Düşüş mü, tükeniş mi?

Belli ki taraftar da vazgeçmiş. Passolig tabii ki geçen sezona göre stattaki seyirci sayısını düşürdü, o ayrı. Ancak

NTV Spor 19 May 2015
Düşüş mü, tükeniş mi?

Belli ki taraftar da vazgeçmiş. Passolig tabii ki geçen sezona göre stattaki seyirci sayısını düşürdü, o ayrı. Ancak daha 1 ay önce Ankara'da Beşiktaş maçı demek heyecan, coşku demekti. Dün gece ise taraftar biraz da haklı olarak vazgeçmişti.

Daha doğrusu Beşiktaşlı oyuncular ve teknik heyet ilk 45'te zaten çoktan vazgeçmiş, taraftarın vazgeçmekte haklı olduğunu en kötü şekilde ispatlamıştı. Karşılaşma öncesinde oynayacağın 3 maçın 3'ünü de kazansan, en azından matematiksel heyecan kırıntısı devam edecek. Ama sahada o kırıntının kırıntısı bile yok! Mesela sezon başında Devler Ligi önelemesinde 4 maç oynayıp gruplara kalmak daha zorlu bir hedefti. Ancak Feyenoord deplasmanında dün gece Ankara'dakinden çok daha fazla coşku ve heyecan vardı.

Beşiktaş dün gece kornerden direkt gol yedi. Torje ister orta yapmış olsun ister kaleye süper vursun; Türkiye'deki sahalarda kornerden en fazla direkt gol atan Mustafa Denizli bunu hepimizden iyi bilir: Korneri savunan takım, öndireğe oyuncu koymuyorsa değil Torje kaleci Runje bile kornerden gol atabilir! Mahalle maçında direk yerine taş varken bile kornerin atıldığı tarafa mutlaka bir savunmacı koyulur. Son maçlarda Beşiktaş'ın belki de tek kazanımı olan Günay da sonunda mavi ekran verdi.

İlk yarı, Beşiktaş adına komple mavi ekrandı. Beşiktaş forması giyen oyuncuların çoğu, maçı kazansa matematiksel iddiasını devam ettirecek gibi değil de sanki liderle arasında 20 puanlık fark varmış gibi umutsuzdu. Mesela Opare hücumda coşkulu savunmada savruk ancak ilk yarıda yaptığı hatadan sonra Opare'ye sanki takımdaki tek sorun oymuş gibi bağıranlar da Rıza Çalımbay ve Metin Tekin kalitesinde değiller!

Töre 1 aydır formsuz ancak Töre yokken koca ilk 45'te Beşiktaş forması giyenler sadece 1 kez rakiplerini ekarte edebildiler. Olcay'daki büyük düşüş, kolektif düşüşün özeti niteliğinde. Beşiktaş sezonun ilk yarısında ligin en iyi oynayan takımıyken bireysel yeteneklerin toplamından daha yetenekli bir takım hüviyetinde oynuyordu. Son 3 maçtaki Beşiktaş ise bireysel yeteneklerin toplamının yarı yeteneğinde bile değil. Ruhsal kondisyon açısından daha da alt seviyede! Tek suçlu kesinlikle Olcay değil ancak sezonun ilk yarısında Londra deplasmanında bile yetenek seviyesinin çok üstünde çalışkanlığıyla fark yaratan Olcay, 300 dakikadır 0 gol, 0 asist, 0 isabetli şutla oynuyor. Olcay yalnız değil, performansı fena halde düşen çok oyuncu var, hepsini tek tek yazacak yerim yok.

Kolektif düşüşün sorumluları ise tabii ki Slaven Biliç ve yardımcıları. Ba fizik kondisyon açısından çok yıpranmış olabilir, oyundan çıkarılabilir ancak Pektemek bu kadar ısrarla oynatılacak kadar ne oynadı ki? Tolgay neden çıkarılır, hiç fikrim yok! Atiba giriyorsa Necip çıkar ona eminim!

Son 1 aydır yaşanan düşüşün sebepleri çok. Yazacak yerim de halim de yok. Ben en son böyle bir düşüşü Albert Camus'nün “Düşüş”ünde gördüm. Ha bir de Sartre'ın “Tükeniş”i var, onu daha okumadım ama sanırım gerek kalmadı! Benim “futbol canım”a okuyanlara yazacak başka şeyim yok! Liverpool'u Tottenham'ı yenmişsin, sağol da son 3 maçtaki ruh halsizliğiyle yarın Banbury United'a bile yenilebilirsin!

aliece.com'dan alınmıştır.