Tatil cenneti Slovenya

İlk tur maçlarını yerinde izleyen çok az sayıda milli takım destekçilerinden biri olarak oradaki izlenimlerimi aktarmak istiyorum. Öncelikle yaklaşık 20-25 kişilik milli takım görevlileri kadar Türk izleyicinin orada olması federasyonun ne kadar organizasyonsuz olduğunu bize fazlasıyla gösteriyor.

NTV Spor 11 Eyl 2013
Tatil cenneti Slovenya

İlk tur maçlarını yerinde izleyen çok az sayıda milli takım destekçilerinden biri olarak oradaki izlenimlerimi aktarmak istiyorum. Öncelikle yaklaşık 20-25 kişilik milli takım görevlileri kadar Türk izleyicinin orada olması federasyonun ne kadar organizasyonsuz olduğunu bize fazlasıyla gösteriyor. Daha 1.000-2.000 kişinin mantıklı bedellerle oraya gelmesini sağlayamayan federasyonun, devler arenasında milli takımın başarılı olmasını nasıl sağlayacağı büyük bir soru işareti! Milli takım turnuvalarını tatil olarak gören tek ülke sanırım Türkiye'dir. Sezonun tüm yorgunluğunu atmak için Tanjevic tarafından süresi az bulunan 50 günlük kamp dönemi sonrasında bizim için çok kısa süren 10 günlük turnuva dönemi ile toplam 60 günlük bir devri alem haline dönüştü. Federasyonun tüm yetkilileri, teknik kadro ve tüm oyuncular hem spor yaparız hem de yeni yerler görürüz mantığını alışkanlık haline getirdiler ve sadece bu amaç ile oralarda bulunuyorlar. Ne yazık ki imam-cemaat ilişkisini bu turnuvada eksiksiz görmüş olduk. Başkanımızın huyları arasında nasıl oluyorsa küsmek, sevgisizlik, affetmemek, ekipçilik, yeniliklere kapalı olmak ve hükmetme duygusu çok baskın görünüyor. Haliyle başkan böyle yaparsa diğer tüm kafile de güneş kremi ile yazın keyfini doyasıya çıkartırlar.

Gerçek dışı da olsa bir amaç bile belirleyemeyen ve bunu kamuoyuna açıklayamayan teknik kadromuz hata üzerine hata yaptı. Kimse buna dur demedi, aksine hatalı gidilen yolu desteklediler. Sonunda ne oldu; çıkmaz bir yola girdik ve geçen kötü yılları bonkörce harcadık. Baskılar ne zaman ayyuka çıkar ne zaman artık tahammül edilemez hale gelir, işte o zaman TBF önlemler alır. Ama artık TBF'nin önlem alma sırası çoktan geçti. TBF'nin görevi ligleri düzenlemek ve hakem atamak değildir. Bunu bilgisayar programına yükleseniz bile o size tüm sezonu döker. TBF'nin ilk sorumluluğu tüm kategorilerdeki milli takımları kurgulamak, yönetmek ve bu gururu katlayarak aşılamaktır. Bu görevini eksik yapan TBF, 12 dev adam algısının da ruhsuzluğa dönüşmesini sağladı. Sponsorlara sadece 20 Türk'ün yerinde izlediği bir turnuvayı pazarlamak, hayal kurmayı ve kurdurtmayı ne kadar sevdiklerini bize gösteriyor. İşte yolun sonu geldi ve maalesef hayaldi gerçek olmadı. Türkiye'de futbolun şike skandalları ile zorlandığı ve inandırıcılığının azaldığı bu dönemde, ülkemizde 2. spor olan basketbolun yönetimi bunu geniş kitlelere yaymak dışında kendi koltuğunu sabitlemeye emek harcadı.  Dış dünyaya bu denli kapalı olan ve uzun zamandır başarısız olan federasyon, sonunda sınıfta kaldığını tüm ülkeye deşifre etti, şapka düştü kel göründü. Başarı sırasında maddi manevi basketbolu köpürtenleri, işte şimdi foyanız meydana çıktı.

Milli takıma seçilen oyuncuların tartışıldığı ender ülkelerdeniz, çünkü bu çok basit performans değerlendirme için tek kriter sezon içi rakamlardır. Oysaki bizde öyle mi? Milli takım bazı elebaşlarının tekelinde ve maalesef basketbol yönetimine göre değil, ilişki yönetime göre seçimler yapılıyor. Yani sözün özü kim işine geliyorsa onu alıyorlar kadroya ve o oyuncu sürekli ülke basketbolunu kurtaracakmış gibi sinyaller veriliyor. Milli takıma rica üzerine gelinmez. Milli takıma istekle, arzuyla ve sezon içi oynadığın basketboldan daha büyük işler yapmaya gelinmesi gerekiyor. Bizim gibi ülkelerde gerekirse milli takıma gelenlerden başvuru alacaksın ve bazı taahhütler imzalatacaksın ki kimse o kampa tatil amacıyla katılmasın. Dışı seni içi beni yakar şeklindeki bir takımı kimse desteklemek istemez. Ülkemizdeki en büyük sıkıntı milli takım sevdasının azalmasıdır. Kulüp takımının başarısını milli takıma tercih eden bir toplum, spordaki iç savaşı doğurur ve milli takımlardaki huzursuzluğu arttırır. 

Sonuç olarak bu milli rezaletin sorumsuz sorumluları geç kalınmış cezalarını çekmeliler ve anlayışlarını değiştirene kadar bu ve benzeri yerlerde olmamalılar diye düşünüyorum. Mücadele etmeden asla kazanamazsınız. NBA yıldızları veya Beko basketbol ligi yıldızları ile oturduğunuz yerden kazanmanız mümkün değil. Bu tip turnuvalarda yetenek değil mücadele ve kazanmak isteği tek şart olarak aranıyor, isteksiz ve neden orada olduğunu bilmeyen kibirli ve egosu yüksek kimseyi orada görmek istemiyoruz. Son tatilinizi yaptınız…