Ders niteliğinde

Harika seyirci, nefis bir sinerji ve sonucunda yaratılan enfes bir atmosfer, hele ki böylesine

NTV Spor 30 Eki 2015
Ders niteliğinde
Harika seyirci, nefis bir sinerji ve sonucunda yaratılan enfes bir atmosfer, hele ki böylesine değerli bir günde.. Ancak olmadı. Tarihi bir Barcelona Lassa galibiyeti sonrasında Euroleague'de evinde oynadığı ikinci maçtan galibiyet çıkaramadı Pınar Karşıyaka.
 
Evet tarihlerinde ilk kez Euroleague'de mücadele ediyorlar, bu organizasyonda yeniler ve de bu seviyelerde tecrübe eksiklikleri var. Üstüne üstlük dün kötü bir gün de geçirdiler ama mağlubiyeti yalnızca bu etkenlere bağlamak çok doğru olmayacaktır. Karşınızda, bütçesi kısıtlı ve kağıt üzerinde sınırlı silahlara sahip olarak nitelendirilebilecek olan bir rakip var belki. Ancak o rakip, bir ekolün, bir basketbol ülkesinin ekibi, Zalgris Kaunas. Sene başında Seibutis, Kalnietis ve Pocius gibi oyuncularını yeniden ülkelerine döndürmeyi başarabilen Litvanya temsilcisinin aynı Pınar Karşıyaka gibi geçen sezondan farklı bir kadro yapısı var. Oyuna etki edebilecek 6 oyuncusu yeni. Burada iki takımı ayıran en büyük özellik, Zalgris'in milli takımlarda ve kulüpler düzeyinde uzun zamandan beri beraber oynayan, birbirlerini, sınırlarını, neler yapabileceklerini gayet iyi bilen bir oyuncu grubuna sahip olması. Düzenli ve oldukça disiplinli bir basketbol oynuyorlar. Belki oynadıkları oyun izleyiciler tarafından göze çok hoş gelmiyor ama basketbolun tüm doğrularını sahaya yansıtıyorlar. Dün 40 dakika boyunca sert savunma yaptılar, takım halinde geriye çabuk koşup Karşıyaka'nın en büyük özelliği olan açık saha hücumlarına engel olup, hiçbir şekilde ritm bulmalarına ve oyunun kontrolünü ellerine geçirmelerine müsade etmediler. Katiyen kolay atış imkanı vermediler, Ufuk Sarıca dönemindeki Pınar Karşıyaka'nın son 3 sezondur hücumda bu kadar zorlandığı bir maç daha hatırlamıyorum, Barcelona Lassa maçı dahil. Hücumda egolarından tamamen arınarak, topu çok iyi paylaştılar ve en uygun pozisyonu bularak kolay sayıya gittiler. Bireysel kapasiteleri çok yeterli gözükmüyor gibi düşünceler olabilir fakat oynadıkları ikili oyunlar sonrası çembere doğru devrilme ve verilen pas zamanlamaları, yapılan spacingler öyle üst düzey ki birbirlerinin işlerini kolaylaştırıyorlar. Maç sonunda oyuncu özelinde konuşmuyorsun belki ama tüm takımdan bahsediyorsun. Basketbolun bir takım oyunu olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda takımca artılardan konuşabilmek daha önemli.
 
Pınar Karşıyaka dün en önemli özelliği olan open-court'ta etkili olamadı. Kaptıkları toplar ya da almış oldukları ribaundlar sonrasında yarı sahayı mümkün olduğunca çabuk geçip, bu şekilde de ritm bularak yüksek yüzdeli atışlarla sonuca gidiyorlar. Kadroda yer alan oyuncuların büyük bir bölümü bu özelliklere sahip. Zalgris buna müsade etmedi, set offense'e mecbur bıraktı rakibini ve böylelikle istediğini almış oldu. Litvanya temsilcisinin sabırlı oyunu Karşıyaka'yı daha da sabırsızlaştırdı ve savunmadaki konsantrasyonlarını aşağıya çekti.
 
Maça içeride Iverson'i kullanarak başlamaya çalıştı Pınar Karşıyaka fakat Amerikalı oyuncunun önceki senelerdeki çabuk faulleme hastalığı bu maçta nüks etti. Maçın genelinde Zalgris'in daha hareketli ve mobil iki uzunu tercih etmesi de Iverson'in yalnızca 8 dakika sahada kalmasına sebep oldu. Ragland'in takım organizasyonunda yetersiz kalması set offense'lere mecbur kalan Karşıyaka'nın hücumda tıkanmasına sebep oldu. Ragland, Bobby Dixon'a göre daha delici, daha rahat çembere gidebilen bir oyun kurucu fakat Dixon kadar lider ve skorer bir kimliğe sahip değil. Bu da Kenan'ın sürelerinin artmasına etki ediyor. Kenan'ın temposu gayet iyi, sert ve defans yapabiliyor. Maçın sonunda da görebildiğimiz gibi sorumluluk almaktan da kaçınmıyor. Bu sene verilen şansı iyi değerlendirip, Ufuk Sarıca ile ceza ve pick&roll sonrası bulduğu atışları geliştirmesi gerekiyor. Oyun içerisindeki patron iki oyun kurucu da değil. Justin Carter takımın saha içi lideri konumunda. İnanılmaz bir atlet ve bir çok işi bir arada yapabiliyor. Hem savunma hem de hücum ribaundlarına yardım ediyor, fiziki özellikleri ile birlikte müthiş bir açık saha oyuncusu. Aynı zamanda oynamış olduğu ikili oyunlar ya da yapmış olduğu penetreler sonucunda yalnızca çembere gitmekle kalmayıp, takım arkadaşlarına doğru ve boş atış imkanı da sağlıyor. En büyük artısı, kendini egolarından uzak tutmaya çalışan iyi bir takım oyuncusu olması. Takımın en formda oyuncusu kuşkusuz Kenny Gabriel. Aynı Carter gibi ciddi bir atlet, önemli bir dış şut tehdidi var. Hızlı hücumlara kısalardan önce koşabiliyor ancak dün oynanan maçta Zalgris buna takımca engel oldu. Gabriel ne rahat dış şut imkanı bulabildi ne de önceki maçlardaki gibi tüm oyunculardan önce hızlı hücuma katılabildi.
 
Alınan bir mağlubiyet sonrası geçen seneyi harika tamamlayan, bu seneye de enfes başlayan takımı eleştirmek çok doğru olmayabilir fakat mağlubiyetlerden ders çıkarabilmek de önemli. Geçen hafta alınan Panathinaikos mağlubiyeti kabul edilebilir tabiki de. Avrupa'nın en zor deplasmanlarından biri olarak görülen, kapasiteli ve tecrübeli bir kadroya sahip olan Yunan temsilcisi maçın mutlak favorisiydi. Ancak evde alınan her mağlubiyet gruptan çıkma yolunda derin yaralar açabilir. Ekstra olarak kabul edilebilecek olan Barcelona galibiyeti böylelikle değerini yitirmiş oldu. 8 oyuncusunun takıma yeni dahil olduğu ve sezonun daha başı olduğu düşünüldüğünde, şu aşamada iyi bir oyuncu grubu ve başarılı bir takım olma yolunda emin adımlarla ilerlediklerinden bahsedebiliriz. Sonuç ne olursa olsun Pınar Karşıyaka'nın basketbol oynama iştahı hep üst seviyede. Her zaman izlemeye değer, keyifli dakikalar yaşatmaya devam edeceklerinden kimsenin şüphesi olmasın.