Scouting'ten izleyici antrenörlüğüne

Planlı bir transfer politikası belirlemede izleyici antrenörlerin rolü nedir? Kulüplerin ‘Scouting Departmanı’ nasıl çalışması gerekir? Bu yazıda yüzeysel olarak bu konulara değineceğiz.

NTV Spor 09 Şub 2017
Scouting'ten izleyici antrenörlüğüne

Planlı bir transfer politikası belirlemede izleyici antrenörlerin rolü nedir? Kulüplerin ‘Scouting Departmanı’ nasıl çalışması gerekir? Bu yazıda yüzeysel olarak bu konulara değineceğiz.

Futbolda bir transfer dönemini daha geride bıraktık. Gelen oyuncular, beğenilmeyip giden oyuncular, son dakikalar, dedikodular ve niceleri… Bir ay boyunca büyük bir toz kalktı, al takke ver külah transferler oldu, bir çoğu da transferin bitmesine saatler kala sonuçlandırıldı.

Yıllardır devam eden bu düzensizliğin bize gösterdiği önemli bir şey var. O da, aslında birçok kulübün transfer politikasını belirli bir planlama ve organizasyon dahilinde yapmadığı… İzleyici antrenörlük işte tam da bu noktada önem kazanıyor.

Türkçeye ‘izleyici antrenörlük’ olarak giren ‘scouting’ kavramı futbol terminolojimizde son bir kaç yıldır telafuz ediliyor. İngilizcede iz sürmek anlamına gelen bu kelime dilimize girmesiyle birlikte ne yazık ki biraz ızdırap çekti. ‘Squad' ya da ‘squat’ gibi aslında tamamen farklı anlamlar taşıyan şekillerde telaffuz ediliyor mesela. Ama bizim buradaki asıl konumuz ‘scouting’ kelimesinin futboldaki karşılığı olan izleyici antrenörlük.

Transfer söz konusuysa seçici olmak gerekir. Ancak seçici olmak en iyiyi veya kötüyü belirlemek değildir. Böyle olsa bir bilgi ve tecrübe gerektirmezdi. Seçici olmak, potansiyeli bulmak demektir. Yani o anın değil geleceğin öngörüsünde bulunabilmektir. İzleyici antrenörlük kendi içinde 3’e ayrılır ve her bir başlık birbirinden farklı bilgi, tecrübe ve yeterlilikler gerektirir.

Altyapı İzleyici Antrenörlüğü (Youth Talent Scouting), Profesyonel İzleyici Antrenörlük (Professional Scouting), Rakip Analizi (Opposition Scouting)

Oyuncu seçimlerinde tecrübenin, rakip analizindeyse antrenörlük lisansının varlığı önemlidir. Altyapı ve profesyonel izleyici antrenörlük ise tamamen birbirinden bağımsız yeterlilikler gerektirir. Mutlaka ikisini de yapabilecek düzeyde izleyici antrenörler vardır, ancak amatör ve profesyonel dünyanın kuralları farklıdır. Özellikle ergenlik öncesi oyuncu seçimlerinde, izleyici antrenörlerin çocuk gelişimi, pedagoji gibi temel alanlarda da eğitimli olması beklenir. Çünkü bir çocuğun aile, okul ve sosyal çevresindeki durumunu okumadan geleceğiyle ilgili net bir tespit yapmak doğru değildir.

Yani bu aslında profesyonelce yürütülmesi gereken bir ekip işi. O zaman, bir kulübün ‘Scouting Departmanı’ nasıl çalışmalı? İzleyici antrenörün sahip olması gereken özellikler nelerdir? Haydi başlayalım..

BÜTÇE
İzleyici antrenör kulübün o sezonki ortalama transfer bütçesiyle ilgili bilgi sahibi olmalıdır. Her ne kadar transfer pazarlıkları izleyici antrenör tarafından yapılmasa da, önerilecek oyuncuların yaklaşık maliyetleriyle ilgili bilgi sahibi olması gerekir.

