Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda bir gün daha geride kaldı ve Türkiye'de haberler çok kötü olsa da, en azından buradan belki ülkeye bir parça moral yollandı.
A Milli Basketbol Takımımız turnuvada en önemli hedef maçı olarak İtalya ve Almanya karşılaşmalarını gördüklerini her fırsatta söylüyorlardı. İtalya karşısındaki ilk sınav başarıyla geçildi, ikinci sınavı da dün gece vererek tur kapısını araladık.
TSİ 18.45'te başlayan maç öncesi arenanın etrafı oldukça kalabalıktı. İçeri girdiğimde salonun yarısının Türk taraftarlar tarafından doldurulduğunu görüp mutlu oldum. Takımlarını sonuna kadar destekleyen davullu zurnalı Almanlar ve bayraklarıyla Türk taraftarlar, muhteşem bir atmosfer yaratmışlardı.
"Teröre karşı birlik çağrısı yapan kulüplerin kardeşliğinden sonra milli takım bayrağı altında renklerin kardeşliğini sergileyen taraftarlar”
Alba Berlin ve Galatasaray arasında oynanan ve iki takımın da ceza almasıyla sonuçlanan olaylı maç nedeniyle güvenlik konusunda endişeli olanlar vardı. Ancak salonun içerisindeki binlerce taraftar, gayet medeni ve sportmen bir şekilde yan yana durarak takımlarına destek oldular.
Milli takım maç öncesinde FIBA'ya şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunma başvurusu yapmış, ancak FIBA tarafından reddedilmişti. Takım ceza alma pahasına marşlar okunduktan sonra yerinde kalarak saygı duruşunda bulundu. Bu arada Almanya Milli Takımı da yerlerinden ayrılmadılar. Ancak araya giren müzik, hem maç sonu Ergin Ataman'ın tepkisine neden oldu, hem de milli takımımızı yerine geçmek durumunda bıraktı.
Maçın başlamasıyla birlikte Ay-Yıldız şovu da başladı. Müthiş bir ilk çeyreğin ardından tabeladaki 31-11'lik skora inanamayan gözlerle bakıyordum. Maçı alacağımızdan şüphem yoktu ancak 20 sayılık farkı beklemiyordum.
"Almanya'da kenardaki oyuncular maçı ayakta izlediler"
İkinci yarıda farkı eritmeye başlayan Almanya'nın öne geçmesine izin vermeyen Ay-Yıldızlılar, rakiplerini soyunma odasına "Auf Wiedersehen!” tezahüratları eşliğinde 80-75 mağlup yolladı. İsmail'in hemen arkasındaki Türk izleyicileri sürekli yer değiştirterek yaptığı totem, Almanlar'ın İzlanda bayrağını ellerine alarak tribünlerdeki İzlanda taraftarını da kendi yanlarına çekmeye çalışmalarından daha etkili oldu!
Maç sonu İsmail'e röportaj vermeye gelen milli takım oyuncularına tribünden ilgi büyüktü. Oyuncuların mutluluğu ise tabi ki buruktu. Cedi "Türkiye'den bu haberler gelirken kazansak ne olur kaybetsek ne olur” dese de, basın toplantısında yarı finale kadar gideceklerini düşündüğünü sözlerine ekledi.
Almanya tarafında ise koç Fleming "Türkiye bizden çok farklı bir kafa yapısıyla parkeye çıktı. Asıl soru neden maça böyle isteksiz başladık olmalı” derken büyük hayal kırıklığı yaşıyordu.
Toplantılardan çıkıp medya odasına gittiğimde Erkan abi "Sine günün fotoğrafını kaçırdın” dedi. Meğer maç sonu hemen soyunma odasına kaçan Nowitzki, röportaj vermek için tekrar dışarı çıktığında Hidayet'le karşılaşmış ve beraber sohbet etmişler. Acemi foto muhabirinden zaten bu kadar, en güzel malzemeyi kaçırmışım!
Hayıflanarak yerime geçtikten sonra maçın başlamasına az bir süre kala salonun ne kadar boş olduğunu farkettim. İtalyan taraftarlar yine de çok güzel bir ortam yaratmış olsalar da, özellikle pota arkası bölümlerdeki saçkıran boşlukları dikkat çekiyordu.
"İlginç kostümüyle bir İspanyol taraftar"
Maçı İspanya'nın kazanması, gruptaki dengeler açısından bizim için daha iyiydi. Ancak maç boyunca İtalya kaçtı, İspanya kovaladı. Savunma namına pek birşey görülmeyen karşılaşmada İtalya ikinci yarıyı bir ara şut idmanına çevirdi. Türkiye'nin Almanya maçına çıktığı kafa yapısıyla belli ki İtalyanlar da İspanya maçına çıkmıştı.
İspanyol oyuncular genelde röportaj yapması en kolay oyunculardır, özellikle de dillerini biliyorsanız. Yenilseler dahi her zaman basına konuşurlar. Ancak ilk kez maç sonrası belki bir dakika ‘mixed zone'da kalan Ribas ve Reyes dışında İspanyolların kimseyle konuşmadan soyunma odasına gittiklerine tanık oldum. Maçın üzerinden yarım saatten fazla geçmiş olmasına rağmen İspanyol medyası hala röportaj alanında bekliyordu ve basın toplantısına da ne gelen vardı ne giden.
Ben de artık nafile beklemekten vazgeçerek ekiple birlikte salondan ayrıldım. Artık gelenekselleştiği üzere, otele gitmeden önce köşe başındaki dönercimize uğradık. Yine gün boyu yemek yiyememiş olan ekip birşeyler atıştırdıktan sonra odalarımıza çekildik.
Bugün rakibimiz grup birincisi Sırbistan. Karşılaşma oldukça çetin geçecek kesin. Ama dün Türkiye'nin maçını salonda pür dikkat izleyen Sasha Djordjevic'in de aklından eminim dişli bir rakiple karşı karşıya oldukları geçiriyordur.
