Yukarı Çık

Bu İşin Bir de Futbol Boyutu Var

Barış Gerçeker

Barış Gerçeker

Tüm Yazıları

Fenerbahçe'nin son bir ayı aşkın süredir sahada verdiği sinyaller pek olumlu değil.

Fenerbahçe'nin son bir ayı aşkın süredir sahada verdiği sinyaller pek olumlu değil.

Bunu daha önce de yazdım. Satır aralarında, ısrarla kendi adıma "Bu seneyi futbolla değerlendirmek doğru olmaz" desem de, yoğunlaştırılmış lig takviminde sürekli bir şekilde izlediğim maçları da külliyen görmezden gelmem mümkün değil.

Bir önceki sezonda şaibe iddialarını başlatan galibiyet serisinin, yeni sezon başında patlayan olumsuz gelişmelere rağmen Sivasspor maçına kadar devam etmesi mucizevi bir olaydı. Bugün dahi, çoktan şikeci damgası yedirilmiş bir kulübün oyuncularının verdikleri bu özverili mücadele herhangi bir şüphe taşımıyorken geçen seneki maçlar niye taşıyor bu, bu yazının konusu değil.

O gidişat, hem de çok kötü bir futbolla Sivas'ta sona erdi. Yenilmezlik serisinin öyle bir deplasmanla sona ermesinden sonra, takımda net bir düşüş yaşandığını söyleyebilirim. Sivasspor maçından önce de oynanan oyun dört dörtlük değildi ancak saha dışı olaylara RAĞMEN oynanan futbol görmezden gelinebiliyordu. Nitekim bunu da dile getirdim bundan önce, gerek burada, gerek twitter'da.

Aykut Kocaman'ın kredisi de benzeri bir yol izledi. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Aziz Yıldırım'ın yokluğunda kayıpları oynadığı dönemde, kaptanı Alex de Souza'yla birlikte temsiliyet yüklenen teknik adamın saha içi tercihleri de yine benzeri sebeplerden mazur görüldü. Hem dava sürecinin takımdan kaçırdığı oyuncular, hem de bunun üstüne binen maddi imkansızlıklar takım kadrosunu tam da bir kaç rötuşla mükemmelleşmeye yöneleceği dönemde baltaladı.

Takımın en ön plandaki eksiği, beklenenden daha üst seviyede bir istikrar yakalamış olmasına rağmen sağı solu belli olmayan Emre Belözoğlu ve dönem dönem ciddi düşüş yaşayan Cristian Baroni'ye emanet edilen orta sahanın ortasınaydı. Yine bu mevkinin oyuncularından Selçuk Şahin'in takımı seviye atlatmak için yeterliliğini tartışmaya bilmem gerek var mı.

Emenike'nin Niang'ın yanına alınmasıyla çözülmüş gözüken hücum problemi, iki oyuncunun da kaçırılmasıyla yerini Semih ve Bienvenü ikilisine bıraktı, ki bu ikili ligin en formsuz ve verimsiz forvet ikilisi durumunda. Takımın oyun düzenine kesinlikle uymayan bu iki ismin aynı anda formsuz olması Fenerbahçe'nin son dönemdeki etkinlikten uzaklığının en büyük gerekçesi olarak gösterilebilir.

Sezon başında yaşadığı sakatlıkla ciddi bir süreyle takımdan uzak kalan Serdar Kesimal'ın da takıma dönmüş hali, onsuz geçilen haftalarla ilgili hayıflanmaları arttıracak şekilde. Sadece Fenerbahçe'nin değil, milli takımın yaşadığı savunmacı sıkıntısına da çözüm getirecek seviyede bir oyun sergiliyor Kesimal.

Bütün bunlara, Aykut Kocaman'ın ilk onbirde oynatmak için iki sezondur bir süre burun sürtmesi yöntemi uyguladığı Stoch ve bir türlü oyun devamlılığı sağlayamayan, sık sakatlanan ve her sakatlıktan beklenene göre geç dönen Dia'nın beklenen kanat verimliliğini de sağlayamaması eklenince yükün çoğu Alex'in omuzlarına bindi. O da bir önceki sezonki olağanüstü performansını sergileyemeyince Fenerbahçe hücum yollarında gittikçe kısırlaştı.

Kocaman'ın tercihleriyle ilgili en dikkat çeken ve tepki toplayanı ise Özer Hurmacı ısrarı ve Caner Erkin'in hep B-planında olması. Ancak bu tercihler bile, güçlenecekken zayıflayan, bunun üzerine sakatlık krizleri de yaşayan bir takım için bazılarınca mazur görülebiliyor. Bazıları ise bu durumu pek umursamıyor ve oyunla ilgili sahada gördükleri üzerinden haklı sayılabilecek eleştirilerini sıralamaktan çekinmiyor.

Dünkü Orduspor maçı ve hemen bir önceki deplasman olan Medical Park Antalyaspor maçındaki oyun hemen hemen birbirinin aynı oldu. Üretemeyen, bol pasla oyunun kontrolünü elinde tutan ama bunu hücum organizasyonlarına çeviremeyen kısır bir Fenerbahçe.

Evinde 4'er gol atarak kazandığı Büyükşehir Belediyespor ve MKE Ankaragücü maçlarında dahi ikişer de gol yiyip skorla ilgili sıkıntılı anlar yaşayan, deplasmanda ise Gaziantepspor ve biraz da Bursaspor deplasmanı hariç istenen oyunu sahaya yansıtmaktan uzak kalan Fenerbahçe'de gözler resmi olarak bugün başlayan ara transfer dönemine çevrilmiş durumda.

Henüz kesinleşmiş ve resmileşmiş olmasa da, aradaki pürüzlerin çözülmesiyle takıma katılmaları beklenen Alper Potuk ve Özgür Çek hamleleriyle belli başlı iki sorununu çözme yoluna gidecek olan Fenerbahçe'nin kanatlardaki ve forvetteki etkisizliğine bulacağı çareler için de beklenti büyük.

Dia gelmeden önce de adı gündemde olan ancak İtalyan devi Juventus'u seçen Krasic'in yanı sıra, Lille'in 26 yaşındaki forveti Moussa Sow ve Santos'un Brezilya ligindeki performansıyla dikkat çeken Brezilyalı golcüsü Borges haber beklenen isimler gibi gözüküyor dedikodulara göre.

Her şeyin ötesinde, sezon başında düşme endişesiyle mâli küçülmeye giden, bu yolda önemli oyuncularını kaybeden Fenerbahçe'nin böyle bir transfer hamlesine moral açısından da ihtiyacı var. O dönem bu hareketler nasıl düşme ihtimalinin ağırlık kazanması şeklinde yorumlandıysa, iddianamenin açıklanması ve sıranın yavaş yavaş savunmaya geçecek olmasıyla birlikte, bu tarz bir transfer harekatı da davadan aklanarak çıkılabileceğine olan inancın göstergesi anlamına gelebilecektir.