PLANLAMA
Gelecek sezonlarda ihtiyaç olacak pozisyonlara, oyuncuların sözleşme süreleri, performansları ve yaşları göz önüne alınarak karar verilir. Her kulüp, dünyadaki tüm ligleri takip etme kabiliyetine ve bütçesine sahip olmayabilir. O yüzden sezonda hangi liglerin, turnuvaların ve şampiyonaların takip edileceği belirlenmelidir. Kulüp ve ülke futbol kültürüne yakın potansiyel ligler seçilerek, öncelikle maç görüntülerinin yüklendiği platformlar üzerinden bu ligler takip edilir. Böylelikle canlı izlenecek oyunculara karar verilir. Hedef oyuncular saptandıktan sonra, izleyici antrenör tarafından içerde ya da deplasmanda zorluk derecesi birbirinden farklı maçlarda izlenir. Çıkarılan raporlar karar noktasında yönetim kurulu ve takımın teknik direktörüyle paylaşılır. ‘Scouting Departmanı’ transferi tavsiye edilen oyuncuların görsel sunumunu yapar. Artık takımın Teknik Direktörü’nün adayları canlı olarak izlemesine sıra gelmiştir. Bunun için üstünde mutabık kalınan oyuncuların oynadığı maçlardan bir takvim oluşturulur.

KULÜP KÜLTÜRÜ
Kulüpler, her bir pozisyondaki oyuncu için kendi futbol kültürlerine uygun özelliklerin tarifini yapması gerekir. Bir stoperde, bekte, kanat oyuncusunda veya santrafordan beklentiler mutlaka kaleme alınmalıdır. Bu şekilde bir kulüp kültürü oluşturulmazsa, her yeni gelen teknik adam veya izleyici antrenör kendi görüşünü veya beğenisini ortaya koyacaktır. Bu durum doğal olarak yöneticiler için de geçerlidir. Kulüp kültürü yerleştikten sonra artık taraftarların da beklentileri bu yönde değişecektir ve doğru transferlerin yapılması noktasında bir baskı unsuru olacaklardır. Örneğin; Barcelona kulübünde ayak tekniği zayıf bir kalecinin varlığı düşünülemez bile. Her kulüp bunun gibi kendi tarifini yapmalı ve zaman içinde dünyada değişen futbol anlayışına göre de bu tarifleri güncellemelidir. Tabi bu noktada en önemli unsurlardan olan teknik direktör seçimlerinin de kulüp futbol kültürüyle örtüşen karakterde olması gerekir.

TEMSİL KABİLİYETİ
İzleyici antrenörlerin sahip olması gereken temel özelliklerden biri de, iyi bir ‘networker’ yani ilişkileri ve bağlantıları kuvvetli birisi olmasıdır. Ulusal ve uluslararası güçlü bir ilişki ağı oluşturarak bilgiye ulaşmada öncelik sahibi olmalıdır. Bunun için mutlaka geçerli birkaç yabancı dil konuşabilmeli ve davranışları, kültürü hatta giyim tarzıyla kulübü temsil edebilecek nitelikte olmalıdır. Örneğin; Avrupa’da 5 büyük futbol ülkesi olan İngiltere, İspanya, Almanya, Fransa ve İtalya’daki kulüplerin izleyici antrenörleriyle iyi ilişkiler geliştirmelidir. Böylelikle de kulüplerin kadrolarından taşan veya düşündükleri ama transfer etmedikleri oyuncular hakkında öncelikli bilgi sahibi olabilmelidir.

