Ruhu 'desen desen' bir Tur

Balıkçıların ağlarını attığı saatlerdi... Güneşin, az sonra kumsalı adım adım

NTV Spor 04 May 2015
Ruhu 'desen desen' bir Tur

Balıkçıların ağlarını attığı saatlerdi...

Güneşin, az sonra kumsalı adım adım aydınlatacağını, o saatte uyanmayı seven herkes zaten biliyordu...

Ben de oradaydım. Pencerem hafif aralık, Denize doğru bakıyordum ve yurt dışından dönecek olan evin çocuğunu bekler gibi, günün ilk ışıklarının gözükmesi için ufku gözlüyordum...
 
Güneş doğdu, hava aydınlandı... Güneşin, denize doğru doğuşunu seyir ederken, o kusursuzluğun büyüsü ile, 'Hiç düşünce'ye büründüm... İşte tam o an huzur dolu birkaç dakika daha kestirmek için gözlerimi kapadım... (siyaha düşsün tam burada hayalinizdeki kare her ne ise...)

Telefonumun titremesi ile uyandım. Gitme gerekiyordu; zaman gelmişti.

(Yazının bu bölümünden sonra fon müziği de tercihe göre hızlanabilir. İstemezseniz arpej de olur...)

Sırt çantasının sadece bir kolunu sırtımdan doğru takarak; bir elimde ufak valizim, diğer elimde fırından yeni çıkmış bir simit; güneş gözlüklerim kafamda, üzerimde şort ve tişört ayağımda spor ayakkabılarım; koşarak otel lobisinden çıktım...

Birkaç gündür adım adım güney sahillerini arşınladığımız minibüs, her zamanki gibi kapının önündeydi. Gazeteci arkadaşlar birkaç dakika önce minibüse binmişlerdi.. Kimi kitap, gazete okuyor, kimi telefonu ile ilgileniyor (tamam çoğunluğu) kimi ise düşünceler içinde uzaklara bakıyordu...

Tıpkı, 60lar - 70ler'de Rock müzik gruplarının turneye çıktığında yaptığı gibi minibüslerin içinde adım adım Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'nun geçtiği etapları yani bisikletleri takip ediyorduk.
Onlar nereye biz oraya...

Alanya - Antalya - Kemer - Elmalı - Fethiye - Marmaris - Muğla - Pamukkale - Denizli  -  Selçuk - Kuşadası - Manisa - İzmir - Karşıyaka... 

Ne diyordu şarkıda "Solda güneş yükseliyordu, güneye giderken.." Sonra 'Devam et' dedi muavin; kalplerimizde hep bir 'Bulutsuzluk Özlemi'..

Güney sahillerinde Deniz ve doğa; 'Ruhu desen desen' bir hava durumu eşliğinde sizi içine alır...

Bir kere o havayı içinize çekersiniz, bir daha o havayı solumadan yaşayamazsınız...

İşte tam da bu yüzden Tur'a bir kez katılan dünya yıldızları, bir kez daha Tur'da yer alabilmek için adeta can atıyor...

Düşünün bir kere:

Alanya'nın yemyeşil huzur dolu yollarından, Antalya'nın paha biçilemez doğa güzelliklerine... Elmalı'nın sımsıcak insanları ile ısınan dağ zirvesinden; Fethiye'nin (ironinin dibi denilebilir) insanın ruhunu canlandıran Ölü Denizi'ne...

Marmaris'in eşsiz aurası ve balından, Pamukkale'nin Dünya harikası Travertenleri'ne... Ve tabii Kuşadası'na, Manisaya; Ege'nin incisi İzmir'e; karşı yakaların en güzeli Karşıyaka'ya... Sonunda da bir masalın somutlaşmış hali İstanbul'a...

Bisiklet demek 'özgürlük' demek... Bisiklet demek; kendimizi 4 tekere ve trafik sıkışıklığının acımasız dominantlığının kollarına bıraktığımız bu dönemde; bunaltan sınırlara ve kontrol altına alınmaya isyan etmek, doğa ile bütünleşmek demek...

Bisiklet sporu ise insan vücudunun sınırlarının sonuna kadar zorlanması; özgür ruh ve disiplinli çalışma kavramlarının bir olması demek...

Bisiklet bir TV yayını olarak bir ülkeyi en iyi tanıtma potansiyeline sahip spor dalı. Çünkü sporun muhteşemliği ve görsellik kavramları bisiklet turlarında iç içe geçmiş durumda...

Evet şimdilik 'Pro Tur' değiliz. Önemli turlar öncesi 'en önemli' test konumundayız... Ama bu disiplin ile zamanı geldiğinde 'Pro' olacağız... Bunun için ne gerekiyor? Elbette takvimde uygun bir yer bulmak, güzergahı biraz daha uzatmak, biraz daha yoğun çalışmak ve biraz daha detay...

Şimdilik 8 gün içinde bir organizasyon gerçekleştiriyoruz... Ama 8 günde bile 190 ülkeye ulaşıyor; bisikletlerin pedalının fonunda ülkemizin resim gibi güzelliklerini yansıtıyoruz. Adım adım ilerliyoruz. Zamanı geldiğinde parkurlar uzayacak, yansıyacak güzellikler artacak.

Şu an için bu turun kıymetini bilmeli; sponsorlar, medya ve sporseverler olarak Tur'u desteklemeyi sürdürmeliyiz... Çünkü gerçekten farklı bir boyuta ulaşabilecek bir değer ortaya çıkarmış durumdayız...

Sonra, zamanı geldiğinde; güneşi güne başladığımız gibi  yine denize batırır; dost meclisinde 'Neredeen nereye' diye överek Bisiklet Turumuz'u iki sohbetin belini kırarız. Kim bilir belli mi olur. Hayal edersek her şey mümkün...

Bizim buralarda dolunay ve yıldızlar da kusursuz olur bir kere ışıklar kapandı mı... Belki bir gün yakamozlu bir etabımız da olur kim bilir...