. Bizde dördüncü hakem yok zaten.

Velhasıl, futbolun katili Türk hakemleri arkadaş. Önce onlar düzelsinler. Yöneticiler de düzelsin tabii, hatta mümkünse bunlar sırayla değil aynı anda düzelsin. Düzelsin ki, bir MHK başkanı, o hafta aslen tuttuğu takımın derbi maçı varken o takımın hakemler tarafından en çok mağdur edilen olduğunu dile getirmesin. O hafta hakemin belki o demeçten tamamen bağımsız saçmalamalarına yüklenmek için kimsenin eline koz vermesin. O kozu kullanan mağdur edilmiş kulüp açıklama yapınca, hem MHK başkanının aslen tuttuğu takım, hem de mağdur edilmiş takımın bu hafta oynayacağı rakip “Kesin hakemler canımıza okuyacak bu hafta” psikozuna girmek zorunda kalmasın.

Ortalık sadece durumu nötrlemek için yapılmak zorunda kalınan, sonuca ve soruna en ufak bir katkısı olmayan demeçlerle dolmasın.

Sir Alex'ler koşmasın. Şeker de yiyebilsinler…