‘SCOUTING’ VİZYONU
Türkiye’deki nispeten büyük bütçeli kulüplerin sadece A kadrolarına transfer düşünmeleri çok düşük bir vizyonun sonucudur. Oysa dünya kulübü olma hedefiyle yola çıkan Avrupa kulüplerinin A sınıfı ve B sınıfı diye ayırdıkları iki tip transfer politikaları vardır. A sınıfı transferler, yaşa veya tecrübeye bakılmaksızın, yüksek maliyetli ve direkt ilk 11’de oynama beklentisiyle alınan oyuncuları ifade eder. Manchester City’nin 2016-2017 sezonu devre arasında 27 milyon sterlin bedelle Palmeiras’tan aldığı 19 yaşındaki Gabriel Jesus, A sınıfı transfere uygun bir örnektir. B sınıfı transferlerse potansiyel taşıyan, düşük maliyetli, 2-3 yıl doğru liglere kiralanarak A takım seviyesine hazırlanan oyuncuları ifade eder.
Eğer oyuncular bu seviyeye çıkamazsa uygun bir bonservis bedeliyle elden çıkartılır. Örneğin; Enes Ünal, Manchester City’nin potansiyel gördüğü ve 2 yıldır farklı seviyelerde yetiştirici kulüplere kiralayarak olgunlaştırmaya çalıştığı B sınıfı transferidir. Şu anda pozitif bir gelişim sergileyen Enes, 1 veya maksimum 2 yıl sonra, A takım seviyesine uygun görülmezse kulüp tarafından elden çıkartılacak. Ancak oyuncunun Bursaspor’dan 3 milyon euro bedelle transfer edildiği düşünülürse şimdiden Manchester City’nin bu transferden zarar etmeyeceğini söyleyebiliriz.

Büyük kulüpler ‘scouting’ ve transfer faaliyetlerini aynı zamanda reklamlarını yapmak için bir fırsat olarak görürüler. Manchester City Türkiye, Şili ya da Kolombiya’dan genç bir oyuncu transfer ederken sadece potansiyel bir yetenek keşfettiğini düşünmez aynı zamanda o ülkede kulübün ismini duyurarak bir dünya kulübü olduğu algısı yaratmaya çalışır.

RAPORLAMA
Eğitimli izleyici antrenörler, takip ettikleri maçlar ve oyuncularla ilgili raporlar tutar ve dosyalarlar. Bu raporlar düzenli aralıklarla kulüp yönetimiyle paylaşılır. Takip edilen her oyuncu için teknik, taktik, fiziksel ve mental durumunun anlatıldığı detaylı formlar doldurulur. Transfer edilmesi önerilecek oyuncularla ilgili yönetime sunulacak raporda, teknik rapora ek olarak mutlaka aşağıdaki detaylara da yer verilmesi gerekir;

a) Ortalama maliyeti,
b) Sakatlık hikayesi,
c) Transfer edildiği ülkenin futbol kalitesi ve karakteri,
d) Kişilik özellikleri,
e) Kulübündeki performansı,
f) Uluslararası tecrübesi,
g) Kariyerindeki başarıları,
h) Kulübünün oyun anlayışı
i) Kulübün sosyo – kültürel yapısı

Her kurumda kaliteli çalışanların devamlılığını sağlayabilmek önemlidir. Ancak, doğru organize edilmemiş ve depolanmamış bilgi kişilere bağımlı olmaktan kurtulamaz ve kulübe zarar verir.

TRANSFER MEVZUATI
İzleyici antrenörlerlerin ulusal veya uluslararası transferlerle ilgili temel mevzuat bilgisi sahibi olması gerekir. Kulübün değerleri olan altyapıdan yetişen genç oyuncuların doğru kulüplere kiralanması ve uygun sözleşmeler hazırlanması konusunda yönlendirici olmaları gerekir.

TAKİP
Transfer döneminden sonra izleyici antrenörlerin üzerine düşen sorumluluklardan biri de kiraya verilen oyucuların performans takibidir. Raporlar düzenli olarak paylaşılarak teknik kadronun oyuncularla ilgili gelecek sezonda daha sağlıklı fikir edinmesi sağlanmalıdır. Sonuçta bu oyuncuların da sezon başı transfer olarak bir takıma katılma veya satılma ihtimalleri bulunmaktadır.

Sonuç olarak ‘Scouting Departmaları’, kulüplerin bizim eski futbolcumuz şu anda işsiz, ihtiyacı da var diyerek zoraki istihdam yarattıkları bir alan olamayacak kadar profesyonellik ve yeterlilik gerektirmektedir. Sizce ?