Dünya Kupası Günlüğü - Gün 26

Maradona'ya ısınmayı çok denedim ama olmadı...

NTV Spor 04 Tem 2010
Dünya Kupası Günlüğü - Gün 26

26. Gün,

Sevgili günlük,

Futbolu seven herkesin Maradona'yı sevmesi şart mı? Çünkü Almanya maçı sonrası şunu anladım; ben Maradona'yı sevmiyorum… Bu tabi ki onun gelmiş geçmis en iyi futbolcu olduğu gerçeğini değiştirmez ama duruşu,tavırları, sergilediği karakter bana çiğ geliyor...

Çok denedim ona ısınmayı, ne de olsa onunla büyüdük, kendimi bildiğim ilk Dünya Kupası'nın kahramanıydı. Zaten Türk insanı olarak dramatik hikayelere bayılırız. kahramanlık hikayelerine: "Ölümden döndü, takımı şampiyon yaptı. Bir futbol dehası Maradona".

Hadi dedik, elemelerde bir gol sonrası göbeğinin üstünde kaymıştı deneyimsizliktendir. Finallerde de ilk mactan başladı. Dedim takımları çekmiş hani biraz "ağır" hareket eder ama nerdeeee...? Nijerya maçında miydi? Gol sonrasında bacaklarını antrenörün beline dolamalar filan... Tabi esas beni rahatsız eden bu değil. Herşeyi kendine yontma çabası. Rakipler hakkında yaptığı açıklamalar. Herşeyin motivasyonla bitecegini sanması... (Ne yapayım bu benim görüşüm) Arjantin'in ona bir diyet borcu vardı, 2010'da bunu ödediler. Tabi ona tapmaya devan edecekler ama en azından Boca'dan sonra Arjantin milli takımı için de  bu hesap kapandı...

Yine de Maradona'nın şu yönünü takdir ediyorum. (Vay be çok büyüğüm, duysa gözleri yaşarırdı...) Efsane sıfatını çoktan almış biri, bu tür zorlu bir görevi almak istemeyebilirdi. Ama Maradona, en azindan Pele gibi oturduğu yerden etrafa bulaşmayı değil, yarışmayı işin içinde olmayı yani risk almayı seçti. (Aha iki dakikada Pele'yi de harcadık, sıradaki gelsin. Cruyff duydum ki Barcelona'daki onursal başkanlık nişanını iade etmişsin. Bak aslanım kimse Barcelona'dan büyük değildir, bunu böyle bil... Hadi bakiim)

Lütfen söyleyin, onun 1986'da elle attığı gol gibi bir golle Arjantin elense Maradona ne yapardı? Muhtemelen kulübeyi söker, sahaya atardı. Hele bir de rakibin de kendisi gibi "tanrının eli" acıklaması yaptığını düşünün...

Almanya ise kesinlikle saygıyı hak ediyor.  Planlama nasıl yapılır gösterdiler. 4 yıl önce kendi evlerinde 3. Olunca kutlama yapmışlardı. Çünkü hedeflerine ulaşmışlardı, ev sahibi olsalar da, ellerinde yeni bir kadro olduğunu biliyorlardı ve hedef olarak 4 yıl sonrasını koymuşlardı. Euro2008'de final oynadılar, şimdi bir iki takviye ile Dünya Kupası'na yürüyorlar. Belki kazanamayabilirler ama Ingiltere ve ozellikle Arjantin'i sahadan sildiler... İkinci turda Ingiltere, çeyrek finalde Arjantin zor kura gibi görünüyor...

Günlük,

Ne yalan söyliyeyim, burdan geldik gidiyoruz. Yani maç sayısı 60 oldu, organizasyon yeni, oturdu. Daha iki gün öncesine kadar geçerli olmayan araba park kartı ile her yere giriyorduk, sonunda polisler her maça ayrı park kartı dağıtıldığını anladılar. Artık numaraları kontrol ediyorlar. Ama biraz geç kaldılar. Aslında bir yandan da şunu anlıyorsun, yani Avrupalıların kendi organizasyonlarında namusları gibi sahip çıktıkları "park karti" gibi uygulamalar sadece detay. İşler yine de yürüyor. (Uf bu da tam bize özgü bir yaklaşım oldu, yok artık maçlara da biletsiz alsınlar o zaman...:)