Kamerun maçıyla beraber Dünya Şampiyonası'nda ilk etap bitti. Şampiyona öncesinde de öngörüldüğü gibi üst tura Brezilya, Sırbistan, Bulgaristan ve Türkiye çıkmaya hak kazandı. Ama önemli olan ilk 4'e girerken üst gruba taşıyacağımız puanları toplamaktı ama 2 puan toplayarak yola devam etmek durumundayız.
Oynadığımız hedef maçlarda bölüm bölüm ne kadar iyi takım olduğumuzu ve neler yapabileceğimizi rakiplere gösterdik. Ama oyun disiplinini tüm maça yayamamamız kaderimizi olumsuz yönde etkiledi. Milliler, savaşçı ruhumuz sayesinde ayakta kalırken turnuva başından beri kadro seçimindeki soru işaretlerimiz hâlâ kafamızı kurcalıyor.
İDARİ BÖLÜMDE SORUN VAR
Türkiye'nin kadınlardaki milli düzeyde en başarılı spor dalı olan voleybolda, bir kez daha takımın idari bölümündeki problem yüzünden hiç de hak etmediğimiz puanlarla bir üst tura yükseldik. Özellikle pasör çaprazı pozisyonunda yaşadığımız problem de göz önünde bulundurulunca Kanada maçı ardından bu pozisyonda kadromuzda bulunan 2 isimden biri olan Polen'in kadroya alınmaması herkeste şaşkınlık yarattı.
Skor üretmekte sorun yaşadığımız bir şampiyonada oyunun gidişatını değiştirecek herkesin çok önem taşıdığını düşünüyorum. Herhangi bir isimden gelecek %10'luk ekstra katkı şu anki durumumuzu önemli oranda değiştirebilirdi.
SORULMASI GEREKEN SORU
Milli takım formasıyla savaşına devam eden oyuncuların bir sonraki turu da hakkıyla en iyi şekilde oynayacağını düşünüyorum. Ama bu şampiyona ardından cevaplanması gereken 2 soru var:
1- Tarihi başarılara imza atmayı başaran bir kadroyu idare etmekte neden bu kadar sıkıntı yaşandı.
2- Milli takım döneminde neden hedef turnuva belirlemeyi ve o turnuvaya odaklanmayı başaramıyoruz...
