Bu hafta sonu Altonordu Kulübü'nün organize ettiği ve 21 farklı ülkeden 48 takımın katıldığı U-12 İzmir Cup turnuvasını izlemek üzere İzmir Selçuk'a gittim. Altınordu Kulübü'nün Selçuk'taki 8 futbol sahası ile büyük kulüpleri dahi kıskandıracak düzeydeki tesislerindeydim.
Buradan ilk olarak Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan'ı “İyi insan, iyi vatandaş, iyi oyuncu” sloganı ile sporcular yetiştirmeye uğraş verdiği ve kusursuz başlayıp kusursuz sona eren organizasyon için kutlamayı bir borç biliyorum.
Bu uluslararası turnuva bizlere sporda alt yapının ne kadar önemli bir olgu olduğunu bir kez daha gösterdi. Her şeyden önce sporcu yetiştirmek gerçekten bir “gönül verme” işi. Bu yolda çok sayıda idealist insana ihtiyaç var. Bunun yanında iyi çalışma şartları, iyi çalıştırıcı ve bu sporculara şans veren kulüpler gerekiyor. Olayın bu boyutunu uzun yıllardan beri yazıyor, konuşuyoruz. Nitekim turnuvayı izleyen çok sayıda meslektaşımız da bunu yine yapacaklardır.
Benim burada özellikle dikkat çekmek istediğim konu sporun ve futbolun sosyal boyutu. Altınordu Tesisleri'ne ayak basmamla birlikte top peşinde koşan yüzlerce çocuğu gördükten sonra düşündüğüm ilk şey şu oldu: Eğer dünyada kötülük ve şiddet bir gün azalacaksa, bunda en büyük pay kesinlikle sporun olacaktır.
Spora ve futbolda aşık bu çocukların büyüyünce şiddete ve kötü alışkanlıklara yönelme ihtimali son derece az. Bunu orada iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. İşte tam burada ailelere de çok büyük iş düşüyor. Aileler evlatlarını mutlaka spora yönlendirmeliler ve teşvik etmeliler. Çocuk, sporla ne kadar haşır-neşir olursa bu onun sosyalleşmesine, ekip ruhunu ve yardımlaşmayı özümlemesine yardımcı olacaktır. Bunun yanında çocukları kötülüklerden uzaklaştıracak ve aynen Altınordu'nun sloganındaki gibi hepsi iyi birer insan, iyi birer vatandaş ve iyi birer sporcu olarak yetişeceklerdir. Hafta sonu içinde bulunduğum bu şölen bana bunu net olarak gösterdi.
VE FENERBAHÇE'YE YAPILAN ALÇAKÇA SALDIRI
Altınordu Tesisleri'ndeki harika ortamda kendimizi rüyada hissederken, cumartesi akşamı Rize-Trabzon yolundan gelen haber hepimizin dehşete düşürdü. Bir takım alçaklar Fenerbahçe kafilesine silahlı saldırıda bulunmuştu.
İşin bir de turnuvayı yakından ilgilendiren bir boyutu vardı. Çünkü o otobüste şoförün hemen arkasında oturan Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal'ın oğlu Fenerbahçe U-12 takımı ile turnuvaya katılıyordu ve annesi ile birlikte oradaydı. Onların orada yaşadıkları korku, olaydan haberden herkese sirayet etti.
Peki ya bir facia yaşansaydı? İşte bunu düşünmek bile istemiyorum zaten...
İnsanların canına kastetmeye ve yakınları başta olmak üzere tüm topluma acılar yaşatmaya kimin hakkı olabilir! Bu insanlık dışı davranışa cüret edenlerin hepsine lanet olsun ve layık oldukları en ağır cezayı biran önce alsınlar.
