Aaron Hunt

Bundesliga tarihinde ilk kez bir Şampiyon Mart ayında belli oldu. Bayern Münih henüz 27. haftada 24. şampiyonluğunu ilan ederek, Almanya’da rakipsiz oluşunu da bir kez daha tescilledi. Ama bu rakipsizlik her zaman böyle değildi, iki yıl öncesine kadar Borussia Dortmund ulusal anlamda Bayern’in önüne geçmiş ve Baverya ekibini zorlamıştı.

NTV Spor 28 Mar 2014
Aaron Hunt

Bundesliga tarihinde ilk kez bir Şampiyon Mart ayında belli oldu. Bayern Münih henüz 27. haftada 24. şampiyonluğunu ilan ederek, Almanya'da rakipsiz oluşunu da bir kez daha tescilledi. Ama bu rakipsizlik her zaman böyle değildi, iki yıl öncesine kadar Borussia Dortmund ulusal anlamda Bayern'in önüne geçmiş ve Baverya ekibini zorlamıştı. Dortmund öncesi ise bu rolü Werder Bremen üstlenmiş ve Bayern'e her yıl oldukça zor dönemler yaşatmıştı.

Neyse ki o Bremen'den bugün eser yok; her yıl bir yıldızını daha kaybeden siyahlılar bugünlerde kümede kalmak için savaş veren bir kulüp haline geldi. Mesut Özil, Johan Micoud, Ailton, Naldo, Tim Wiese, hatta Teknik Direktör Thomas Schaaf ve efsane menajer Klaus Allofs, hepsi gitti ve bu yıldızların gidişinden sonra Bremen taraftarının tutanacak tek bir dalı kaldı: Aaron Hunt.

Tam 13 yıldır kulübün içinde olan Hunt, Bremen'in en iyi dönemlerine denk gelen 2004/2005 sezonunda ilk kez Bundesliga'da forma giyen bir isim. 2005'te Borussia Mönchengladbach'a attığı gol ile hala Bundesliga tarihinde Bremen'in en genç golcüsü unvanını taşıyor.

Yıllardır bir çok kulübün transfer gözdesi olan Hunt'ın hala Bremen'de oluşu bir tarafta şaşırtıcı, diğer tarafta da aidiyetin futbolda da hala geçerli olduğunun göstergesi. Ancak o Hunt sezon sonunda Bremen defterini kapatıp, Türkiye sayfasını Beşiktaş ile açacak muhtemelen. Bayer Leverkusen, Borussia Mönchengladbach başta olmak üzere bir çok kulübün transfer gözdesi olmasına rağmen Beşiktaş'ı tercih eden Hunt, aslında kariyerinin en verimli ve olgun döneminde transfer kararı verdi.

Alman bir babası, İngiliz bir annesi olan Hunt'ın kariyeri her zaman bu kadar parlak değildi ve hatta bir dönem bitme noktasına kadar gelmişti. Genç yaşlarda yeteneğini kimse inkar etmiyorken, saha dışındaki tavırları nedeniyle bir çok kez gazetelere manşet olan Hunt, uslanmak istemiyordu. Özellikle yerel basın Hunt'ın ağır ceza alması ve hatta kovulması yönünde baskılar yapsa da teknik direktör Thomas Schaaf ve menajer Klaus Allofs yetenekli oyuncundan vazgeçmeyip, hem eski bir futbolcu, hem de kulübün piskoloğu olan Uwe Harttgen'e teslim etti.

Harttgen'in uzun soluklu katkılarıyla farklı bir kişiliğe bürünen Hunt, bir dönemden sonra sadece futbolu ile gündeme gelmeye başladı. Barcelona ile oynanan bir Şampiyonlar Ligi maçında Schaaf sürpriz bir karar imza atıp, Hunt'ı sol kanatta oynatınca, şaşıran sadece Almanlar değil, Katalanlar da olmuştu. Barcelona sağbeki Oleguer'i adeta yerle bir eden Hunt'a Barcelona Teknik Direktörü Frank Rijkaard, Lilian Thuram'ı oyuna alarak müdahale etti ve biraz olsun ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde boy gösteren yeteneği durdurabildi.

Hunt'ın bu çıkışı devam etti. Ancak 2007 yılında meydana gelen ağır diz sakatlığı genç oyuncuyu tam 7 ay futboldan uzaklaştırdı. Sakatlığı bir türlü çözülemiyordu, bir çok uzmana görüşüne rağmen müdahale dahi edilemiyordu, ancak Hunt o dönemde gayret gösterip, sahalara dönmeyi başardı. O günlerde sadece sahalara dönüşü değiştirmedi hayatını. Rehabilitasyon sırasında aynı merkezde çalışan Semra Polatgil isimli bir Türk ile tanışan Hunt, hayatının arkadaşını da bulmuştu. Polatgil hem okuyor, hem de futbol oynuyordu ve Hunt ile aynı sorunu yaşıyordu. Bir diz sakatlığı onun da futbol hayatını tehlikeye atmış ve hatta kısa süre sonra bitirmişti. En zor günlerinde tanışan ikili 2010 yılında evlendi. "Maçlarımı evde beraber tekrar izliyoruz ve beni en çok o eleştiriyor" diyen Hunt, eşinin futbol bilgisine çok güveniyor, keza Semra Hunt A Lisanslı bir futbol antrenörü ve altyapı düzeyinde takım çalıştırmış bir uzman.

Aaron Hunt için bir dönüm noktası da Thomas Schaaf sonrası Robin Dutt'un göreve gelmesi oldu. Yıllardır 10 numara mevkiinde forma giymek isteyen, ancak Mesut, Micoud gibi oyuncuların var oluşu nedeniyle oraya bir türlü monte edilemeyen Hunt, Dutt ile birlikte umduğunu buldu ve o mevkide Bremen'in beyni ve en önemli silahı oldu kısa sürede. Kanatlarda ve forvet arkasında da oynayabilen Hunt, tekrar çağrıldığı Alman Milli Takımı'nda da forvet arkasında forma giydi. Manuel Fernandes'in muhtemel gidişiyle açılacak olan boşluğu Hunt doldurabilir ve belki de aidiyet duygusuyla Portekizli yıldızdan çok daha fazlasını verebilir.